Değişim

18 4 0
                                    

Kaan Aksoy

Cansu ile beraber doğu ya doğru gidiyorduk. Bence Barış bana güveniyordu ya da güvenmek istiyordu, Cansuyu benimle göndermesine şaşırmıştım.

Cansu önden gidiyordu ikimizde de silah vardı ve Cansu iyi dövüştüğünü söylemişti.

"Hiç vuruldun mu?"

Meraklı gözlerle bana bakarak yürümeye devam ediyordu. Sarıya yakın saçları güneşte parıldıyordu. Şu an da yüzü kirliydi ve nasıl oluştuğunu bilmediğim morluklar vardı ama böyle bile tatlı ve güzeldi.

"Evet."

"Hep merak etmişimdir, kurşun girince hemen acısını hissediyor musun? Bayılıp uyanınca olanları hatırlıyor musun?"

Peş peşe sorduğu sorulara yüzünden gözlerimi belertip Cansuya baktım.

"Yavaş Cansu"

Cansu gülüp önüne döndü.

"Napim artık hayatımız bu. Silahlarla hiç bu kadar yakın olacağım aklıma gelmezdi.."

"Baban nasıl biri?"

Biraz daha tanımak istiyordum Barışı. Cansu ilk önce cevaplamak istemedi, sorunun altında bir şeyler aradı ama sonra güvenini kazanmış olmalıyım ki anlatmaya başladı.

"Çok iyi kalplidir gerçekten. Ona gözün kapalı güvenebilirsin, anneni de seni de asla yarı yolda bırakmaz"

"Peki sen?"

Bana döndü ve güldü, gülüşü aşırı tatlıydı. Gülünce yanağında gamzeler beliriyordu.

"Ben asla yarı yolda bırakmam"

İstemeden bende kendimi sırıtırken bulmuştum ve bunu fark edince kendime geldim. Karşıdan gelen beş kişiyi görünce durdum, Cansu da durdu. Hepsinin elinde silah vardı ve hepsi de iri yapılıydı. Cansunun kolundan tuttum ve arkamı döndüm. Sohbete geçmeden oradan gitmek istemiştim ama arkamızda da altı kişi belirince oraya çivilenip kaldım.

Siktir! Bunlar kim?!

Cansu bağırarak konuştu,

"Bakın bela aramıyoruz! Siz yolunuza gidin biz yolumuza gidelim!"

Adamlardan biri güldü.

"Hayır, bize yerinizi söylemeden sizi bırakmayız. Elinizdeki silahların devamı var gibi sanki ha?"

Gözlerimi kapatıp derin bir nefes aldım. Konuşan adam liderleriydi galiba, uzun boyluydu ve hafif kirli sakalları vardı ve sol eli yoktu..

"Alın şunları"

Bize yaklaşan adamlardan birinin kafasına silahı geçirdim yere düştü, Cansu da silah doğrultmuştu ama sayıca çok fazlalardı. Ben daha kendimi toparlayamadan sağ tarafımdan biri enseme vurmuştu ve etraf kararmıştı.

Eylül Aksoy
Gözlerimi açtım yavaşça ve esnedim, kendimi güvende hissediyordum. Büyüklerin yanındayken sanki dünya eskisi gibi olmuştu..

Dışarıdan bağrış seslerini duymamla ayaklandım ve tırın vagon kısmından atladım. Cengiz aşırı sinirli gözüküyordu ve Eylem de sinirden kıpkırmızıydı. Gökay ise kendi kendine söyleniyordu.

"Sanki erzağımız sonsuz gibi bir de iki çocuk evlat edindik ya(!) Sadece varsa yoksa da sizin istekleriniz! Emiri de kullanıyorsunuz!"

Eylem, Gökayın yanına gidip yüzüne yumruk geçirdi. Gökay kendine gelip karşılık verince olaya Cengiz girdi ve Gökayı bi güzel dövdü. Cengiz adeta kendini kaybetmişti. En sonunda durdu ve hızla ormana yürümeye başladı.

KAÇIŞ•Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin