Kaybeder

9 2 0
                                    

Barış
Gece olmuştu şu an ev sürünün arasındaydı! Babamla burda hapsolmuştuk! Teller devrilmek üzereydi!

"Barış.. kaç.."

Ateş etmeye devam ediyordum.

"BARIŞ!"

Babama döndüm bu koskocaman evde ikimiz kalmıştık her şeyin başladığı an gibi..

"Hayır.."

Ve ateş etmeye devam ettim.

Kızım tehlikede mi bilmiyorum! Karlos hala gelmedi! Leyla ve Selimi düşünmek bile istemiyordum en ufak hatada sürünün ortasında kalmış olma ihtimalleri vardı..

Çaresizce yıkılan tellere baktım..

Hızla aşağı koşup kanepeyi dış kapıya sürükledim, kapının açılmamasını sağlamaya çalışırken kendimizi de buraya hapsediyordum..

Sinirle avazım çıktığı kadar bağırdım.

Yapabileceğim hiç bir şey yoktu..

Yukarıya koştum, evi terk etmemiz gerekiyordu..

"Baba hadi, gidiyoruz."

"Seni yavaşlatacağım"

"Baba! Hadi dedim.."

"SENİNLE GELİP OĞLUMUN GÖZLERİ ÖNÜNDE PARÇALANARAK ÖLMEK İSTEMİYORUM!"

Eline silahı alıp kanepeye oturdu,

"Git ve aileni bul Barış.. Onları koru, Kaangil konusunda haklıydınız onlara sahip çık.."

Kafamı iki yana salladım..

"Burda seni ölüme terk edemem!"

"GİT! Yoksa gözlerinin önünde kafama sıkarım!"

Son kez babama baktım.. eğer daha fazla burada durursam burdan gidemezdim hızla arkamı döndüm. Burnum sızlıyordu ağlamamak için kendimi zor tutuyordum. Düşünmeye son verip hızlıca odadan çıktım ve aşağı kata indim. Tel duvarın hepsi yıkılmamıştı bi kısmı yıkıldığı için aylakları yavaşlatıyordu, bahçeden hala kaçabilme şansım vardı.

Kanepeyi ittirdim ve kapıyı açtım, elimdeki silah ile önümde duran üç aylağa seri bir şekilde ateş ettim. Karanlık olduğu için şanslıydım belkide.

Evin arkasına koştum önümde beliren aylağın kafasına bıçağımı geçirip onu yere yatırdım. Arka bahçenin tellerine tırmandım tam aşağı atlayacakken evden silah sesi yankılandı.. bir tane.. bir kurşun.. kurşun sesinin devamı gelecek mi diye bekledim, çaresizce. Gelmedi..

Artık ağlamamak için kendimi tutmuyordum.. kendine sıkmıştı! Tellerden aşağı atladım ve koşmaya başladım.  Çığlık attım, boğazım yırtılana kadar! Utanıyordum kendimden.. Babamı orada ölüme terk etmiştim!

Eylül Aksoy'dan

Sıranın üstüne kafamı koyup yan taraftaki çocuğa baktım çok seviyordum. Üst dudağında ben vardı ve dudakları inceydi, beyaz tenli ve siyah saçlıydı. Tam iki yıldır platonik olduğumu bilse beni sıra arkadaşılığından reddederdi.. Gülünce gözleri kısılıyordu ve çok tatlı oluyordu.. Sınıf sessizdi, matematik hocasının tahtaya yazdığı soru ve tebeşir sesi kulaklarımdaydı ama gözlerim yanımdaki biricik platonik olduğum çocuktaydı.. ismi Emirdi.

İleride evlensek keşke(!) kafa yapımız da çok uyuşuyor hem.. Kesin çok eğlenirdik.

"Eylül! Soruya bakar mısın.."

Aniden kafamı tahtaya çevirdim. Sınıftan gülüşme sesleri geliyordu.. Sınıfa döndüm, Ceylin, Kerem, Sanem, Merve, Harun, Duru.."

"Duru.."

KAÇIŞ•Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin