Bölüm/3

14 6 0
                                    

" Kızımız kaçırıldığında neden evde değildin Elizabeth? "

Elizabeth bir an kendinde suçluluk duygusu hissetti. Doğruydu. Neden küçük çocuklarını evde bırakıp çalışmaya gidiyordu? Daha onlar küçüktü. Çok küçük.

" Çalışıyorum. Lexi' ye de yük olmaktan bıktım. "

Diyip kafasını öne doğru eğdi. Mahçup olmuştu. Aslında oldukça fazla utanıyordu. Çocuklarını ondan kaçırmıştı. Çocuğu kaybettiğinde ise aramıştı. Harika bir adamdı. Edward.  Hiç bir şey söylemeden yardımına koşmuştu.

" Anlıyorum. Ben gideyim artık. "

Edward ayağa kalkıp kapıya kadar ilerledi. Kapının önünde durup sevdiği kadına bir kez daha doyasıya baktı.

" Görüşürüz. "

" Görüşürüz. "

Elizabeth kapıyı kapatıp arkasına yaslandı. Başına ki şu lanet ağrı bir türlü geçmek bilmiyordu. Midesiyse bir garipti. İçinde ne varsa birazdan çıkaracak gibiydi. Oğlu Arthur'u kucağına alıp yatağına götürdü. Tam odadan çıkacağı sırada oğlunun sesini duydu.

" Maria yok anne. Bari sen benimle uyu. "

" Tamam annecim. "

Elizabeth teklifini kabul edip oğlunun yanına kıvrıldı. Oğlunun uyuduğunu fark ettiği anda yataktan ses çıkarmadan kalktı. Salon camının kenarına oturup dışarıyı izlemeye başladı. Bir yandan da kendi kendine konuşuyordu.

" Nerdesin kızım? Güzel kızım. Seni kim götürdü? Ne olur geri dön. Seni çok özledim. Güzel yavrum benim. Babana da haber verdim biliyor musun? Eğer geri gelirsen babanı da görmüş olursun. Eğer geri dönersen bir aile oluruz. Ama lütfen dön artık. Evde sen olmayınca sessizlik oldu biliyor musun? Sessizliğe dayanamıyorum lütfen. "

Genç kadın kanepenin üzerine oturup düşünmeye başladı. Ağlayarak düşündü sürekli.

Edward eski apartmandan etrafı inceleyerek çıkmıştı. Çocukları için uygun bir ortam değildi burası. Alt kartlarında bulunan kahve hane desen başlı başına bir sorundu. Kahvehanenin kapısının hemen yanında gördüğü güvenlik kamerasıyla içinde bir şeyler yerine oturdu. Hemen kahvehaneye girip sahibini buldu.

" Kamera kayıtlarını izlemek istiyorum. " dedi kararlı bir ses tonuyla

" Polis misin? "

Adam şapkasını çıkarıp tezgahın üzerine koydu. Edward ise adam ne yaparsa onu izliyordu.

" Hayır. " dedi başını sağa sola doğru sallayarak.

" O zaman olmaz. "

" Para veririm. "

" O zaman olur. "

Edward adamın aç gözlü haline sinirlenmiş fakat kızını bulmak için sesini bile çıkaramamıştı. Cüzdanından çıkardığı bir miktar parayı adama uzatıp cüzdanın8 cebine koymuştu. Adam parayı alıp büyük bir aç gözlülük ile saymaya başladı. Parayı saydıktan sonra kaşlarını kaldırıp Edward'ı inceledi. Elindeki parayı çenesine sürtüp güvenle cebine koydu.

Edward ile kahvehanenin sahibi bir odaya girdi. Adam bilgisizce ve acemice kayıtları açtı. Kayıtları açınca sandalyeden kalktı ve Edward'ın oturması için eliyle gösterdi. Edward sandalyeye oturup kayıtları büyük bir ilgiyle izlemeye başladı.

İşte küçük kızı çıkmıştı kayıtlara. Yanında siyahlar içinde bir adam vardı. Uzun böyle , zayıf birisiydi. Yüzünü siyah bir maske ile kapatmıştı. Siyah parlak ayakkabılar. Siyah pantolon ve kollarını açıkta bırakan siyah bir tişört. Kamera kayıtlarını yakınlaştırdığın da adamın elinde yüzük dikkatini çekmişti. Bu yüzük ona bir yerden tanıdık geliyordu ama bit türlü hatırlayamamıştı. Yüzüğün üstünde ki yılan işareti pek belli olmasada Edward yüzüğü önceden gördüğü için hemen anlatmıştı. Siyah ayakkabısında ki kırmızı çizgiler onun modayı takip ettiğini açığa çıkarırdı. Sonra adamı incelemeyi bırakıp kızına baktı. Ne kadar da çok büyümüştü. Sarı saçlarının rengi açılmış daha da güzel olmuştu. Giydiği çiçekli elbise onu prenses gibi göstermişti. Edward kızına olan özlemini bir kez daha fark etti. Kucağında ki bebeğini hatırladı. Ona kendisi vermişti o bebeği. Aman Allah'ım. O gün aklına gelmişti yine.

" Edward işte oldukça yorulmuştu. Toplantılar ve iş için alınan elemanlar... Işten çıkıp evine gitmek istiyordu. Özellikle karısı ve çocuklarını görmek istiyordu. Konularını içine çekip doyasıya öpmek. .. Arabasına binip giderken yol kenarında gördüğü oyuncakçının önünde durdu. İçerik girdiğinde rengarenk oyuncaklar vardı. Rengarenk oyunlar arasında neyi seçeneğini bilemedi. Oğluna bir robot aldı. Oğlu sürekli robotlarla oynayıp garip sesler çıkarırdı. Çok eğlenirdi. Ama kızı... Ona oyuncak seçimi yapmak dünyanın en zor şeyiydi. Bütün oyuncaklara baktı ama bir türlü baktı ve beğenemedi. Tam çıkacağı sırada duvarda asılı olan bez Bebek dikkatini çekti. Aynı kızı gibi duruyordu. Sarı saçları , yeşil gözleri bir prenses gibi... Edward iki oyuncağı da hediye paketi yaptırıp arabasına bindi. Evine geldiğinde anahtarı ile eve girip gizlice mutfakta yemek yapan ailesini aralarından izlemeye başladı. Ne kadar da güzel bir görüntü diye düşündü. Karısı buz dolabından malzeme almak için arkasını döndüğünde kocasını fark etti. Birden ağzından şaşırma ifadesi çıktı. Ardından gülümseyip kocasına sarıldı. Yanaklarına Öpücükler bıraktı. Çocuklar babasını fark edince yanına koştular. Edward çocuklarının boyuna eğilip oyuncakları arkasına sakladı. Çocuklar babalarını öperken arkasından çıkardığı oyuncakları çocuklarına uzattı. Arthur paketi hızlı ve meraklı bir şekilde açmaya çalışırken , Maria yerinde zıplayarak mutluluğunu belli ediyordu. Arthur paketini açtığında elindeki robotu hava da uçurarak oynamaya başladı. Maria ise ilk başta bebeği inceleyip ardından yavaş adımlarla odasına gitti. Edward bebeği beğenmediğini düşünerek kızınım yanına gitti. Fakat odasının önüne geldiğinde kızının seslerini duydu. " Sen bundan sonra benim en yakın arkadaşım ol tamam mı? Ben seni çok sevdim. " O an Edward çok mutlu olmuştu. Küçük kızını rahatsız etmemek için tekrardan mutfağa dönüp karısıyla hoş sohbetler etmeye başlamıştı. "

----------------------------------

VOTE SINIRI : 10

Ölümcül KayıpHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin