Elizabeth rüyasında o küçük kızını görmesiyle birden yerinden sıçrayarak uyandı. Kanepeden kalkarak neredeyse koşar adımlarla oğlu Arthur'un odasına ani bir şekilde.
Arthur'un yanında yatan Edward görmesiyle şaşkınlığı tavan yapmıştı birden geriye doğru çekildi. Edward uyumuyordu oğlu Arthur'u izliyordu. Edward elini oğlunun sarı saçlarının arasına koymuş başını okşuyordu.
Edward Içeri giren Elizabeth'i görünce huzurca yerinden kalkmaya çalıştı. Yataktan kalkıp Elizabeth'in yanına geçti.
" Uyandırmak istemedim. "
" Kızmadım. "
Edward ve Elizabeth bir süre hiç bir şey söylemeden birbirlerinin gözlerine baktılar. Edward gözlerini kaçırmadan Elizabeth'e bakıyordum. Bir ara dudaklarına gözleri kaydığında Elizabeth bakışlarını kaçırıp oğluna doğru döndü. Elizabeth oğlunun yastığını oğlunu uyandırmadan düzeltip eskimiş ve artık pek sıcak tutmayan battaniyesini de oğlunun üzerine çekti
" Odadan çıkalım istersen Arthur uyanmasın. "
Edward kafasını olumlu bir şekilde sallayıp odadan çıktı. Salona doğru giderken bir yandan da ailesinin yaşadığı evi inceliyordu. Parkesi olmayan taştan olan yer Edward'ın ayaklarının üşümesine neden olmuştu. Perdeler koyu renkli olduğu için evi karanlık bir havaya bürüyordu. Salonda ki koltuğa oturup arkasından Helen Elizabeth'in oturmasını bekledim.
Elizabeth koltuğa oturup ellerini birbirine kenetledi. Edward hazır olduğunu hissettiği zaman arkasına yaslandı.
" Yeni bir kaç ipucu buldum. " dediği anda Elizabeth birden duruşunu dikleştirdi. Eli ayağı birden birine dolaşmıştı. Heyecanlanmıştı. Ne diyeceğini bilmiyordu.
" Ne buldun Edward? Kızımı bulabilcek misin? "
Edward herşeyi en ince ayrıntısına kadar Elizabeth'e anlatmıştı. Edward'ın her söylediği yeni bir cümlede yüz ifadesi değişiyordu.
" Çok az kaldı Elizabeth. "
" Teşekkür ederim Edward. Sana ne kadar mahçup oldum bilmessin. "
Edward içten bir gülümseme yollayıp bacak bacak üstüne attı. Bir süre sessiz kaldıktan sonra Edward ayağa kalktı ve kapıya doğru gitti. Elizabeth ise yorgun ve halsiz bir şekilde Edward'ı takip etti.
" Ben gideyim. Işlerim var. Sonra tekrar gelirim. Görüşürüz Elizabeth. "
" Görüşürüz Edward. "
Edward eskimiş ve kirli olan apartmandan çıkıp arabasına bindi. Ailesinin güvenliği için onlara bir ev ayarlamaya karar verdi. Açıkçası Elizabeth'in tepkisinden oldukça korkuyordu. Ters Bir hareket yapıp , yanlış bir kelime söyleyip Elizabeth'in duygularını yok etmeyi de istemiyordu.
Edward ev tutmak yerine çocuklarını ve sevdifi kadını bir sürelikte olsa da evine çağırmaya Karat verdi. Böylesi en iyiydi. Hem beraber olacaklardı hem de güvenlikleri sağlanacaktı.
Edward arabasına binip kuruluşa doğru sürdü. Kuruluşun önüne geldiğinde de kapının üstünde ki tabela da ki simge de yılan işareti olduğunu fark etti. Doğruydu. Bill doğru söylemişti. Içeriye girip etrafı incelemeye başladı. İçerisi oldukça sessizdi. Eski moda duvar kağıtları , büyük avizeler , yerde ki kahverengi halı. Hepsi birer antika gibi Edward'ın oldukça fazla ilgisini çekip beğenmesini sağlamıştı.
Edward bir odaya girdiğinde oturan bir adam dikkatini çekti. Ceketinin ön kısmını açıp içeriye girdi. Edward'ın içeriye girmesiyle beraber adam oturduğu yerden hemen ayaklandı.
" Hoş geldiniz. "
" Hoş bulduk. Ben bir kaç şey sormak istiyorum da. " dedi kapının kenarında dururken.
" Tabi ki buyrun oturun. "
Edward adamın eliyle gösterdiği sandalyeye oturdu.
" Kuruluşunuza bende üye olmak istiyorum. " dedi büyük bir kararlılıkla. Edward daha kuruluşun neyin hakkında olduğunu bile bilmiyordu. Ama kızı için gerekirse bütün toplantılara katılacaktı.
" Gerekli olan evrakları tamamlarsanız olur. Bugün olduğu gibi hafta da iki kez olan toplantılarımıza katılabilirsiniz. "
Adam çekmecesinden bir sürü kağıt çıkarıp masasına koyarken Edward elini uzatıp adamı susturdu.
" Sadece bugün ki toplantıya katılmak istiyorum. " dedi bakışlarını adamdan ayırmadan.
" Malesef. " dedi başını sağa ve sola olumsuz bir anlamda sallarken.
Edward kartını çıkarıp adamın masasına koydu. Adam kartı eline alıp incelemeye başladı. Kartını Edward'a uzatıp geriye doğru yaslandı. Gözünde ki gözlükleri çıkarıp masasına koydu. Ellerini birleştirdi ve konuştu.
"Peki. Lakin bu yüzüğü takmanız lazım. Bu kuruluşta kutsal sayılır. "
Masasının çekmecesinden çıkardığı yüzüğü Edward'a uzattı.
" Tabi. " diyip adamın uzattığı yüzüğü aldı. Edward yüzüğü parmağına göre ayarlayıp yüzük parmağına taktı.
" Ne zaman başlar toplantı? "
Adam kolunda duran altın renginde ki saate baktı. Ardından saate bir kaç vurdu. Kafasını olumsuz anlamda sallayarak arkasında ki duvarda asılı olan gümüş renkteki en iyi markalardan bir saate baktı.
" Tam olarak bir saat sonra. "
" Peki toplantı salonunuz nerede? " diye sordu Edward.
" Odadan çıkınca sağa dönün , sonra sola ve tekrar sola. Karşınıza kahverengi renkte bir kapı çıkacak. Toplantılarımız her zaman orda olur. "
Edward kafasını sallayarak her cümlesini onaylıyordu.
" Tamam teşekkür ederim. Bu iyiliğiniz karşılıksız kalmayacak. "
"Önemli değil. " adam yaptığı işten her ne kadar memnun olmasada tersini yapıp gülümsemeye çalıştı. Ama Edward anlamıştı adamın samimi olmayan bir şekilde gülümsediğini.
Edward memnun bir ifade ile gülümsedi ardından ayağa kalktı ve odadan çıktı. Adamın tarif ettiği toplantı salonuna girdi ve en arkalardan herkesi görebileceği bir yeri seçti. Daha toplantı için erken olmasına rağmen beklemeyi tercih etti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ölümcül Kayıp
RomanceElizabeth'in küçük kızı Maria'nın kaybolması ile başlamıştı her şey.