Sakinleştirici iğne

964 115 71
                                    

Sabaha karşı saat 5 olmuştu artık. Jeongin ise geceden beri hiçbir şekilde uyuyamamıştı evdeki gürültüler yüzünden. Tüm gece boyunca yan odasındaki Minho'nun ağlamayla karışık küfürleri dolmuştu kulaklarına.

Her şey anlamını yitirmişti sanki. Çocukluğundan beri devamlı şiddet ve kavgalara maruz kaldığı bir evden alınmış, yerine aynı evin bir benzerine gelmişti. Ne değişmişti ki?

Babası öldürülmüştü, her ne kadar kötü muamele görse bile nefret etmek istemediği babası...

Yattığı yerdeki rahatsız duruşunu düzeltip yüzünü yer yer boyası sökülmeye başlamış tavana dikti. "Bir katille aynı evde miyim?" dedi kendi kendine. "Bir değil, bir sürü katille." deyip kendini cevapladı.

Her akşam görüyordu; bazı yerler yanıyor, bazı depolardan rakip çete liderlerinin cesetleri bulunuyor, hatta büyük çaplı vurgunlar yer alıyordu haberlerde. Jeongin ise hepsinin sorumlusuyla aynı evde yaşadığı için korkuyordu.

"Bana hiç zarar vermediler, neyden korkuyorum ki?"

İçindeki sesler Jisung gibi kaçıp gitmesini söylüyordu, burada kalamazdı.

Bir diğer ses ise kalmasını, giderse yaşayacağı hiçbir yerinin olmayacağını söylüyordu.

Bir gün onlar gibi olacak olması daha da korkutuyordu onu. Kötü biri, bir katil olmak istemiyordu. Eskisi gibi tüm gün sokakta top oynayıp ödev yapmak istiyordu.

Yan odadan gelen yüksek bir cam kırılması sesiyle yerinden sıçradı Jeongin. Bu kadar gürültüye rağmen kimsenin uyanmamış olmasına hayret etti. Duyduğu sızlanmalar her dakika artmaya devam edince ayağa kalkıp ağır adımlarla odasının kapısına doğru ilerledi.

Kapıyı açıp öne doğru uzanarak karanlık koridora baktı önce, kafasını biraz daha dışarı uzatıp Minho'nun odasını görmeye çalıştı.

Hiçbir şey göremedi.

Derin bir of çekip odanın kapısına ilerledi. Minho sırtı kapıya dönük şekilde yerdeki kanlara ve cam parçalarına odaklanmıştı. Arada sırada bir şeyler mırıldanıyor, sonra tekrardan susup yere damlamaya devam eden kanları seyrediyordu.

"Minho?" dedi Jeongin.

Yavaş yavaş arkasını döndü Minho. Sağ eli kanlardan dolayı renk değiştirmiş, cam parçaları içeri vuran güneşin etkisiyle gözlerini kamaştıracak şekilde parlamıştı.

Kaşlarını kaldırıp "Hm?" dedi Minho.

"İyi misin?"

"Hayır."

"Toplamana yardım edeyim mi?" dedi Jeongin. Aynı zamanda ilk kez Minho'nun odasının içini görme fırsatı yakaladı.

Minho sabit ifadesini korurken bir kez daha "Hayır." dedi. "Toplamayacağım." Sanki hiç hissetmiyormuş gibi yerdeki cam parçalarının üstüne basıp kenarda duran yatağının yanında oturup dizlerini kendine çekti.

Jeongin şaşkınlıkla "Camlara basma!" dediyse bile iş işten geçmişti zaten. Artık kanlar akan tek nokta Minho'nun sağ eli değildi. Ayakları da kanıyordu.

Jeongin odaya girip yere eğildi, yerdeki cam parçalarını toplamaya başladı. Cam parçalarının keskinliği yüzünden eli oldukça acısa da alışkın olduğundan hiç ses çıkarmadı.

"Elin acımasın." dedi Minho ifadesiz suratıyla karşıdaki duvarı izlerken.

"Sorun değil, evimde de hep bir şeyler kırılırdı." Cam parçalarının hepsini topladığından emin olduktan sonra kenardaki çöp sepetine doldurdu hepsini. "Nasıl kırıldı?"

Little Kid , HyuninHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin