Hyunjin'in odasına yaptığı ani dalış yüzünden irkilmişti Jeongin. Ağladığı için kızarmış burnunu çekip başıyla onayladı. "Sen çık, ben geliyorum."
Hemen günlüğünün kilidini tekrar takıp yatağının altına geri fırlattı.
Sandalyesinde duran çizgi film karakteri baskılı hırkasını giyip odasından fırladı. Geçerken yine etraftaki odalara göz atıyordu. İlerlerken gözlerine takılan en ilginç görüntü ise uyuyan Minho'nun saçlarını okşayan Chan olmuştu.
Daha az önce ona karşı duyduğu korku yüzünden ağlarken şimdi ise onun sevecen ve cana yakın biri olduğunu düşünmekten rahatsızlık duydu. Bir kişiye bu kadar çabuk kanmaması gerektiğini yıllar önce annesinden öğrenmişti çünkü.
Ayakkabılarını giyip sokak kapısından dışarı fırladı. Hyunjin bembeyaz arabaya yaslanmış bir şekilde onu beklerken bir yandan da sigarasını içiyordu.
Jeongin'i gördüğü gibi arabaya yerleşti Hyunjin, genç de ona uyarak arabaya yerleşip kemerini taktığında motoru çalıştırdı.
Jeongin abisinin hala büyük bir hırsla içmeye çalıştığı küçük sigarayı ağzından kapıp camdan fırlattı. Hyunjin'in şaşkın yüz ifadesine güldükten sonra "Sigara zararlı." dedi masum bir yüz ifadesine bürünüp.
"Zararlıysa bana zararlı." deyip cebinden başka bir sigara çıkardı Hyunjin. İki parmağının arasına aldığı sigarası için çakmak bulmak üzere torpidoya doğru eğildi. Torpidodan çakmağı aldıktan sonra doğrulduğunda elindeki sigara yine kaybolmuştu.
Bir süre oturduğu yerde sigaranın nereye düştüğünü anlamaya çalışırken Jeongin'in kıkırtılarını duyduğu gibi çattığı kaşlarıyla yüzünü gence çevirdi.
"Ben gülmüyorum Jeongin."
"Ama ben gülüyorum." diye cevapladı Hyunjin'i.
Cebinden son sigarasını çıkarıp dudaklarının arasına yerleştirdi. Çakmağı alıp yaktıktan sonra derin bir nefes çekti sigarasından.
Dumanını özellikle Jeongin'e doğru üfleyip dikkatini tamamiyle yola verdi.
İki dakika sonra dudaklarının arasından sigarası çekilerek alınmış ve camdan dışarı hunharca savrulmuştu.
"Jeongin!" diye bağırdı. "O son sigaramdı!"
"Rahatsız oluyorum, içme."
"İçtiğime karışma gibi hakların yok Jeongin, yumuşadık diye abartma."
Jeongin sinirlenen abisine suratını asıp camdan dışarıya odaklandı. Acıkmıştı ve bunu söylemeye çekiniyordu. "Jisung'u nerede bulacağız ki?" diyerek açlığını unutmaya çalıştı.
"Arkadaşının evinde."
"Nereden biliyoruz ki orada olduğunu?"
"Kuşlar söyledi."
"Kuşlar mı söyledi?
"Evet."
Kısa bir sessizlik.
"Onu nasıl ikna edeceğiz ki?
Bu kadar soruya maruz kaldığı için sinirlenip direksiyonu sıktı Hyunjin. "Sen ikna edeceksin."
"Ben mi?" dedi şaşkın yüz ifadesini son derece belli ederek. "Ben nasıl ikna edeceğim."
"Seni çok özledim geri dön falan diyeceksin, kıyamaz o sana."
Jeongin gözlerini devirdi. "Onu Minho yapsa daha iyi olmaz mı?" Hyunjin ise sanki bu fikri hiç düşünmemişler gibi sormasına gözlerini devirerek yanıt verdi. "Minho odasından bile çıkmıyor, nasıl Jisung'a getirmeyi planlıyorsun."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Little Kid , Hyunin
FanfictionHyunjin öldürdüğü düşmanının bir oğlu olduğunu öğrenir, genci yetiştirmek için kendi yanına alır. Ancak Jeongin'in Little Space sendromuna sahip olduğunu bilmemektedir. Little Space: kişinin yaşının aksine bir çocuk gibi davranması olarak tanımlanab...