Uyandığımda elimi gözlerime götürerek ovuşturdum ve kendime gelene kadar gözlerimi açmadım. Nerede olduğumu hatırlayınca yatağın diğer tarafına şimşek hızıyla dönüp baktığımda Aykan'ın orada olmadığını gördüm. Bu durum normalde beni endişelendirmeliydi fakat oralı bile olmadım yapmak istediğim tek şey İstanbul'a dönmekti. Doğrulup yataktan kalktığımda koltuğun kenarından kol çantamı aldım ve telefonuma sarılıp Caner'i aramayı düşündüğümde bunu yapamayacağımı fark ederek telefonu tekrar çantama attım. Hala ayılamamıştım ve duşa ihtiyacım vardı. Aykan da ortalarda yoktu ve bu benim rahatça duş alabileceğim anlamına geliyordu.
Pantolon ve askılı bluzumdan kurtulduktan sonra siyah iç çamaşırlarımla banyonun kapısını açtım. Aykan'ın aynaya bakarak ıslak saçlarına şekil verdiğini gördüğümde hızla kapıyı kapattım ve yerde duran pantolonumu üzerime geçirdim. Banyoda olabileceğini düşünemeyecek kadar aptaldım! Bluzumu elime aldığımda banyo kapısı açıldı ve Aykan odaya sırıtarak girdiğinde kaşlarımı çatarak "hiç öyle bakma orada olduğunu bilmiyordum!" dedim ve iki elimle bluzumu tutarak göğüsüme bastırdım. "Bence biliyordun" dediğinde aramızda sadece bir adım kalmıştı. "Yoktu! Şimdi izin verirsen giyinmek istiyorum" dediğimde odanın kapısı hararetli bir şekilde çalmaya başladı.
Aykan'ın belinde bir havlu vardı ve kapıyı açmak için giyinme gereksinimi bile duymadan "oda servisidir" diyerek kapıya yöneldiğinde bluzumu ışık hızıyla üzerime geçirdim. Aykan kapıyı açtığında Meyra içeriye daldı ve beni görünce duraksayarak tek kaşını kaldırdı ve Aykan'a dönerek "vay canına! Bu mu yani? Hayır bu kadar rüküşünü bulmak için çok mu uğraştın?" dediğinde Aykan "Meyra sabah sabah bu neyin baskını?" dedi. Kendimi oldukça kötü hissetmeye başlamıştım. "B.. ben.." dediğimde Meyra bana dönerek "evet sen tek gecelik bir fahişesin tatlım şimdi ikile!" dediğinde Aykan'a baktım. Gözlerim dolmuştu ve o hiç birşey söylemiyordu. Lanet olası çenesi kilitlenmişti ve susmaktan başka bir boka yaramıyordu! Arkamı dönüp koltuğun kenarından çantamı aldıktan sonra hızla odadan çıkarken Aykan kolumu tuttu ve "Busem" dediğinde kolumu çektim ve odadan çıktım.
İşte şimdi yapacak bir şeyim yoktu ve Caner'i aramaktan başka çarem kalmamıştı. Otelden çıktıktan sonra Aykan'ın sesi kulaklarımda çınlamıştı. Duymamazlıktan gelerek ilerlediğimde önüme geçerek beni durdurdu ve "beni dinler misin lütfen?" dediğinde sağ elimle göz yaşımı silip burnumu çektikten sonra "git başımdan!" dedim ve telefonunu elime alıp Caner'i aradım. Telefonu kulağıma götürdükten sonra ağlamayı sürdürerek Caner'in telefonu açmasını beklerken gözlerimi Aykan'ın gözlerinden oldukça uzak tutmaya çalışıyordum.
-Alo!
-Caner Antalya'ya gelip beni alabilir misin ? Sana ihtiyacım var.
-Ağlıyor musun sen neyin var?
-Caner soru sorma lütfen gel ve beni bu lanet yerden götür!
-Tamam geliyorum adresi konum at.
Dediğinde telefonu kapattım ve kaşlarımı çatarak "çekil önümden!" dedim. Aykan kolumdan tutup beni arabasına sürüklerken "hiçbir yere gitmiyorsun benimle geleceksin" dediğinde "bırak beni! Her istediğini yapamazsın arkadaşım gelecek ve beni buradan alacak!" dediğimde durdu ve dibime girerek
-Sana benimle geleceksin dedim!
-Ben de sana gelmeyeceğimi söyledim!
-Busem!
-Bırak beni!
-Bunu sen istedin
Dedikten sonra beni omuzuna yatırıp arabasına yerleştirdikten sonra kendisi de arabaya yerleşti ve hızla sürmeye başladı.
-Bak o kız gerizekalının teki tamam mı bana takmış durumda ve sürekli bu tarz şeyler yaparak beni kendine aşık edebileceğini sanıyor ve bu yüzd....
-Bana ne bunlardan! Dur inmek istiyorum!
Dediğimde arabayı sert bir şekilde durdurarak arabadan indi ve benide kolumdan tutarak çekip indirdiğinde canım acımıştı. Kolumu sıkmayı sürdürerek gözlerime baktığında "canımı yakıyorsun Aykan" dedim. Kolumu bırakarak beni kendine çektiğinde kollarının arasından kurtulmak için çırpınıyordum onun yaptığı tek şeyse gözlerini ayırmadan gözlerime bakmaktı. "Bak her istediğinde bana bu kadar yaklaşamazsın tamam mı şimdi bırak beni!" dediğimde beni daha çok kendine çekti ve dudaklarını kulağımın altına yapıştırarak nefes aldı. Dudakları yavaş yavaş çeneme geldiğinde fısıldayarak konuşmaya başladı.
-Bak sen beni büyüledin ve bunu nasıl yaptın bilmiyorum ama ilk gördüğüm andan beri yüzünü aklımdan çıkaramıyorum. Dün gece seni öptüm ve sen beni kendine mühürledin. Dudakların, ellerin, yüzün,kalbin her şeyin benim! Sen benimsin Busem anladın mı? Şimdi senin böyle gitmene izin vermem. Sen benim en sevdiğim şeye benziyorsun. -karanlık-.
Dediğinde karnımdaki hareketler daha da artmıştı. Dudaklarını dudaklarıma değdirdiğinde ona karşılık vermek artık şart olmuştu ve yaptımda. Öpüşmeye başladığımızda beni kucağına alıp arabaya yasladı ve kulağıma eğilip "gitme"dediğinde düzensiz nefes alış verişleri beni tahrik etmeye yetmişti bile. Bacaklarım beline dolanmış bir halde öpüşmek beni deliye döndürmüştü ama kendime hakim olmalıydım. Telefonum çalmaya başladığında "telefon" dedim Aykan hiç oralı olmamıştı çenemi nazikçe öptükten sonra alt dudağımı hafifçe ısırdı ve beni kucağından indirdi. Arayan Caner di. Telefonu açtığımda "hala konum atmadın" dedi. "Gerek kalmadı Caner biraz kalmaya karar verdim " dediğimde "bir az önce ağlıyordun emin misin?" dedi. "Evet" dedim ve telefonu kapattım.