Linda: SELAAMMM GÜNAYDIN GÜNAYDINNN
Kafamı yastıktan ilk kaldıran bendim. Albert geç yatmaya alışkın olmadığı için hemen uyanamamıştı.
Linda: Günaydınnnnnnnnn
Richard: Kızım fısılda fısılda! Albert uyuyor.
Linda: Haaa, tamam o zaman. Ben çıkıyım sen uyandır Albert'i.
Richard: Yoook, niye ben uyandırıyorum burda sen varken?
Linda: Bilmem, ben mi uyandırıyım?
Richard: İstiyor musun?
Fısıltıyla ne kadar gülmeye çalışsam bile tam gülemedim. Bu yüzden gülme hissi içimde büyüdü, büyüdü ve gittikçe büyüdü.
Linda: sen çok fena birisin Richard. Keşke tanışmasaydık ha!
Linda'nın yüzünün görünce daha çok gülesim geldi ve ben de kıkırdamaya başladım. O sırada Linda kızarmış bir şekilde odadan çıktı.
Bir şeyler yolunda değil gibiydi. Yanağımda sanki alevler çıkıyormuş gibi hissettim. Yanağıma dokunduğumda yanaklarımın normalden daha sıcak olduğunu hissettim. Biraz durdum, ve kalbimin de hızlı çarptığını fark ettim. Umursamamaya çalışarak Albert'in kulağına eğildim.
Richard: Uyan hadi beyaz atlı prensim. Uyan da günüm aysın.
Sonra bağırdım.
Richard: GÜNAYDINNNNN!!
Albert gülerek uyandı. Uyanır uyanmaz bana vurmaya çalıştı. Bir süre karşılıklı güldük.
Albert: Beyaz atlı prensine sokayım senin Richard!
Richard: Kanka Linda da seni seviyor galiba.
Albert gözlerini yere doğru eğdi, dudağını yaladı ve titrek bir ses tonuyla
Albert: Olmaz gibi kanka be.
dedi. Ortamı biraz düzeltmek istiyordum. Ama yanlışlıkla daha da kötü bir hale getirdim.
Richard: Yarın sınav varr!! Lise hayatına adım atıyoruz!
Albert: Oooo, kanka hatırlattığın da NE KADAR İYİ OLDU YA!
Biraz daha güldüm, ve Albert,
Albert: Hadi kahvaltıya inelim.
dedi. İşte benim için daha çok gerilme vakiti gelmişti.
Richard: Ne? Tüm şirketin olduğu kahvaltıya mı?
Albert: Kimse ben varken sana kötü davranamayacak. Babam seni sevmişse diğerleri benim için önemli değil. Oradan diğerlerinin yanına gider, biraz yarınki sınava çalışırız.
Richard: Sana hayatımdaki herkesten daha çok güveniyorum Albert.
Dedim titrek bir sesle. Ve gözlerimin dolduğunu fark ettim. Yaşamak istediğim hayatı en yakınım yaşıyordu. Kendimi tutuyordum. Kimsenin benimle uğraşacak hali yoktu, kimse anam babam değil sonuçta.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Siyah Beyaz Perde
Ciencia FicciónDüşman şirketlerin düşman çocukları düşman olmaz aksine dost olursa?