tohum

104 8 1
                                    

-Salgının çıkma anını yazmayacağım bir ay sonradan başlatacağım kurguyu-

•Salgın çıktıktan 1 ay sonra

Tam olarak bir aydır ne yaşadığımı bilmiyordum.. Kilo vermiştim, çok kötü kokuyordum. Gördüğüm tek şey karşımda duran sepetteki basketbol ve futbol topları.. Susamıştım ama sınırlı sayıda suyumuz vardı.

Salgın çıktığında etrafta büyük bir kaos yaşanmıştı. Her yerde askerler ve tanklar vardı, herkes koşuşturuyor ve çığlıklar atıyordu. Ailemi aramak için okuldan çıkamadım bile.. Her yere bombalar atılıyordu.. Savaş alanıydı sonrası ise sessizlik.

Elimde ki su matarasından su içtim ve sinirle konuştum.
"Daha burada mıyız?!"
Murat hoca konuştu,

"Eylül sessiz olmamız gerek! Sizi burdan çıkarıcam ama sağ salim! O yüzden otur ve bekle"

Murat hoca beden eğitimi öğretmenimizdi ve salgın çıktığında kendimi bir anda onunla beraber kaçarken bulmuştum. Kendimizi buraya hapsetmiştik. Ben, Murat hoca ve Duru.  Ailem büyük ihtimalle öldüğümü düşünüyordu tabi yaşıyorlarsa..

Bu küçücük spor odasında bir ay geçirmiştik! Koskoca bir ay! Artık tahammülüm yoktu.

Spor odasının karşısında kantin vardı, Murat hoca oraya çıkıp bize yiyecek getiriyordu ve bizi sadece bir ay idare etti. Her şeyimiz bitmişti. Murat hoca bizi odadan bir adım bile çıkarmadı, korumak istiyordu bizi.

Duru ise sürekli ağlayıp duruyordu biraz korkak ve pısırık bir tipti. Okuldayken yani normal hayattayken de sessiz bir kızdı.

Abim ve annemin yaşayıp yaşamadığını bilmemek çok kötü bir durumdu yaşıyorlarsa bile onları bulamam gibi düşünüyordum.. Kim bilir nerlere savruldular..

"Kızlar! Hadi"

Gözyaşlarımı silip hızla masadan uzun demir sopayı aldım, Murat hoca pencerenin demirlerinden koparmıştı. Nolur nolmaz? Duru ise korkarak tişörtümü tutuyordu arkamdan. En önde Murat hoca vardı yavaş yavaş gidiyorduk onun elinde de kürek vardı(!)

Okul koridorundan geçerken sanki dünya rengini kaybetmiş gibi hissettim heryer griydi sanki. Yerler ve duvarlar kandı. Karşıdan gelen bir aylak görünce Duru tişörtümü daha sıkı asıldı. Murat hoca hızla elindeki küreği aylağın kafasına geçirdi, beyni ortadan ikiye ayrıldı ve küreği geri çekince yere yapıştı. Duru ya döndüm iyi mi diye kontrol ettim.

Aylak yerde kafası parçalanmış bir şekilde yatarken bu kişinin giydiği kıyafet sayesinde okul bekçisi Ali abi olduğunu anladım..

Okuldan çıktık ve yavaşça şehre doğru yürüdük..

Kaan'dan
Elimdeki silahı karşımdaki aylağa doğrultup ateş ettim ve tam kafadan vurdum sonra hemen diğerine ateş ettim. Annemde elimdeki tabanca ile aylakları vuruyordu. Kapana kısılmıştık! Yol boyunca koştuk sayıları hep artıyormuş gibi geliyordu, mermim bitince bıçağı çıkardım ve onunla devam ettim silahı dolduracak kadar zamanım yoktu!

İki katlı bir ev vardı sağda tam ben eve bakarken pencerede oluşan hareketlilik ile bağırdım.

"Anne sağda iki katlı yeşil ev!"

Hızla eve doğru koştum, zincirli kapıdan atladım ve anneminde karşı tarafa geçmesine yardım ettim. Çelik kapıya vurdum.

"Hey! İçerdesiniz gördüm! Lütfen açın kapıyı!"

Evin etrafında teller olduğu için aylaklar buraya giremiyordu ama az daha meydanda durursak teli aşmaları an meselesiydi!

"Lütfen açın kapıyı!"

KAÇIŞ•Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin