Edward ve Harry ortak bir noktada buluşarak birer yeşil kahve içtiler ardından suan Harry'nin evinde bulunan yakaladığı adamın yanına gitmeye karar verdiler. Bulundukları kafeden çıkıp Harry' nin arabasına bindiler. Sürücü koltuğuna Harry geçmişti. Araba da büyük bir sessizlik hakimiyetti. Harry arabasında ki torpido gözüne dikkatli bir şekilde uzanarak içinden özenle paketlenmiş olan sandviçi çıkardı. Edward'a doğru uzatıp almasını sağladı. Edward ilk başta sandviçe baktı. Canı yemek yemek istemiyordu. Lakin Harry' nin ısrarlı bakışlarını görünce de almamak istemedi. Paketi özenle açıp isteksizce küçük bir lokma aldı. Lokmayı yuttuğu anda açlığını hissetti. Normal lezzeti olan bu sandviç Edward'a çok taze ve gevrek gelmişti. Bir büyük lokma daha alarak yemeğine devam etti. Aç olduğunu daha iyi anlıyordu.Harry arabasını yavaşça durdu. Nasıl olsa aceleleri yoktu. Edward arabadan inerek yavaş adımlarla içeri girdi. Elinde ki alüminyum folyoyu bahçe de bulunan mavi renge boyanmış çöp kutusuna uzaktan fırlatarak içeri girdi. Ceketini çıkarıp sandalyenin üzerine bıraktı. Harry de içeri girdikten sonra kapıyı tek eliyle kapatıp odaya doğru yürüdü. Yürürken de giydiği kravatı çıkarıp , kol düğmelerini çözüyordu. Ev çok sıcak ve bunaltıcı geliyordu.
Içeri girdiğinde gülmeden edemedi. Sandalyeye sıkı bir biçimde bağlı olan adam kurtulmak için yere düşmüş ayakları ise havaya doğru kalkmıştı. Adam Edward' ın bu gülüşüne sinir olup başını diğer tarafa çevirmişti.
" Adın ne? " derken adamın sandalyesini tutarak kaldırdı. Adam zayıf , kuru olduğu için kolayca kaldırabilmişti.
" Henry. " dedi yerde ki halı desenlerini incelerken. Edward adamın çemesinden tutup yüzüne bakmasını sağladı. Ardından geriye doğru çekilerek duvara yaslandı.
" Annen hizmetçi baban da bahçıvan oldu. Şimdi bize herşeyi anlatabilirsin. " dedi içtenlik ve güven veren bir ses tonu ile.
" Johny. Bizim patronumuz. Bize yapmamız gerekenleri söylüyor bizde yapıyorsuz. " dedi kısa bir konuşma yaparken. Fakat bu kısa konuşma ne Harry'nin ne de Edward'ın hoşuna gitmişti.
" Johny' nin soy adı ne?"
" Morgan. Jonhy Morgan. " dedi. Henry kendini ihanet etmiş gibi hissediyordu. Doğruydu. Patronuna ihanet etmişti.
" Beni nerden tanıyor? "
" Bilmiyorum. " derken başını olumsuz anlamda salladı.
Edward şüpheci ve alaycı bir kahkaha attı.
" Söyle! Ailene zarar gelsin istemezsin değil mi? " dedi Edward.
Genç adam bir anda irkildi. Edward'dan böyle bir tepki beklediği açıktı.
" Yemin ederim ki bilmiyorum lakin Alexander Locket da işin içinde. " dedi tiz ve acıklı bir ses ile.
Edward bu isimi tanımıyordu daha ince de hiç duymamıştı. Elini yeni çıkmış olan sakallarında gezdirip düşünmeye başladı. Harry , Edward'ın düşünceli halini görünce yalancı bir şekilde öksürdü.
Edward düşünceli ve öfkeli bakışları ile Harry'e döndü.
" Bill ' in işinde yardımcı oluyor. Sekreteri gibi bir şey. " dedi açıkça.
" Kızımı bulana kadar burda kalacaksın. "
Edward odadan çıkınca Harry da adama son bir bakış atıp odadan çıktı. Anahtarı alıp kapıyı kilitledi. Ardından evden çıkarak arabaya doğru ilerledi. Edward'ın çoktan arabayı çalıştırıp gittin görünce arkasından koştu. Edward ani bir fren yaparak Harry de aldı.
Harry ve Edward arabaya binip yola çıktılar. Bütün arabaları sollayıp sirkete gidiyorlardı. Harry Edward'ın kaza yapmasından korkup iki eliyle tutundu. Kaza yapsak canlı kurtulamayıp , kesin ölürüz diye düşündü Harry. Yıllardır arkadaş olduğu Edward'ı ilk defa böyle sinirli görüyordu. Sinirden direksiyonu sıktığını yeni fark etmişti. Nerdeyse direksiyonu kıracaktı. Kısa bir yolcuğun ardından şirkete gelmişlerdi.
Edward hızla ve sinirle arabadan indi. Kapıyı neredeyse kıracak gibi kapatmıştı. Bir an başı dönse de aldırmadan yürümeye devam etti. Kendi kendine konuşup küfürler saydırıyordu. Böyle bir ihaneti ona nasıl yapabilirlerdi? Diyerek burnundan soluyordu.
Harry Edward'ın arkasından koşturmaya başladı. Edward'ın arabasının anahtarını almadığını anlayarak anahtarı alıp Edward'ın da kapatmadığı şoför kapısını da kapattı. Harry için arabası oldukça önemliydi. Bu araba için fazlasıyla para dökmüştü.
" Hala inanamıyorum. " dedi Edward'ın yanına yaklaşırken.
" Bende Harry. Alçak adam! " derken şirkete çoktan girmişlerdi. Bazı çalışanlar Edward'a bakıyorlardı. Fakat Edward ile göz göze geldiklerinde hemen işine dönüyorlardı.
" Seni kıskanmış olmalı. " dedi yavaşca.
" Kesinlikle. " dedi Harry' nin dediğini doğrularken.
Harry ve Edward Alexander'ı görünce birbirlerine gülümsediler. Hala burada çalışıp para kazanmasına oldukça kızdılar
" Alexander Locket! " diye haykırdı Edward.
Alexander Edward'ın bağırmasından dolayı taş kesilmişti. Vücut yapısına ve yüzüne bakan birisi onun isteği dışında hiç bir şeye zorlanamayacağı görülebilerdi.
" Seni hain! Pislik adam! " diye bağırdı. Cümlenin sonlarına doğru tıslamıştı dişlerinin arasından.
" Her şeyi anlatacaksın! " derken bile bağırıyordu. Sinirinden kulakları ve alnı kızarmıştı.
Çalışanları ile Edward'ın bu halinden oldukça korkuyordu. İlk defa böyle bir olay yaşıyorlardı. Harry bir yandan etrafına bakarken bir yandan da Alexander'ın hareketlerini inceliyordu.
Alexander'ın itiraz edeceğini düşünselerde öyle bir şey olmamıştı. Sanki bu olayın olacağını biliyordu. Sanko bu olaya hazırlık yapmıştı.
Alexander kabul ettiğine dair başını salladı hızlıca.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ölümcül Kayıp
RomanceElizabeth'in küçük kızı Maria'nın kaybolması ile başlamıştı her şey.