17🍃Yalın ve Biraz Park

892 67 15
                                    

günaydııınn herkese iyi bayramlar🤍

17| Yalın ve Biraz Park

Küçük gözleri ağlamaktan şişmişti çocuğun. Hıçkırıkları artık sakinleşmiş, azalmıştı. Arkadaşı sırtını okşarken derin nefesler alıp bırakıyordu. Sürekli akan burnunu çekiyor, elinin tersiyle yanaklarına süzülen gözyaşlarını siliyordu. O sadece arkadaşlarıyla oyun oynamak istemişti. Küçücük çocuklardı hepsi, iyi anlaşabileceğini düşünmüştü. Hem hepsi yaşıtlarıydı neden dışlanıyordu şimdi?

En az kendisi kadar üzülen arkadaşı büzdüğü dudaklarına bakıp iç çekti. "O çocuklarla arkadaş olmak zorunda değiliz Kumsal. Üzülme artık."

Kaşlarını çatıp arkadaşına döndü küçük Kumsal. "Ne demek üzülme Yalın? Kum havuzunda oynamayı sevdiğini biliyorum, sende üzülüyorsun."

Yalın gözlerini kaçırıp parmaklarıyla oynamaya başladı. "O çocuklar bizi sevmiyorlar..." dedi "...bizi istemiyorlarsa zorla kendimizi dahil edemeyiz."

Kumsal'ın yeniden gözlerinden yaşlar akmaya başlamıştı. "Ben yanlış bir şey söylemedim ki Yalın..." Arkadaşı artık ne yapacağını şaşırmıştı. Küçük ellerini Kumsal'ın elinin üzerine koydu sadece. "...kötü müyüm ben?"

"Değilsin." dedi hiç düşünmeden. "Onlar senin gibi düşünmüyorlar diye kötü olmazsın ki. Bizi istemiyorlar, çünkü onlar yanlış biliyorlar."

Kumsal ağlamaya devam ederken tişörtünün koluna burnunu sildi. Sıcak bir yaz günü başına gelenler adil değildi. Sadece oyun oynamak istemişti. Ama diğer çocuklar ona sürekli istemediği roller veriyor, Yalın'ı oyunlara dahil etmiyordu. Buna sinirlenen Kumsal Yalın'ın elini tutup arkadaşını savununca da küçücük çocuklar onlara hakaretler etmişlerdi. Oysaki daha Kumsal'la Yalın 5 yaşındalardı, o hakaretleri hak edecek hiçbir şey yapmamışlardı.

Bir süre daha ağladıktan sonra çatık kaşlarını düzeltmeden gözlerini silip ayağa kalktı Kumsal. Üzerindeki kısa kot şortu, çeşitli hayvan figürleri olan tişörtü, beyaz şapkası, omuzlarına kadar gelen uzun gür saçları, küçük bağcıklı ayakkabıları ve ayakkabılarının içindeki uzun beyaz çoraplarıyla oldukça tatlıyken bir de ağlayıp yanaklarını kızartmış daha da tatlı olmuştu.

"Gidip o çocukları döveceğim Yalın, sen burada bekle." dedi kendinden emin bir şekilde.

Duyduklarıyla panikleyen Yalın oturduğu kaldırımdan hızla kalkıp arkadaşının elini tuttu. "Hayır Kumsal gitme, aralarında bizden büyük çocuklar var. Onlar seni döverler."

Kumsal kendinden emin tavrını bozmadan cevap vermek üzereydi ki kaldırımda oturdukları süre boyunca biraz uzaktan onları izleyen ama şimdiye kadar hiç konuşmamış çocuğun sesini duydu. "Ben sana yardım ederim." İkili şaşkın ifadeleriyle çocuğa bakarken adını bile bilmedikleri çocuk da kaldırımdan kalktı. İkisinin ortasına geçip Kumsal'ın gözlerinin içine baktı. "Beraber dövelim o çocukları."

Kumsal hiç sorgulamadan kabul ederken her detayı en ince ayrıntısına kadar merak edip sorgulayan Yalın "Neden bize yardım ediyorsun? O çocuklar seni de dövebilir, hem henüz adını bile bilmiyoruz." dedi.

Çocuk gözlerini Kumsal'dan çekip Yalın'a baktı. "Rüzgar."

"Ne?"

"Adım..." dedi "...Rüzgar."

Diğer sorulara cevap verme gereği duymayan çocuk Yalın'ın bıraktığı küçük eli tutup çekiştirdi. Geride kalan Yalın endişeyle onları izlerken Kumsal eğlenerek Rüzgar'ın elini tutmuş kavga etmeye gidiyordu.

Tabi kavganın sonu iyi bitmemişti. Küçüklerin kavgasını öğrenen veliler hemen çocuklarını alıp parktan gitmiş, ufak sıyırıklarıyla ikiliyi yalnız bırakmıştı. Yalın her ne kadar onları azarlasa da Kumsal'ın kendini hiçbir zaman ezdirmiyor oluşuyla gurur duyuyordu.

Ve bu sayede o yaz günü Kumsal, Yalın, Rüzgar arkadaşlığı başlamıştı.

.

artık geçmişe gitmenin olanları öğrenmenin zamanı gelmişti
bayramda bölüm gelir mi bilmiyorum taslaklarım bitenzi ve ben istanbuldayım🥹

Nemesis | bxb | enemiesHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin