0.7

494 323 24
                                    

Merhaba,
İyi okumalar 💕
——————————————————————

Siz: Günaydınn.

0552...: Hangi bayırda kurt öldü hayrola sen konuşmaya girer miydin.

Siz: O dağ değil miydi ya?

Siz: Öyle bir içimden geldi yazdım.

0552....: Günaydınn o zaman.

0552...: Ne yapıyorsun bakalım?

Siz: Öyle bir dışarı çıktım geziyorum.

Siz: Sen ne yapıyorsun?

0552....: Ben de bizim çocuklarla okeye gelmiştim.

Siz: Sen böyle sık sık okeye gider misin ya?

0552...: Arkadaşlar çağırdıkça gidiyorum öyle.

Siz: Bir gün öğretirsin artık.

Siz: Ben oynamayı bilmiyorum.

0552...: Ayıpsın öğretiriz tabii kızım.

0552...: İşi ustasından öğrenmek gerekir doğru adrestesin.

Siz: Bak bak havalara bak.

Siz: Bilirsin çıraklar bir gün ustalarını geçerler.

Siz: Yani öğrendikten sonra seni geçmeyeceğimin sözünü veremem.

0552...: Geç geç bu beni daha mutlu eder.

Siz: Sözümüz olsun o zaman.

0552...: Olsun.

Telefonu bırakıp sahilde güzel havanın tadını çıkarmaya devam ettim. İleride gördüğüm tanıdık yeşiller ile adımlarım biraz yavaşladı. Kartal abi bir bankta denizi izleyerek tam odak oturmuş duruyordu. Gidip gitmemek arasında kalsam da, böyle dertli dertli otururken onun yanına gitmemek benim ayıbım olurdu. Siyah saçları son gördüğümden bugüne uzamıştı. Yüzündeki ifadeyi göremiyordum, canının sıkıldığını elleriyle oynamasından anlamıştım.

Tam yanına geldiğimde kafasını onu rahatsız eden kişiye çevirdi. Yeşil gözlerine vuran güneş ışığıyla göz rengi daha da açılmıştı.
Benim olduğumu anlayınca bankın biraz sağına kayıp oturmam için yer açtı ve bakışlarını tekrar denize odakladı.

Açtığı boşluğu doldurup aynı onun yaptığı gibi bakışlarımı denize çevirdim. O konuşmaya başlamadan konuşmaya girmeyi düşünmüyordum. Oysaki gelip buraya yanına oturan kişide bendim.

"Burnun güzel olmuş." Lafa girmesini bekliyordum da böyle girmesini beklemiyordum. Elim refleks olarak burnuma gitti.

"Eskisinden bir farklı yok aslında." Burnumun kalkık yeriyle hafif hafif oynayıp bıraktım napıyordum ben ya.

"Eskiden de güzeldi zaten." Lütfen bir maşallah der misin. Burnumu kırdığım için burnumdan ameliyat olmak zorunda kalmıştım. Burnum eskiden de güzeldi zaten ama yaptırırken hafif kalkık olsun istemiştim o yüzden biraz eskisinden fark vardı ama bunu diğerlerinin bilmesine gerek yoktu.

"Ee sen niye burada oturuyorsun kara kara?" Denizde olan bakışlarını ne ara bana sabitlemişti bilmiyorum ama ona döndüğümde göz göze gelmişiz.

"Bir ikilemdeyim hangi tarafı seçmem gerektiğine karar veremiyorum." Nasıl bir ikilemden bahsediyordu.

"Nasıl bir ikilemden bahsediyorsun?" İyi miydi kötü müydü?

"Bir tarafta hayallerin var bir tarafta üzeceğin bir ailen, sen olsan hangi tarafı seçersin?" Ben tüm dik başlılığım ile hayallerimi seçerdim.

"Tabiki de hayallerimi seçerdim ailem üzülüyor olsa bile ben kendi hayallerimin peşinden koşmak zorundayım bu benim hayatım sonuçta." Bence çok mantıklı bir açıklama yapmıştım. Bunun arkasındaydım da ailemin tüm itirazlarına rağmen ben de o Trabzon'a gidecektim zaten.

"Yani seçtiğim seçenek annemi çok ağlatsa da seçmeli miyim?" Yani annem ağlasında istemezdim.

"Annemi sonuna kadar ikna etmeye çalışırdım eğer hâlâ ikna olmuyorsa yapacak bir şey yok kararıma saygı duymak zorunda sonuçta." Bu söylediğim ile kafasında bir şeyler oturmuş gibi olmuştu bakışlarını denize çevirip bir anda ayağa kalktı.

"Sağ ol minik iyi geldin." Saçımın üzerinden öpüp beni bankın önünde yalnız bıraktı. Arkasından sadece bakmakla yetindim. Bu neydi şimdi. Ne yapacaktı bu deli uşak yine. Hiç güven vermiyordu umarım başını belaya sokacak bir şey yapmazdı. Ah ben telefondakini unutmuştum. Hızlıca telefonu elime alıp mesajlarını okudum.

0552...: Unutma bak sakın sözümüz sözdür.

0552...: Dördüncü eksik olursa çağırırız seni de artık.

0552...: iki dakikada nereye gitmiş olabilirsin?

0552...: Sen gittiğine göre ben de okeye geri döneyim bari.

0552...: Okeyden çıktım hala yoksun.  

0552...: Gördüm seni yanındaki kimdi?

0552...: Baya yakınsınız galiba?

0552....: Yani beni ilgilendirmez tabii ama merak ettim.

Siz: Pardon ya yazmayı unuttum sana.

Siz: Kartal abiyi gördüm öyle sıkıntılı duruyordu yanına gidip konuştum.

Siz: Neredeyse birlikte büyüdük abimden bir farkı yok benim için öyle üzgün durması beni de üzerdi.

0552...: Anladım.

0552...: Abin gibiyse sorun yok zaten.

Siz: Ne gibi bir sorun olabilirdi ki zaten.

Siz: Ayrıca bizi görmüşsün buralarda mı oturuyordun sen?

0552...: Evet, sorsaydın söylerdim zaten.

Siz: Trip mi atacaksın şimdide, ne bu tavırlar.?

0552...: Triple alakası yok. Bir şeyleri ite ite götürmekten yoruldum.

0552...: Yani her ne olursa olsun yanında olmaya çalışıyorum.

0552...: Hâlâ sende bir yerimiz yoksa da eyvallah yani.

Siz: Ya ben ne olduğunu bile anlamadım, sen neyden bahsediyorsun onu da anlamıyorum.

Siz: Ne yaptım şimdi ben?

0552...: İşte sorun bu,  hiçbir şey yapmadın.

0552...: Seninle konuşup arkadaş olmaya çalışıyorum.

0552....: Arkadaş olmayı kabul ediyorsun ama arkadaşınmış gibi davranmıyorsun.

Siz: Hemen benden büyük bir samimiyet beklemek senin suçun benim değil.

Siz: Hiç görmediğim, sesini duymadığım tanımadığım birine nasıl bir samimiyet gösterebilirim ben?

Siz: Bana bunu söyle lütfen.

0552...: Oho sen hala orada kalmışsın.

0552...: Sen orada kalmaya devam et o zaman.


⭐️

SEYRE DURSUN | Yarı TextingHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin