-1-İHANET-

281 33 10
                                    

•bu benim ilk hikayem oy verip destek olursanız sevinirim•

Bugün büyük gündü. Sonunda Simge'yle aylar sonra tekrar karşılaşcaktım. Doğrusunu söylemek gerekirse biraz heyecanlıydım. Uçağımın kalkmasına iki saat vardı. Bu sırada geleceğimden haberi olan tek kişiyi yani Murat'ı aradım.

"Alo?"

"Murat benim uçağım iki saate kalkar haberin olsun."
deyip yüzüne kapatmanın verdiği hazla koltuğa iyice yerleştim. Biraz kestirebilirdim ha?
...
Sonunda Simge'nin evinin önündeydim aslında uçaktan ineli üç saat olmuştu ama Simge'ye çiçek almak ve hazırlanmak biraz vaktimi almıştı. Anahtar her zamanki gibi saksıdaydı. Anahtarı aldım içeri girecekken kapıdaki ayakkabıları farkettim. Yoksa erkek ayakkabıları mı demeliydim?

İçeri girdiğimde olan oldu. Arda'yı Simge'yle görmemle yumruğumu çenesine geçirmem bir oldu. O çeneyi bir daha kullanabilecek miydi acaba? Sanırım hayır. Bu düşünceyle bir kahkaha patlattım. Bu Simge'nin bana delirmişim gibi bakmasına neden oldu. Ona da sıra gelecekti ama şu an onunla konuşursam sinirlerime hakim olamayabilirdim. Kahretsin. Uğradığım ihanete rağmen onu düşünüyordum.
...
Soluğu Can'ın barında almıştım. O da en az benim kadar şaşkındı çünkü beni bu kadar dağılmış gördüğü nadir anlardandı.

"Abi biraz hızlı gitmiyor musun?"dedi.

"Sen karışma Can, Arda'dan yediğim kazık yeterince ağır geldi zaten. Sindirmem lazım." içimden ekledim tabi sindirebilirsem.

•İki saat sonra•

"Dünya dönüyor sen ne dersen de-"
Can'ın ağzımı kapatmasıyla susmak zorunda kaldım sarhoş olduğum için beni eve bırakmıştı.

"Elif evde mi lan?" dedi.

Omuz silktiğimi görünce birkaç küfür savurarak beni salondaki koltuğa oturttu ve "yarın yanına uğrarım"diyerek gitti. Onun gitmesiyle mutfağa girdim. Su içmek için bardak ararken küçük kardeşim Elif'i gördüm, bu kız gittikçe küçülüyor muydu yoksa bana mı öyle geliyor? Saçma düşüncelerimi bir kenara bırakıp ona arkasından sarıldım. Bununla birlikte ağzındaki suyu püskürtmesi bir oldu. Onu kolumun altına aldım ve salona geçtim ama hala çırpınmasına bir anlam veremiyordum. Başım dönüyordu zaten koltuğa uzanıp onuda yanıma çektim "Kardeşimle uyumayı da özlemişim..." deyip saçlarından öptüm. Bunu dememle irkilmişti ama takmadım ve kendimi uzun zaman sonra huzurlu bir uykunun kollarına bıraktım.
...
Bu omzumu dürten kimse şimdiden omzumda bir delik oluşturmuştu. Hem de kara delik. Gözlerimi açtığımda karşımda Elif'i gördüm eğer karşımdaki Elif ise yanımda uyuyan... Yo yo... Eve kız getirmiş olamam değil mi? Elif durumumu anlamış gibi olaya el attı.
"Yanındaki benim arkadaşım Yağmur annemler şehir dışında olduğu için birkaç günlüğüne bizde kalacak." dedi ve bana bakıp muzip bakışlar atmayı da ihmal etmedi. Gözlerimi devirerek koltuktan kalktım Elif'e dönerek "Ben duştan çıkana kadar kahvaltı hazır olsun." dedim havalı bir çıkış yapacaktım ki başım dönüp sehpayla bütünleşmeseydim. Arkamdan Elif'in kahkahasını duyunca arkamı dönüp ona en kötü bakışlarımdan birini attım ama etkilenmişe brnzemiyordu. Sinirlenmemeye çalışarak odama çıktım.
...
Mutfağa girdiğimde tabi ki muhteşem bir sofrayla karşılaşmadım zaten bunu beklemem hataydı çünkü sofrayı hazırlayacak olan benim beceriksiz kardeşim Elif'ten başkası değildi. Birkaç kere istemeyerekte olsa beni zehirlemeye çalışmıştı ama neyse ki kurtulmuştum. Kahretsin çok şanslıyım(!) masaya oturduğumda kızlar çoktan yemeye başlamıştı insan bir beni bekler değil mi?

"Günaydın hanımlar." deyip göz kırptım ikisi de "Günaydın" diye karşılık verdi. Ah, hadi ama burda keyifsiz olması gereken bendim onlar değil!

Kahvaltım bitince "Ben çıkıyorum geç gelirim." diyerek evden çıktım.
....
Sonunda çocuklarla buluşacağımız kafeye varmıştım. Buraya gelmeyeli uzun zaman olmuştu oysa lisedeyken buraya sık sık uğrardık eski günleri özlemiştim Simge'yle olan güzel günlerimizi... Siktir.O.Sana.İhanet.Etti. Bunu beynime kazımalıydım silinmeyecek şekilde. Bizimkileri görünce yüzüme içten bir gülümseme yayıldı yine her zamanki masaya oturmuşlardı. Arkadan yavaşça yaklaşıp Can'ın ensesine bir şaplak attım hemen sinirlenerek arkasını döndü.

"Sakin ol şampiyon."

İkisiyle de kısaca selamlaştıktan sonra masaya geçtim.

Murat konuşmaya başladı.
"Olanları Can anlattı. Arda nasıl böyle bir şey yapabilir aklım almıyor."

"Ben o kadar yolu bunları konuşmak için mi geldim? Ee ne içiyoruz beyler?" dedim ikisi de bana far görmüş tavşan gibi bakıyordu.

Bu kadar çabuk toparlanmış olmama şaşırmışlardı-ki haklıydılar-. Sanırım buna içinde yaşamak deniliyordu. Böylesinin daha fazla acı verdiği ise kesindi. Sohbet koyulaşırken girişte Elif'le Yağmur'u gördüm ama bir sorum vardı 'onların burada ne işi var?'.

•Ben Böyleyim•Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin