Kapı zili çaldığında kalbim yerinden çıkacak gibi olmuştu. Kapının önünde derin bir nefes aldıktan sonra kapıyı açtım ve soğuk bir şekilde "hoşgeldin" dedim. Bir karar almıştım ve şapşal kızlar gibi davranmayacaktım. "Haydi gidelim" dedi ve önden ilerleyip arabada yerini aldı. Ne kadar kabaydı! Yanına geçip oturdum ve kapıyı sertçe kapattım.
Onun için süslenmiştim ve bir kere bile dikkatlice bana bakmamıştı. "Nereye gidiyoruz?" dediğimde "nereye istersen" dedi. İstanbul'a her yıl gelsemde burayla alakalı pek bilgiye sahip değildim. Çantamdan telefonumu çıkardım ve internetten bütçeme göre bir mekan aramaya başladım. "Etrafı yeşilliklerle kaplı bir cafe buldum akşamları canlı müzik oluyormuş adı apple" dediğimde bana dönerek "nasıl istersen" dedi ve tekrar yola bakmaya devam etti.
____________________________________
Mekana girdiğimizde Aykan etrafa bakınırken ben "şurası iyi haydi gel" dedim ve yumuşak koltuğa oturdum. Çok geçmeden Aykan gelip "başka bir yer bulamadın mı?" diyerek yanıma oturdu. "Neden burası seni açmadı mı?" dediğimde dibime girerek "açmadı" dedi. Ne yapmaya çalışıyordu bu? "neyse ne istersin ne içelim?" dediğimde Aykan telefonla uğraşıyordu. "Hey sana sordum!" dediğimde bana dönerek "ne dedin duymadım?" dedi.
"Ben lavaboya gidiyorum gelene kadar birşeyler söyle" dedim ve oradan ayrıldım.
____________________________________
Geri döndüğümde Aykan'ın yanında bir kız vardı ve kulağına bir şeyler söylüyordu. Ne yapmaya çalışıyordu bu çocuk! Yanlarına giderek "öhö öhö rahatsız etmiyorumdur umarım" dedim. Bu sefer Aykan kızın kulağına fısıldıyordu ve bana cevap verme gereksinimi bile duymamıştı. Sinirlerim fena halde bozulmuştu ve neredeyse tanımadığın birisini kıskandığımı düşünecektim. Çantamı aldım ve hızla çıkışa doğru ilerledim. Yolda hiç taksi yoktu ve ben aptal gibi yürüyordum. Çok geçmeden Aykan arabasıyla bana yanaştı ve "heey! teşekkür etmeden nereye böyle" dediğinde cevap vermeden daha hızlı yürümeye başladım. Kısa bir süre sonra arabayla önümü kesti ve arabadan inip yanıma gelerek beni sertçe arabaya yasladı. Kalbim göğüs kafesime sığmıyordu bedeni bedenime yaslanmıştı ve nefes almamı güçleştiriyordu. Dudaklarını dudaklarıma yanaştırdıktan sonra "bunu unuttun" dedi ve eliyle kaybettiğim kolyemi havaya kaldırıp bir süre bekledikten sonra eliyle saçlarımı kenara itti. Hala bedenlerimiz bitişikti ve nefesi yüzüme değiyordu. Kolyeyi boynuma takarken elleri boynumu okşuyordu bu anın bitmemesi için herşeyimi verebilirdim.
Kolyeyi taktıktan sonra dudaklarımın üzerinde fısıldayarak "bir daha sakın beni o şekilde bırakıp gitmeyeceksin" dedi ve iki-üç saniye gözlerimin içine bakarak "şimdi arabaya bin" dedi ve geriye çekildi. Nefes almam kolaylaşmıştı ve kalp ritmim yavaşlamıştı. Yapacak bir şeyim olmadığından arabaya bindim.
İlerlemeye başladığında çok hızlıydı.Nereye gittiğimizi bilmiyordum ama sormadımda.