Yerdeki devrilmiş çöp kutusuna dikkatle bakıp içinden fırlamış birkaç çöpü iğrenerek tekrardan içeri iteledi Felix, iki saattir çevredeki her yerde Jeongin'i arıyorlardı ve hala bir iz bulamamışlardı.
Hyunjin pes edercesine telefonun cılız ışığıyla içini aramaya çalıştığı kaydırağa sert bir tekme savurup acıyan ayağına aldırış etmeden sert bir küfür savurdu. "Ben sıkıldım bu işten artık!"
Minho öfkeyle kafasını bankın altından kaldırıp "Biz çok eğleniyorduk ya!" diye bağırdı.
"Bağırmayın." dedi Chan Minho'dan daha yüksek bir ses tonunda. "Zaten gerginiz, bir de siz karıştırmayın ortalığı."
Minho tam Chan'a agresif bir cümle bağışlamak üzere kafasını kaldırdığı sırada sokak lambasının yanında bir işaret takıldı gözüne.
Sokak lambasının yanına yaklaşıp baktığında sembol gitmişti sanki.
"Hayal görüyorum galiba."
Tekrar eski yerine dönüp bir daha aynı yere baktı, sembol oradaydı. Tam önündeydi. Bir adım sola kaydığında ise sembol tekrardan kaybolmuştu.
"Kim, baksana bir." dediğinde az ilerde yerde bulduğu sakız kağıdını inceleyen Seungmin başını kaldırdı yavaşça, sakin adımlarla Minho'nun yanına vardı.
"Benim açımdan şu lambaya bak."
Seungmin birkaç konum değiştirmeli bakıştan sonra şaşkınlıkla kaşlarını havaya kaldırdı. "Kaçırılmış." dedi. Daha yüksek bir sesle herkese duyurdu kendini. "Kaçırılmış!"
Hyunjin başta olmak üzere hepsi korkuyla kafasını kaldırıp endişeyle sokak direğine bakan ikisine baktı.
Hyunjin hızlı adımlarla yanlarına geldi. "Nasıl kaçırılmış olabilir?" dedi endişeyle.
Minho ise cevap vermedi, onu omuzlarından tutup doğru açıyla direğin karşısına dikti.
Gördüğü sembol ile gözleri kocaman açıldı Hyunjin'in. Yaptıkları zorbalık ve acımasızlıklarla bilinen, çöktüğünü sandıkları için rahat oldukları bir örgütün simgesiydi.
Doğru şekilde baktığın zaman bizi bulabilirsin, derdi hep bu örgütün üyeleri. "Yansıma" demişlerdi kendilerine.
Düşmanların en zayıf noktasını bir şekilde öğrenir, gerekirse yıllarca takip edebilirlerdi. Şansını zorlayanlara uyguladıkları işkencelerden bahsetmeyeceğim bile.
Hyunjin ağzının içinde "Siktir!" diye geveledi. "Chan, çabuk Hongjoong'u ara!"
Üçü hariç diğerleri hala simgeden bir haberdi. "Noldu?" dedi Chan telefonunu çıkartıp kalabalık rehberde isim ararken.
"Jeongin'i kaçıranlar sıradan bir grup değil, örgüt. Kendisine yansıma diyen şu kırık kafalılar."
"Patronlarının alnını dağıttığımdan beri pek kinliler bize karşı."
"Cesedi kesimhanedeki domuzlar gibi baş aşağı asıp sergilemeseydin belki bu kadar kinli olmazlardı Chan!" diye atladı arkadan Changbin. "Adamların en ince ayarına kadar oynadın!"
"Hak ettiler. Onlar o masum canlara ne yaptıysa ben de onlara aynısını yaptım." dedi Chan soğukkanlılıkla.
Ardından birkaç sinyal sesiyle açılan telefonu kulağına götürüp konuşmaya başladı.
"Joong, acilen çağırabildiğin herkesi sizin karargâha topla. Gerçekten çok önemli bir konu."
"Ne oldu Chan?" dedi sarhoştan hallice bir ses. "Minho yine mi 'kazara' cinayet işledi?" Deyip sert bir kahkaha patlattı. Gülerek konuşan sarhoş adama sinirlendi Chan.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Little Kid , Hyunin
FanfictionHyunjin öldürdüğü düşmanının bir oğlu olduğunu öğrenir, genci yetiştirmek için kendi yanına alır. Ancak Jeongin'in Little Space sendromuna sahip olduğunu bilmemektedir. Little Space: kişinin yaşının aksine bir çocuk gibi davranması olarak tanımlanab...