"Ne diyorsun?"
Kekeleyen Changbin önünü döndüğünde ve gördüğü bedenle irkilmiş, aynı zamanda gözleri dolmuştu. Diğer bütün arkadaşlarım ise o tarafa bakmaya başlamış, hatırlarındaki bir ismi sayıklıyorlardı.
"Jeongin.."
Karşılarındaki yara içindeki bedenin dehşetine karşı ağlamaya başlamış ve ona uzanmaya çalışmışlardı.
Bedeni yarı saydam Jeongin ise gözleri dolu ve suratı asık bir halde yavaşça daha da yakınlarına gelmişti.
"O kadar mı özlediniz?"
"Neden!"
"Bana sarılamazsınız, insanlar ve ruhlar aynı seviyede değil ki..
Bir kez öldüm ben sonuçta!.."
Ben Jeongin'e hasretle bakarken o da artık gülümsemeye başlamıştı. Dalgalı ve saçı kumral olan neşeli çocuğun artık yeni bir görünümü vardı; saçları yine dalgalı ve kumral fakat dağınık, gülümsemesi solmayan ama ağzının kenarlarına kan lekesi bulaşan, parıltı gözlerinin tekinde kan gölü oluşan bir çocuğa dönüşmüştü.
Yine de her haliyle severdik onu, her şekilde sevmesini bilirdik. İnsan olsa da, ölü bir ruh olsa da bilirdik onunla olmayı."Gitmem lazım!"
İstemeden arkada bıraktığı arkadaşlarına gözyaşları, kendine ise bir gülümseme bırakarak ortadan kaybolmuştu.
Onlara dönerek kendimi toparlamaya çalıştım ve konuştum.
"Onları gördünüz, artık ikisine de inanıyorsunuz. Daha fazla durmadan gidin hadi."
Chan hızlı bir hamleyle yanıma gelmiş ve kollarımdan tutmuştu.
"Olmaz, seni böylesine bir yerde bırakmamız laftan bile sayılmaz. Kalmayacaksın, ya da biz gitmeyeceğiz!"
"Bunu yapamazsınız."
Benim arkamdan çıkan soğuk sese karşı kollarımı tutan adam irkilmiş ve yutkunmuştu. Bense tam arkamdaki ruhun soğukluğunu, ve yine o dondurucu nefeslerini hissedebiliyordum. Kasılmıştım..
"Onunla anlaşma yaptım. Burada, benimle tek kalacağına ve bir günlüğüne benim olacağına dair. Arkadaşınızı bir günlüğüne kendimin yapıyorum."
Dediği şeyden sonra bedeninin biraz daha görünür olduğunu farketmiştim ve birşey demeye kalmadan kolumdan tutup beni kendiyle birlikte mutfağa çekmişti.
Aniden aldığım bu darbeye karşı dişimi sıkmıştım, o ise soğuk ve sert bakarak etrafa korku yayıyordu. Kapı büyük bir rüzgarla açılmış, Minho denen ruh ise parmağıyla çıkışı işaret ediyordu."Senin için geri geleceğiz Jisung.."
Tüm arkadaşlarım titreyerek kararsızlık içinde evi terkettiği an kapı büyük bir gürültüyle kapanmış, o ruh ise kolumu bırakarak serbest kalmama izin vermişti.
Onlar gittiği gibi mutlu suratını geri getirmiş, bana sırıtmaya başlamıştı. Daha sonra yanındaki teyzeye döndü.
"Halmeoni, görüyorsun değil mi? Ne kadar yakışıklı!"
"Aptal çocuk, insanları korkutma demedim mi sana?"
"Ne bileyim yahu! Arkadaşları da pek inatçı çıktı, ama gruba sızma ve onu buraya getirme işi Jeongin'in fikriydi."
"Ne saçmalıyorsun sen?"
"Sana gelirsek sincap, bugün benimlesin! Seni etkileyeceğim."
"Erkeklerden hoşlanmıyorum Minho, boşuna uğraşma."
Yüzü hayal kırıklığına ve üzüntüye bürünen çocuk karşımda çok sevimli gözüküyordu, terslemeye de gelmiyordu yani!
"Öyle olmasa bile sorun yok, belki de kendin hakkında bilmediğin gerçekler de vardır!"
Yarı görünür bedeniyle beni tuttuğu gibi başka bir odaya götürerek bırakmış, kapıyı da sıkıca kapatmıştı.
"Tabii aynı zamanda benim hakkımda da bilmediğin şeyler var."
Karşıma gelerek derin bir nefes aldı.
"Senden istediğim önemli birşey var. Benim için bulman gereken iki şey."
Neydi bu kadar önemli olan şeyler?.."Öncelikle 8 yıl önce çocukken evimizde bir yangın çıktı ve bu yangından hiçbirimiz sağ çıkamadık. Halmeoni'nin ruhu yanımda olsa bile annemle babamı hiç bir zaman bulamadım, büyük ihtimalle bedenleri tamamen yok oldu.
Ruhum bu eve geldiğinde ne yapacağımı bilememiştim, çok korkmuştum. O zamanlar gitgide alıştım ve çok yalnız olduğumdan insanlara göründüm. Hatta komşum beni gördüğü için bir gece kâbuslar görerek delirmiş, genç yaşında kız kendini 5. kattan aşağı atmıştı. Ruhu buraya geldiğinde ise bana abisinden bahsetti, bana kızdı."
"Bunu neden bana anlatıyorsun?"
"Bekle..""Abisinin adını pek hatırlamıyorum ama Chan gibisinden bir şeydi galiba."
"Chan, mı?.."
Arkadaşımın ismini duyduğum an içimde birşeylerin yandığını ve sinirlendiğimi hissetmiştim.
Minho ise devam ediyordu..
Tüm arkadaşlarımı bu adam mı katletmiş sayılıyordu yani?."Haberlerde okuyup geldiğini biliyorum, ki orada bu kocaman evi benim yaktığımı duyduğunu da. Bu gerçek değil..
O kızın ruhu gittikten sonra sayısız kez abisinin rüyalarına girdi, ama ben yapamadım. Ondan sonra bu evden çıkmak benim için imkansız birşeye dönüştü ve hala ruhum buraya kilitli-"
"Peki ya Jeongin? Nasıl öldü o zaman.."
"Reno yüzünden. Reno ne bir şeytan, ne de tam bir ruh. Yangında olan kayıp ve olayın benim üzerime kalmasından dolayı kin biriktirdim ve o da benimle birlikte. İlk başta seni gördüğümde sadece tanışmak istedim, ama Reno'nun gelip musallat olacağı hiç aklıma gelmezdi. Seni böyle birşeye gerçekten bulaştırmak istemedim, özür dilerim.""Arkadaşlarını göndermemin sebebi burasının sandıklarından tehlikeli olması, yani benim sandığınızdan daha tehlikeli birisi olmam..
Üstelik benim istediğim sadece sensin Jisung.
Benim ruhumun bu eve kilitlenmesini bir sebebi var, hepsi gerçek katil yüzünden. Evimizi yakan şerefsiz yüzünden buradan çıkıp dışarıda gezemiyorum, diğer söyleyişle hapisim."
"Bunu bozmayı hiç denemedin mi?"
"Deneyemedim, bunu bozmak için bedenime ihtiyacım var. O pislik bedenimi çaldı, beni onunla buraya hapsetti.
Rahat bir şekilde dolaşmak ve etrafa çok tehlike saçmamam için bedenimi benim için bulman lazım. Benim için katilin kim olduğunu bulursan ve kendi bedenimi getirirsen buradan ayrılabilirim."Dediği şeylere inanamasam da inanmak zorunda hissediyor, ağzım açık dinliyordum onu.
Kafamda birsürü cevaplanmamış deli sorular vardı, hangisini sorsam emin olamıyordum.
"Bu evden çıkarsan Reno daha çok kişiye zarar verir."
"Bu evde negatif bir enerji var, yani senin anlayacağın şekilde söylersem lanetli gibi birşey. Bu lanetden ruhum çok kolay etkilendiği için onun istediği gibi kötülük yapması kolaylaşıyor."
Dediklerine karşı derin bir nefes almış ve gözlerini yere dikmişti.Bir süre sonra hızlıca yüzünü bana kaldırdı ve heyecanlı bir şekilde yalvarırmış gibi gözlerime baktı.
"Lütfen beni kurtar!.."
"Tek birşey sormama izin ver. Sen olmadan onu nasıl yakalayabilirim?"
"Halmeoni'den bir çözüm isteyeceğim. Şuan bana bir insan kemiği getirmen lazım, onu kullanarak belki çıkabilirim fakat o da kısıtlı olur."
"Peki.."✎
Devam edecek...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
• ruLino • {Minsung}
Fanfiction"Hediyeden kastın ne?.." "Ne bileyim, kuru kafa olur. Kemik parçaları olur, o tür şeyler işte!." ~ "Selam! Ben Lee Min-ho, yani Lino. Tanıştığıma memnun oldum, yabancı!.." "Bu şey de, ne oluyor?..." Yüzyıllar boyu ayakta duran lanetli bir evi canla...