♪parmak uçları♪

236 36 79
                                    

Yoongi kahverengi yünlü hırkanın uzun kollarını bir kez daha kıvırdı ve arabadan inip yan taraftaki yolcu koltuğunun kapısını açtı.

Hava kararmaya başlamış, onlarsa eve yeni dönmüşlerdi.
Tabii Hoseok'un dönüş yolunda uyuyakalması kadar sevimli bir şey yoktu Yoongi için.

Alfa eğilip omegayı gelin misali kucağına alıp diziyle araba kapısını kapadı, anahtarla arabayı kilitledikten sonra kolları arasındaki omagayı bir kere hoplatarak daha sıkı tuttu ve asansöre doğru yürümeye başladı.

Yüzükleri ve nişanı nerede yapacaklarını kararlaştırmış, nüfus müdürü ve organizatör ayarlamışlardı, daha sonraysa Yoongi Hoseok'u parka götürmüş, orada vakit geçirmişlerdi.

Hayatında ilk defa parka gitmiş olan Hoseok'un heyecanı ve mutluluğu görülmeye değerdi, her şeyi yavasça elleyerek keşfetmiş, Yoongi sayesinde salıncağa ve tahtıravalliye binmiş, kaydıraktan kaymıştı.

Hatta küçük çocuklarla bile oynamıştı.

Küçük kızın Hoseok'un gözünü saran kumaşı öpüşünü, Hoseok'un bir anda ağlamaya başlamasını unutamıyordu Yoongi.

Omega'ya güzelce sarılmış, tüm yüzünü öpmüştü ağlaması geçene kadar, daha sonraysa eve dönme kararı almışlardı.

Asansör kapılarının açılmasıyla kucağındaki omeganın kıpırdandığını fark etti.

Önce sıkıca tuttu onu Hoseok, sonra yutkundu ve dudaklarını yaladı.

"Uyandırdım mı?"

"Hayır, kendim uyandım, indirir misin?"
Uyku sersemi çıkan boğuk sesi, bazı kelimeleri yanlış telaffuz etmesi, uykuda kızaran yanakları ve şişen dudakları, karışmış saçları...

Yoongi bu güzel görüntüye bu kadar yakından bakarken nasıl hâlâ ölmediğini sorguluyordu içten içe.

Yavaşça indirdi omegayı, yine de kolunu omuza atıp kendisinden destek almasını sağladı.

"Annene uyuduğunu söylemiştim, istersen eve gidebilirsin ama... En azından akşam yemeğine kalsan benimle?"

Bir süre düşünüp kafa salladı yavaşça.
Annesinin çenesini çekmek istemiyordu zaten.

Yoongi kapıyı açtı, eğilip omeganın ayakkabılarının bağcıklarını çözdü ve kendi ayakkabılarını da çıkarıp omeganın ayakkabılarının yanına koydu.

"Evini bilmiyorum, bir eşyaya çarpmak istemiyorum, elini tutabilir miyim?"
Hoseok'un havayı yoklayan eliyle bir anda kucağına aldı onu, kapıyı ardından ayağıyla kapatırken Hoseok kollarını sıkıca boynuna sarmış, korkuyla kafasını göğsüne gömmüştü.

"Üzgünüm, korkutmak istemedim. Düşmeni istemem, izin ver odama kadar taşıyıp sana giyecek rahat bir şeyler vereyim"

"Gerek yok, rahatım bunlarla"

"Hoseok, lütfen. Söz sana bakmayacağım"

Omega'nın kafasını yavaşça göğsünden kaldırmasını, bir süre düşünüyor gibi dudak büzmesini hayranlıkla izledi.

"Peki"

Tebessüm etti, olabildiğince yavaşça ilerledi odaya, derin derin nefesler alıp her adımda daha çok içine çekti omeganın güzel feromonlarının kokusunu.

Odaya gelince Hoseok'u nazikçe büyük yatağa bıraktı, kendisi ve onun için kıyafet çıkardı.

Beyaz uzun kollu beyaz bir tişört, siyah eşofman.
Hoseok'a çok yakışacağına emindi.

Eyes / SopeHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin