3

770 52 146
                                    

Duştan çıktı ve bornozuna sıkıca sarıldı kız. Sonra da banyodan ayrılıp hemen sıcacık yatağına girdi. Huzurlu hissediyordu, telefonu çalana kadar. Derin derin nefes almaya çalıştı. Sakin kalmalıydı.

Sıcacık yatağından kalkıp telefonuna bakmaya gitmek onun için bir eziyetti ama arayan kişi abisi olabilirdi. Bu yüzden terk etti yatağını. Telefonunun ekranına baktığında gördüğü isim az daha sinir krizi geçirmesine sebep oluyordu, "SAKIN AÇMA". "Pekala," dedi sakinliğini korumaya çalışarak. "daha fazla dayanamayacağım." O an asıl amacı numarayı engellemekti ancak sonradan düşündü ki açıp yüzleşmesi daha iyi bir fikirdi.

Buruşmuş parmak uçlarıyla ekrandaki yeşil tuşa tıkladı ve telefonu kulağına götürdü. Kalbi olması gerektiğinden daha hızlı atıyordu. Heyecanlı ve bir yerlerden tanıdık olan ancak Asi'nin kim olduğunu çıkaramadığı bir ses tonu konuştu:

-Alo, Asi sensin değil mi?

Bu kişi kimdi ve neden onu "SAKIN AÇMA" diye kaydetmişti? Asi hiçbir şey bilmiyordu ve öğrenmeli miydi onu da bilmiyordu. "Evet, benim." dedi. Telefonu açarak onca ihtimali zaten göze almıştı. Asi konuşmayınca telefondaki kişi tekrar konuştu:

-Furkan ben.

İşte o an, Asi'nin başından aşağı soğuk sular döküldü. Furkan hangi yüzle onu arayabilmişti ki? "Sen," dedi. "Sen hangi yüzle beni arayabildin?"

Bundan yıllar önce, Hürkan tutuklandıktan hemen sonra, Furkan Asi'ye ilk önce bir abi edasıyla yakınlaşmış; sonra biraz daha büyüdüklerinde ise onun duygu yoğunluğundan yararlanıp sevgili olma yönünde adımlar atmıştı. Ve bunu başarmıştı da. Asi mutluydu, ya da kendini öyle sanıyordu. Furkan'ın salak saçma kıskançlıkları, kısıtlamaları... Asi bunlara dayanmaya çalışsa da başaramadı ve bunu dile getirdi. Ancak Furkan üste çıkmak için bağırıp çağırdı. Asi ise çekip gitti.

Asi'yi en çok üzen şey ise bu çocuğun eskiden abisinin en yakın arkadaşı olmasıydı. Abisi yaşananları öğrenince Furkan ile bir daha konuşmamıştı ve bu meseleyi hapishaneden çıkana kadar ertelemeye karar vermişti.

"Asi, çok özür dilerim. Yaptığım şeylerin ne kadar berbat şeyler olduğunun farkındayım. Ne olur affet beni." Asi kendinden emindi ve emin bir şekilde de konuştu:

"Bana bak lan gevşek, beni bir daha o olmayan yüzünle ararsan o aradığın telefonu senin bulduğum her deliğine ayrı ayrı sokarım! Anladın mı beni? Nefret ediyorum lan senden." Asi bunu dedikten hemen sonra telefonu kapattı ve derin bir nefes aldı. Kendini güçlü hissetmişti, uzun süre sonra ilk defa.

Telefonunu koltuğa fırlattıktan sonra kendini de koltuğa attı. Başını tiyreyen ellerinin arasına aldı ve gözlerini kapadı. "Ben güçlüyüm." diye mırıldandı. "Ben güçlüyüm ben çok güçlüyüm." artık mırıldanmıyordu, sesinin içindeki öfke sesinin yükselmesine sebep olmuştu. Sonra da o öfke yerini gözyaşlarına bıraktı.

Neden ağladığını bilmiyordu. Furkan'ı tam unutmuşken onu araması ne kadar da bencilceydi... Kendine kızdı sonra. Açmasa olmaz mıydı sanki?

-♧-

Saat gece 3 civarlarındaydı ve Asi terasta oturmuş sigara içiyordu. Kendini sakinleştirmeyi sonunda başarmıştı, her zaman olduğu gibi. O sırada sokaktan bağırışma sesleri geldiğini duydu ve aşağıya baktı. Bir grup genç yürüyordu ve ses tonları olması gerektiğindan daha fazlaydı.

"Oraya nasıl yürüdün salak"

"Ne bileyim amına koyayım."

Kahkaha eşliğinde ettikleri saçma sohbet Asi'nin sinirlenmesine sebep olmuştu. Tam aşağıya doğru bağıracakken çapraz apartmanın camından bi' çocuk kafasını uzattı.

"Bu saatte ne bağırıyorsunuz amına koduklarım?" Çocuğun sert çıkışı kızı şaşırtmıştı."Kime diyorsun lan sen?" aşağıdaki çocuklar penceredeki çocuğa bağırmaya ve önüne geleni söylemeye başlamışlardı bile. "Aşağı gel de konuş orospu çocuğu!" Bunun üzerine çocuğun pencereden içeri girmiş olması Asi'yi korkutmuştu çünkü aşağıda rahat beş, altı kişi vardı. Çocuğu anında öldürebilirlerdi bile.

Kızın içindeki anlamlandıramadığı bir duygu onun aşağı inmesini söyledi. Kız da tabii ki buna karşı gelmedi. Ne de olsa duygularıyla hareket eden bir insandı. Omuzlarına gelen saçlarını topladı, montunu giydi. Sonra da cebine ne olur ne olmaz diye çakı ve biber gazı koydu. Artık hazırdı.

Hızlıca aşağı inip apartman kapısının ardında beklemeye ve onları izlemeye başladı. Bir ihtimal şiddetsiz bir şekilde halledebilirlerdi bu konuyu. O zaman Asi'nin müdahale etmesine gerek kalmazdı belki. Öyle bir ana kadar beklemeye karar verdi.

Çapraz apartmanın kapısı açıldı ve şapkasının üzerine kapüşonlusunu kapamış olan bir çocuk çıktı dışarıya. Bu oydu, az önce pencerede olan kişi. Diğerlerinin yanına yaklaştıkça çocuklar yumruklarını sıkmaya başlamıştı. Asi tüm bunları ayrı ayrı inceliyor, takip ediyordu.

Kapının ardından net olarak duyulmayan birkaç atışmadan sonra grubun, apartmandan çıkan çocuğun üstüne yürüyor oluşu Asi'yi oldukça rahatsız etti. Hemen fırlamak üzere tetikte beklerken grubun çocuğa tekme tokat girdiğini gördü Asi. Fırlayıp yardım etmeye çalışsa hiçbir şey yapamayacağını şu an anlamıştı. Neden kimse çıkıp yardım etmiyordu ki? Aklına polisi aramak geldi ancak polis gelene kadar çocuğu öldürebilirlerdi rahatlıkla. Her şey için çok geç olabilirdi. Bu sefer daha da mantıklı olan, daha doğrusu o psikoloji ile aklına gelebilecek en mantıklı olan şey geldi aklına. Polis sireni sesi açmak.

Hemen Youtube'a girdi ve arama kısmına hızlı bir şekilde "polis siren sesi" yazdı. Reklam çıkmamasını diledi. Siren sesini hazırladı ve yavaşça kapıyı açtı. Sonra da siren sesini. Ses tüm sokağa yayıldı. Plan işe yaramıştı! Çocuklar arkalarına bile bakmadan uzaklaşmışlardı oradan.

Kız onların uzaklaştıklarından emin olduktan sonra yerde öylece yatan çocuğun yanına koştu. Çocuk yarı baygın bir şekilde yatıyordu. Yanına eğildi. "İyi misin?" Çocuk patlamış dudaklarının arasından "Sanırım hayır." dedi. Asi o an kendine kızdı: Nasıl iyi olabilirdi ki zaten? Bu fazla saçma bir soruydu. "Ambulansı arıyorum şimdi merak etme." dedi Asi. Hızlıca numarayı tuşladı ve adresi verdi. Şu an yapabileceği tek şeyin beklemek olması onu fena kızdırıyordu. Çocuk güçlükle konuştu:

-Siren sesini açan sendin değil mi?

"Evet." dedi kız. Çocuk ise konuşmaya devam etti, "Teşekkür ederim." Asi çocuğun sürekli konuşmasını doğru bulmuyordu, en azından şöyle bir durumda. "Lütfen susar mısın? Durumun konuşmaya pek müsait değil şu anda." Çocuk kızın dediklerini mantıklı bulmamış olsa da sustu.

Kız ve çocuk yolun ortasında öylece beklerken kız, çocuğun ismini öğrenmesi gerektiğini düşündü. Sonuçta hastaneye gideceklerdi ve ismini bilmesi iyi olurdu. "Sanırım adını öğrenmem gerekiyor." dedi kız. "Hastanede gerekebilir." Çocuk tereddüt etmeden "Emre" dedi. "Seninki?" Kız yüzünü Emre'ye dönüp "Asi" dedi. "Böyle tanışmış olmamızı hiç istemezdim." Emre gülümsedi ancak o gülümseme canını yakmıştı. "Tanıştığımıza memnun oldum."

Ambulansın ışıklarını görmek Asi'yi mutlu etmişti. Ambulans hemen yanlarında durdu ve ellerinde sedyeyle dışarı çıkan iki kişi Emre'nin yanına gelip onu yavaşça sedyeye yerleştirdi. Asi ise peşlerinden gitti, Emre'yi bir saniye bile yalnız bırakmak istemiyordu.

ANHEDONİ -MentorHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin