Sıkıcı bir yolculuk sonucunda nihayet büyük annemin evine varmıştım.ücreti ödedikten sonra arabadan indim ve valizimi alarak eve doğru ilerlemeye başladım.
Evin kapısına geldiğimde anlamsızca sırıtmaya başlamıştım. Zili ikinci defa çaldığımda kapı açıldı ve büyük annem boynuma sarıldı. Büyük annem siyah uzun saçları olan, beyaz tenli, zayıf ve yüzünde belli belirsiz kırışıklıklar olan biriydi. Ve şimdi o kırışıklıklar daha da belirginleşmişti çünkü gülümsüyordu.
''Haydi tatlım içeriye gel'' dediğinde evin içine adım attım. Ev her zaman ki gibi lavanta kokuyordu. Büyük babam lavanta kokusunu çok severdi. Büyük annem ise o vefat ettikten sonra evin her yerini lavantayla donatmıştı. Bu koku başlarda sinirlerimi bozsa da sonradan bana bu evi hatırlattığından hoşuma gitmeye başlamıştı.
Büyük annem beni kırmızı deri koltuklara oturttuktan sonra hayran hayran yüzüme bakmaya başladı. Elimi yüzüme götürerek '' büyük anne yüzümde bir şey mi var?'' dediğimde '' evet tatlım'' dedi gülümseyerek. Soru sorar gözlerle bakmaya devam ettiğimde ''güzellik'' diye ekledi. Bir an yüzümün kızardığını hissettim. Büyük annem tekrar söze girerek '' her geçen yıl daha da güzelleşiyorsun'' dediğinde yerin dibinde olmak için her şeyimi verebilirdim.
Bu tür şeyler duymaya alışkın değildim ve duyduğumda bu tür tepkisel kızarmalar benim için şart oluyordu. Ben çokta uzun sayılamayacak boyda, esmer, kahverengi gözlü bir kızdım. Vücudum inceydi fakat ben beğenmiyordum. Büyük annemin beni bu kadar beğenmesi bana inandırıcı gelmese de gülümseyerek teşekkür ettim.
Büyük annem ''gel seni odana yerleştirelim'' dedi. Ayağa kalkıp valizimi aldım ve büyük annemi takip etmeye başladım. Her yaz buraya İstanbul'a geldiğim için büyük annem bana bir oda ayırmıştı buraya geldiğimde o odada kalırdım.
Odaya geliğimiz de eşyaların değiştiğini gördüm ''büyük anne eşyalar...'' dediğimde '' evet tatlım umarım beğenmişsindir artık genç bir kızsın ve o çocuksu odada kalmak istemeyeceğini düşündüm'' dedi. Oda fazlasıyla güneş alıyordu ve genel olarak beyaz renk ağırlıktaydı. ''Büyük anne burası harika'' diyerek boynuna sarıldım. ''Beğendiğine sevindim hayatım bu akşam dışarıda yemek yeriz diye düşündüm ardından arkadaşımın oğlu için verdiği hoşgeldin partisine katılırız ne dersin?'' dedi. Bende ''iyi fikir eşyaları yerleştirdikten sonra hazırlanırım büyük anne'' dedim.
Büyük annem odadan çıktıktan sonra eşyalarımı yerleştirmeye başladım. Bu süreç bittikten sonra akşam için ne giyeceğime karar vermek için dolabın kapağını açtım ve boş boş kıyafetlere baktım. Elime bana fazlasıyla bol gelen ama rengini beğendiğim bir elbise aldım ve üzerime geçirdim. Saçlarımı tepeden toplayıp elime alakasız bir çanta aldım. Giyinmeyi hiç ama hiç beceremezdim bu durum beni oldukça öz güvensiz hale getiriyordu.
Odadan çıkıp salona doğru yürüdüm ve büyük annemin koltukta oturmuş her zaman olduğu gibi magazin dergilerini karıştırdığını gördüm. ''Büyük anne ben hazırım'' dediğimde bana döndü ve yüzünü buruşturdu. ''Busemcim bana bunun bir şaka olduğunu söyleyeceksin değil mi partiye böyle gelmeyeceksin?'' dediğinde eğilip elbiseme baktım ve kafamı kaldırıp dudaklarımı büzerek ''olmamış mı?'' dedim.
''Anlaşılan duruma el atmam gerekecek'' dedi ve ayağa kalkıp beni kolumdan tutup odaya sürükledi.
Odaya girdikten sonra dolabımı açtı ve eline ilk gelen sırtında derin sırt dekoltesi olan kısa kırmızı elbiseyi alıp ''işte bu'' dedi ve bana uzattı. İnanamayan gözlerle büyük anneme baktığımda ''ne duruyorsun tatlım alsana'' dedi. ''Ama büyük anne bu çok kısa ben bunu giyemem'' dediğimde gözlerini devirdi ''al şunu giy ve hazır olduğunda beni çağır ayrıca en kısa zaman da senin için alışverişe çıkacağız'' dedi ve ardından odadan çıktı.