jinyoung bir seunghun'a bir de elindeki kitaba baktı dikkatle.
"egzotik hayvan anatomisi mi?"
köşede sessizce sahneyi izleyen hyunsuk yılmış halde iç geçirdi. seunghun akademik hayatında aptal biri değildi, neden böyle davranıyordu?
"hım! neden? bunu çalışamaz mıyım?" evde dersle alakalı gözüne çarpan ilk şey bu kitaptı, çok düşünmemişti ancak jinyoung'un tavrını gördüğünde düşünmesi gerektiğini anladı.
"giriş senemin dersi bu. ne zamandan beri veterinerlik okuyorsun?"
seunghun gayet ifadesiz bir şekilde "neden küçümsüyorsun?" dedi üste çıkarak. "ilgimi çeken bir konu hakkında araştırma yapamaz mıyım?"
"egzotik hayvanların anatomisi ilgin dahili mi?"
"evet. gayet de ilgiliyim." yalan sayılmazdı. kitabın kapağı gerçekten ilgisini çekmişti.
hyunsuk onun yağ gibi üste çıkmasına hayret etti. bir yandan da komikti ama gülmemek için çabaladı. her an jinyoung'un radarına girebilirdi.
"hayatında ilk kez kütüphaneye geldiğin için bir şey demeyeceğim." jinyoung derin bir nefes aldı. zaten vakit kaybettiğinden yarınki sınavlarına çalışmaya dönmek istiyordu. bu yüzden yukarı çıkan merdivenlere yöneldi.
o gittikten sonra hyunsuk kıkır kıkır güldü. "hyung cidden aptal mısın?"
seunghun isyan etti. "dersle ilgili bir şey getir dedin!"
"kendi dersinle ilgili olmalıydı!" sessizlik karşısında gülüşü kayboldu. "kaynak kitabın yok mu? hiç mi? pdf bile mi?"
seunghun kafasını iki yana salladı. "derslere girmem yeterli değil mi?"
o an hyunsuk pes ederek yukarı çıkmak için merdivenlere yürüdü, seunghun'u arkasında bıraktı.
"size asla yaranamıyorum....."
seunghun odaklanmış jinyoung'a aşinaydı. evde sıkılmadan saatlerce onu izlediği olmuştu. ancak hyunsuk ilkti. birbirlerini gördükleri zaman dilimleri tatile denk geldiğinden bu ana dek onu hiç odaklanmış bir şekilde çalışıyorken görmemişti. bundan sebep gözünü dikip izledi. garip bir şekilde dikkati dağılan hyunsuk değil de jinyoung'du. seunghun'un omzuna bir tane geçirip "önüne dön!" diye fısıltıyla kızdı.
sıkıcı atmosfere yalnız olsa asla katlanamazdı seunghun. yine de bir noktadan sonra yalvaran gözlerle mola vermeleri için hyunsuk'a bakıyorken buldu kendini. hava çoktan kararmıştı ve artık bir şeyler yemek istiyordu.
hyunsuk telefonu çıkarıp saate baktığında iç çekti. açıkçası o da yeterli olduğunu düşünüyordu. sadece jinyoung'u eve gitmeye ikna etmek biraz güç olacağından bir süre daha oturdu.
çok geçmeden üzerindeki bakışları hissetti jinyoung. seunghun'u es geçti, zaten hiçbir şey yapmadan oturmuştu. hyunsuk'a dönüp 'ne oldu' dercesine kafasını salladı.
hyunsuk elinin altındaki defterin boş bir sayfasını açıp 'yeterli bence' yazdı. jinyoung'un boş ifadesini görünce tekrar bir şeyler karaladı. 'yarın sabaha kadar beynimizi dinlendirmemiz lazım. şimdi gidip bir şeyler yiyelim ve uyuyalım.'
seunghun yazılanları okuduktan sonra hızla kafasını aşağı yukarı salladı.
deftere doğru eğilip 'mola verip devam etsek olmaz mı?' yazdı jinyoung. o sıra zaten oldukça yakın olduklarından hyunsuk kulağına doğru "eve gidelim hyung." diye fısıldadı.
jinyoung geri çekilmeden öylece durdu, biraz düşündü. bütün konuları defalarca tekrar etmesi gerçekten yeterliydi ama bir yanı hala yetersiz olduğunu düşünüyordu. hemen suratının önünde hyunsuk'un ısrarcı bakışları vardı. yanındaki seunghun ise kaşlarını kaldırmış beklentiyle ona bakıyordu. sonunda pes etmek zorunda kaldı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
iyi ve güzel erkekler hep ağlar
Fanficthree men, a lot of chaos. tears, secrets and an unexpected bond. who knows, maybe beautiful men really do always cry.