9

408 29 57
                                    

Asi

Emre'nin beni onlarca kez uyarmış olmasına rağmen onu dinlemeyip kaçıncı olduğunu bilmediğim bardağımı tekrar doldurttum. Sahi, Emre neredeydi? Sürekli parıldayan ışıkların arasında onu bulmak gerçekten zordu. Müzik sesi artık beni rahatsız etmeye başlamıştı. Başımın ağrısını ise dikkate almıyordum. Bir masanın başında gördüm onu, birkaç kişiyi iterek yanına gittim. "Emreee!"

Ama hayır. O Emre değildi. Şaşkın bakışlarımı adamın üzerinde gezdirdim ve bir şey söylemeden oradan uzaklaştım.
Çıkış kapısına doğru yürüyordum ki birisi beni tuttu. "Asi!" İlk başta kim olduğunu anlamasam da sonradan farkettim. Bu Emre'ydi. Hemen ona döndüm ve kendimi onun kollarına bıraktım. O da sıkıca tuttu beni. "Gidelim artık." Kapının önüne çıkıp Emre'nin çağırdığı taksiyi beklemeye başladık. Taksi gelince kendimi arka koltuğa attım. Ve gerisi zihnimde yok.

Uyandığımda bulunduğum yer tanıdıktı neyse ki. Yattığım yatak, otel odasının yatağıydı. Bir oh çektim ve yavaşça doğruldum, her yerim ağrıyordu. Tam kalkacakken Emre banyodan çıktı.

"Günaydın." Emre cevap vermemişti. Sorgulamadım ve güçlükle kalkıp banyoya yöneldim. Ilık bir duş aldım ve üzerime bulduğum birkaç parça kıyafeti geçirip banyodan çıktım. Hâlâ ağrıyan vücudum için çantamdan kas gevşetici çıkarttım. "Keşke beni dinleseydin." Emre'nin gözlerine baktım fakat hemen gözlerimi kaçırdım. "Keşke" dedim sessizce. "Asi ya kaybolsaydın? O zaman ne yapacaktım ben?" Öylece yere bakmaya devam ettim. "Özür dilerim, ne yaptığımın farkında değildim.

Emre oturduğu koltuktan kalkıp yatağıma, yanıma oturdu. Koluyla beni arkamdan sardı ve çenemi tutup kendine çevirdi. Artık göz gözeydik. "Sorun değil, buldum seni sonuçta." Kafamı olumlu anlamda salladım ve kafamı Emre'nin omzuna doğru yasladım. Sanki dünyanın en huzurlu insanı artık bendim. Saatlerce, günlerce ve hatta belki de yıllarca böyle kalabilirdim.

^^^

Gece olup da hava az da olsa serinleyince, biz de deniz kenarına yürüyüşe çıktık. Ve ben birkaç saat önce aldığım bir kararla, bu gece Emre'ye açılacaktım. Evet ondan hoşlandığımı saatler önce farketmiştim ve beklemeye de hiç niyetim yoktu. Ona karşı hissettiğim şeyler bir arkadaşın hissedeceği türden değildi. Yani seviyordum onu. Tek dileğim, hislerime karşılık verse de vermese de hayal kırıklığına uğramamamdı.

Tatlı sohbetlerin ardından karşımıza çıkan banka oturduk. Az ilerideki lamba Emre'nin o kusursuz yüzünü daha iyi görmemi sağlıyordu. Öylesine sohbet etmeye devam ediyorduk ki ben söyleme vaktinin geldiğini düşünüp bir anda Emre'ye döndüm. "Emre," Bana öylece bakarken konuşmaya devam ettim "benim sana söylemem gereken bir şey var." Kalbim sanki yerinden çıkacakmış gibi atıyordu. Emre'nin gözleri parladı diyeceklerimi tahmin edercesine. "Tabii." dedi usulca. "Ben senden hoşlanıyorum."

Emre

Hayal miydi bu? Gerçek olması bana o kadar imkansız geliyordu ki. "Asi sen ciddi misin?"

"Evet."

Bu kişi sadece Asi değil; son yedi aydır bir saniye bile aklımdan çıkmayan, hayatımı onun mutlu olmasına adamış olduğum, daha önce hayatımı kurtarmış olan o kızdı. Belki de hayatımda bir daha karşılaşmayacağım türden sevgi beslediğim o kız beni sevdiğini söylemişti.

"Asi ben de sana karşı boş değilim." Kalbim adeta fırlayacak gibiydi, sakin olmayı bırak en sevdiği oyuncağı sonunda satın almış çocuk heyecanı vardı üzerimde. Asi gülümsedi ve ben de içgüdülerime hakim olamayıp sıkıca sarıldım ona. Fısıltıyla konuştu "Seni gerçekten çok seviyorum." Biraz daha sıkı sardım onu sanki ben de seni çok seviyorum dermişcesine.

Biraz oturduktan sonra banktan kalktık ve otele doğru yürümeye başladık. Az önce yaşananlar aklıma geldikçe sırıtmama engel olamıyordum ama mühim değildi.

Odamıza girince Asi dolabından birkaç parça kıyafet çıkarıp banyoya yöneldi. Ben de bu arada üstüme rahat bir şeyler geçirdim. Yatağıma oturup Asi'nin çıkmasını bekliyordum ki tekrar sırıtmaya başladığımı farkettim. "Ah be kızım, ne yaptın bana?" diye konuştum kendi kendime.

Asi en sonunda McQUEEN'li pijamalarıyla çıkınca kahkahama engel olamadım. Gülüşümün arasından güçlükle konuştum "Aşırı iyiymiş, pijama linki var mı?" Asi gülümsedi. "Yukarı kaydırıp ulaşabilirsin linke." dedi bir sosyal medya fenomeni edasıyla. Buna daha da fazla güldüm.

Yanıma gelip oturdu ve bir anda kendini geriye doğru bıraktı. Aynısını ben de yaptım. Birlikte gereksiz fazla ışıklandırılmış tavanımızı izliyorduk öylece. "Teşekkür ederim." dedi beklemediğim bir anda. "Neden?" diye sordum. "Emre sen olmasaydın bugüne kadar yaşamaya dayanabileceğimi hiç sanmıyorum. Çoğu sabah uyanmak için sebebim oldun. Furkan geldiğinde yanımdaydın, giderken yanımdaydın. Hastanede yanımdaydın. Hep yanımdaydın kısacası. Bilmiyorum ya, iyi ki de yanımdasın."

Bir insanın hayatında önemli bir yere sahip olduğunu farkedince insan bir garip hissediyor açıkçası. "Bahsettiği kişi ben miyim gercekten ya?" diye düşünmeden edemiyor. Şu küçücük hayatında bir "hiç" olduğunu düşünürken bir insanın, hele ki kendi gözünden  önemli olan bir insanın, kalbine dokunmuş olması gerçekten acayip hissettiriyor.

Asi'ye hiçbir şey demedim, sadece sağ tarafıma onu görebileceğim bir şekilde döndüm. Yukarı bakan kafasını bana çevirdi ve eskiden çatlamış olan fakat son zamanlarda iyileşen dudaklarıyla gülümsedi. Sahi, Asi son aylarda o kadar gelişme göstermişti ki iyi yönde buna ben bile şaşırıyordum.

Elimi istemsiz olarak yanağına götürdüm, ordan da saçlarına. Saçlarıyla oynanmasını ne kadar çok sevdiğini biliyordum. Ben saçlarında parmaklarımı gezdirirken o gözlerini kapattı. Huzurlu bir uykuyu hakediyordu.

ANHEDONİ -MentorHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin