Pineapple Scented

🍬1🍬

İlk kez omegaverse fic yazıcam umarım beğenirsiniz

🍬

Kim Taehyung lise son sınıfa yeni başlayacak olan, kimsesiz bir omegaygı.
Omega babası ve alfa babasını küçük yaşta kaybetmişti. Okuldaki diğer öğrenciler bu sebeple onu küçük düşürüp, zorbalık yaparlardı ama Taehyung bunlara-ne kadar canını yaksa da- göz yumardı.

Taehyung'un çok güzel ananas kokulu feromonu vardı fakat okuldakiler tiksinirdi feromonlarından. Taehyung da bu yüzden feromonlarından nefret ederdi.

Okulların açılmasına bir kaç gün kalmıştı. Herkes okulların açılacağı için sevinse de Taehyung sevinemiyordu. Çünkü okul başladığında yine zorbalık görecekti. Buna her ne kadar üzülse de elinden birşey gelmiyordu.

Okulda hiç arkadaşı yoktu gerçi o da arkadaş istemezdi. Onun arkadaşları kitaplar, müzikler, resimler ve köpeği Yeontan'dı.

Geçen yıl bir alfayla sevgili olmuştu ananas kokulu omega. O alfayı çok seviyordu fakat alfa kendine kadın bir omega bulduğu için Taehyung'u terk etmişti.

Taehyung o zamandan beri sevmekten korkuyor aşka inanmıyordu çünkü alfa ona bir sürü söz vermişti. Birlikte çok uzaklara gidecek aile kuracaklardı.

Taehyung artık o alfayı unutmuş kendine yeni hedefler koymuş yeni uğraşlar bulmuştu. Mesela evde bir sürü resim çizerdi. Beğendiklerini saklar beğenmediklerini yakardı.

Bu gün okulun ilk günüydü. Taehyung her zamanki gibi sabahın erken saatlerinde kalkmış kendine acı bir kahve yapmış, bir yandan kahvesini yudumluyor, diğer yandan da okul için çantasını hazırlıyordu.

Evden çıkmadan hemen önce Yeontan'ın mama ve su kabını doldurmuş minik köpeğinin kucağına alıp başını öpüp yere bırakmıştı.

Taehyung'dan

İlk dersin başlamasına yaklaşık yirmi dakika kalmıştı. Ben de bu süreyi kitap okuyarak geçirmek için kitabımı çantamdan çıkarıp sırama koydum.

Kitap okurken kahve içmek güzel olur diye düşündüm ve part time çalıştığım işten kazandığım paradan son kalan bir kaç wonu cebime sıkıştırıp kantine indim.

Kantinde sıra bekliyordum, sıra bana geldiğinde kantinciden americano istedim, bir dakika olmadan gelen americanomu alıp sıradan çıkmak için adımlamaya başladım.
Kantinden çıkacakken iri cüsseli bir beden bana çarpıp elimdeki sıcak americanonun elime dökülmesini sağladı.

Elim yandığı için acı içinde bağırdım istemsizce. Herkes bana bakarken bende bana çarpan kişiye baktığımda Bogum'un arkadaşlarından olan Joo-won'u görmek şaşırtmamıştı. Bogum ve arkadaşları benimle uğraşmaya bayılırdı, bu okula geldiğimden beri hiç değişmemişdiler.

"Önüne baksana ucube körmüsün!? "

"Sen bana çarptın aptal! "

Elini saçıma dolayıp arkaya doğru çektiğinde acı çığlıklarım kantinde yankılandı.

"Ne dedin az önce!? "

"B-Bırak saçımı! "

Ardından kantine nöbetçi öğretmen girdi

"Bu gürültü de neyin nesi yine neyin kavgası bu!? "

Joo-won saçımı bırakıp konuşmaya başladı

"Hocam siz karışmayın küçük bi mesele vardı onu hallettik"

Her zamanki gibi hiç bir öğretmenin beni umursamadığı gibi o da umursamayıp gitti