-5-KULLANILMAK-

113 16 8
                                    

•nasıl gidiyor? 😉 multi murat ile elif😍•

YAĞMUR
Barış nihayet işini bitirdiğinde servisi yapmış ve yerine oturmuştu. Doğrusu Barış'tan bu kadarını beklemiyordum. Muhteşem bir et sote, tam kıvamında bir pilav ve gayet güzel bir salata hazırlamıştı. Yemeğe başlayalı daha birkaç dakika olmuştu ki Barış'ın gözlerini üzerimde hissettim. Bundan gerçekten nefret ediyordum. Neden birinin bana baktığını hissedebilme gibi bir özelliğim vardı ki? Kafamı kaldırdığımda o alaycı gözlerle karşılaştım "Beğendin sanırım?" diyerek tek kaşını kaldırdı.

Bende -tek kaşımı kaldıramadığım için- iki kaşımı kaldırarak "Eline sağlık , doğrusu senden böyle bir sofra beklemiyordum."

"Neden?" şaşırmış görünüyordu bu haline bir kahkaha patlattım.

"Pek öyle bir tipin yokta."

"Peki nasıl bir tipim varmış?" diyerek masada biraz daha bana yaklaştı. O masanın başında bende hemen sağında oturuyordum. Karşı karşıya oturmak varken neden böyle oturduysak?

"Sana afiyet olsun." diyerek hızlıca ayağa kalktım. Merdivenleri geçtikten sonra nihayet odama ulaşabilmiştim. Kapıyı kapatıp kapının önüne çöktüm ve kafamı belirli bir ritimle kapıya vurmaya başladım bir yandan da söyleniyordum. "Aptal, aptal, aptal... Ah! Lanet olası yanaklar niye kızarıyorsunuz ki! Tamam sakin sakin..." ve içimden ona kadar sayarak kalbimin ritmini düzelmesini bekledim. İşe yarıyordu doğrusu.

...

BARIŞ

Bir anda ayağa kalkmasıyla ne olduğunu şaşırmıştım. Onun yanakları mı kızarmıştı ne? Onu utandırmak hoşuma gitmişti.

Eve geldiğimden daha mutlu bir halde ıslık çalarak mutfağı toparlıyordum ki Elif "Ağabey!" diyerek belime sarıldı.

"Oo vefasız kardeş de burdaymış." dediğimde "Saçmalama." dedi. Ona bir şey demeden mutfaktan çıktım.

....

Sabah kendiliğimden uyandım. Garip. Bugün annemler gelecekti sanırım. Bu da Yağmur'un gitmesi demekti. Neyse bana ne ya. En azından şirketten biraz olsun kurtulmuş olacaktım.

Aşağıya indiğimde sevgili ailem ve Yağmur'u masada kahvaltı ederken buldum. Sabah erkenden gelmelerini beklemiyordum.

"Günaydın." diyerek yerime oturdum. "Hoşgeldiniz, tatil nasıldı?" dedim. Annem babama bakarak "Muhteşemdi." dediğinde gözlerimi devirdim.

Kahvaltı aynı sıkıcılıkta devam ederken masadan kalktım. Annem "Oğlum nereye?" dediğinde "Bizimkilerle buluşacağım." diye cevapladım.

....

Kafeye geldiğimde Murat Can ve Arda beni bekliyordu. Hönk? Arda mı? O şerefsiz ne sıfatla burdaydı. İyiyim. Sakinim. Güçlü gözükmeliyim. "Selam beyler!" Başlarıyla selamımı aldılar. Garson geldi ve siparişlerimizi verdik.

Can "Eee?" dedi.

"Ne eee'si?" der gibi kafamı iki yana salladım. "Nasıl gidiyor?" dedi. "İyi." ve o an bütün sohbetimiz bitti. İçeceklerimiz gelene kadar bekledik. gözlerim kapıyı bulduğunda Yağmur ve Elif'in içeri girdiğini gördüm az daha ağzımdakini püskürtüyordum. Çocuklara "Kim çağırdı?" der gibi bakarken Murat sadece bir elini kaldırdı.

"Neden!?" sesimden sinir akıyordu ve buna rağmen sadece ve sadece omuz silkti. Kızlar gelip masaya oturduğunda Elif Murat'ın Yağmur da -mecburen- benim yanıma oturdu. Elif'e "Gel lan yanıma." demiştim sadece dudaklarımı oynatarak. Sadece omuz silkti. Bugün herkes benden intikam alıyor gibiydi. Lanet omuz! O anda Arda'nın Yağmur'a olan bakışlarını farkettim. Sen kimi süzüyon?! Sahiplenici bir edayla Yağmur'un omzuna kolumu attım. Lanet olmayan omuz! Yağmur aynı onu gördüğüm ilk geceki gibi kaskatı kesildi. Arda ise bir an gülümser gibi oldu ama bu alaycı bir gülümsemeydi.

"Simge'yi çabuk unutmuşsun." dedi iğneleyici bir tonda. Bense havaya bakarak "Unutturanlar oldu." dediğimde bir kahkaha attı. Bunu dediğimde Yağmur rahatsızca kıpıdanmıştı ama umursamadım tabi ates saçan gözlerini görene kadar. Tırstım ve yerime sindim. Büyüksün Yağmur Abla. Masadan kalkana kadar sohbete katılmayıp sadece içeceğimi yudumlamıştım. En sonunda arabaya ulaştığımızda kızlar çok sessizdi. Garip. Arabadan iniyorduk ki Yağmur birden "Elif sen git ben Barış ile bir şey konuşacağım." dedi. Acaba ne konuşacak? Yavaşça bana doğru eğilirken kalp atışlarım hızlandı ve ben de ona doğru ilerlemeye başladım. Şu an hiçbir şey düşünemiyordum aramızda santimler kala durdum ve gözlerimi kapattım. Daha da yaklaştı nefesini kulağımda hissediyordum sonunda konuşmaya başladı, her kelimeyi bastırarak.

"Sakın.bir.daha.beni.kullanmaya.kalkışma."dedi. Konuşmamasını tercih ederdim doğrusu. Kapıyı çarparak arabadan çıkmasıyla benim direksiyona sıkı bir yumruk atmam bir oldu.

...

YAĞMUR
Barış sanırım beni aptal sanıyordu. Olayın kısa bir özetini Elif'ten dinlemiştim ve sağolsun Arda'yı da fotoğraflardan göstermişti. Barış'a yaptıklarından dolayı ona karşı bir sinir hissediyordum. Böyle bir kazık her dostun harcı değildi(!) ama bugünden sonra bu Barış'a az bile salak nasıl da beni kullanmaya çalışmıştı. Arabada intikamımı almıştım o şapşaldan. Buna rağmen sinirim hala geçmemişti. Bugün Eliflerde kaldığım son geceydi. Ailesi gelmesine rağmen kalmam için çok ısrar etmişti. Barış'ı aklımdan bir an önce atmalıydım kötü geçmiş olsa da bu gün iyi bitmeliydi. Elif'in kafamı dağıtacağını umarak kapıyı araladım.

...

BARIŞ
O günün ardından iki gün geçmişti ama Yağmur bana küs olmasa da eskisi gibi davranmıyordu -tanışalı çok olmamış olabilirdi ama bu süre içerisinde aramız iyiydi-. Ama haklı olduğu için sesimi de çıkaramıyordum. Hepsi Arda yüzündendi. Kimi kandırıyorum salak kafam! Bu akşam bir kokteyl-sanırım- vardı ve orada bulunmam gerekiyordu. Biricik anneciğimin özel isteğiydi. Ahh! Kafayı yiyeceğim her şey üst üste geliyordu. Düşüncelerimden Elif'in bana seslenmesiyle kurtuldum. "Ağabey! Bugün Yağmur ile beni alışverişe bırakır mısın? Şey... Akşam için."
"Tamam" tamam da acaba ben de mi onlarla gitsem? Evet zaten topuklu alacaktım (!) kızların fikrine ihtiyacım vardı. Ben de takım elbise alırdım.

Arabaya doğru ilerlerken kendimi affettirmek için yapabileceğim şeyleri aklımdan geçiriyordum. Her şeyi tüm olasıkları ve lanet olsun ki hiçbir çıkış yolu bulamıyordum. Belki bu akşam kendimi affettirebilirdim. Tabi biraz şansım varsa...

...

Şu an Yağmur'un ağabeyinin kapısında Yağmur'u bekliyorduk. Sonunda hanımefendi(!) teşrif edebildiler. Ben de Elif'in her zaman gittiği AVM'ye doğru sürmeye başladığım sırada kızların arka koltuk fısıldaşarak güldüğünü duydum. Elif sonunda kendine düzgün bir arkadaş bulmuştu. Daha önce arkadaşlarıyla arasında pek iyi şeyler geçmemişti. Arabayı AVM'nin otoparkına doğru sürdüm. Elif "Ağabey burada bıraksan da olurdu." dedi.

"Benim de buradan takım almam gerekiyor akşam için." deyip aynadan ona göz kırptım. Yağmur ise bu hareketime göz devirmişti. Hepimiz arabadan inince arkamı dönüp kapıları kilitledim. Önüme dönmemle kızların burda olmadığını farkettim. Takım almak üzere her zaman gittiğim mağazaya doğru yol aldım.

•Ben Böyleyim•Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin