♪düğün♪

222 35 54
                                    

Hoseok hâlâ şaşkındı.
Evleniyordu.

Ablası elini sıkıca kavrayıp biraz sıktı destek olmak adına.

"Yoongi balayında sana sürpriz yapmak istedi, bu yüzden bize gelip nereleri sevdiğini sordu... Annem karıştı olaya şuraya götür buraya götür diye, kavga ettiler o yüzden. Anneme bağırdı 'Seninle değil Hoseok ile evleniyorum ben seni ilgilendirmez' diye"

Yoongi ve annesi kesinlikle anlaşamıyordu, kafa salladı Hoseok sadece.

"En son ben girdim araya, sen hep bir yere gitmek istiyordun ya, orayı söyledim. Sürpriz yapacak sana. Anlatmayacaktım ama... Hoseok. O çabalıyor, o seni seviyor, kendi kararlarını ver mutlu ol istiyor. Artık başında dikilen bir annen olmayacak, rahatça yaşa tamam mı kardeşim? Kendi istediklerini söyleyerek, mutlu bir şekilde yaşa"

Gülümsedi Hoseok, kafasını salladı sadece.

"Seninki sadece kurtulmak için olan bir evlilik olmayacak kardeşim, o seni seviyor"

"Abla"
Kısık ve hırıltılı çıkmıştı sesi, anında sarıldı Jiwoo ona.

"Buradayım bebeğim... Gerçi artık bebeğim değilsin... Çok güzel olmuşsun Hoseok"

"Sen seçtin, tabi güzel olacağım!"

Açıkçası üzerinde ne olduğunu bilmiyordu, yine de ablasına güveni tamdı. [Medya]

Gelinlik giymek istemediğini söylemişti.

Tamam etek falan severdi ama, gelinlik fazlaydı.
Ablasına da ona göre bir beyaz kombin yapmıştı, bu kadarını biliyordu.

Kıyafeti eline alıp inceleme şansı bile olmamıştı annesi yüzünden.

Ablası dalgalı saçlarını bir kere daha düzeltti, yumuşak kahverengilere öpücük kondurdu uzunca.
"Çok özleyeceğim"

İçeriden gelen müzik sesiyle koluna girdi ablası.

Normalde onu yürüten, koluna giren babası olmalıydı ama öldüğü için annesine kalmıştı, annesi de istemeyince ablasının yapmasına karar vermişlerdi.

Zaten nişan ve düğün beraber yapılacaktı, ekstra masraf ve boşa zaman harcamaya gerek olmadığını söylemişti Hoseok. Annesinin davet ettikleri dışında gelenlerin hepsi Yoongi'nin iş ortaklarıydı.

Kapı açıldı, yavaşça yürümeye başladılar ablasıyla.

Göremiyor olsa bile bütün bakışların onlarda olduğunu hissediyordu, ve bu onu fazlasıyla geriyordu.
Birkaç fısıltı duydu.

"Görme engelli miymiş?"
"Çok güzel ama"
"Güzelliğinin laneti de bu olmalı"
"Min Yoongi ağzının tadını biliyor"
"Benim omegam bile bu güzelliğe kalkar"

Rahatsız oluyordu, her bir kelimeden ve her bir cümleden.

Tanrı aşkına, o sadece 22 yaşındaydı.

Ablasının kolunu bıraktığını hissetti, sonra büyük kemikli ellerin onu tuttuğunu.

Yoongi'nin yardımıyla oturdu büyük sandalyeye, daha da küçüldü olduğu yerde.

Korkuyordu, istemiyordu.

Yoongi'nin yanına oturduğu hissetti, elini tutan kocaman elle bundan emin oldu.

"Sakin ol Hoseok. Korkma. Buradayım"

'Burada olman umrumda değil! Evlenmek istemiyorum! Çocuk sahibi olmak istemiyorum! Bütün gün evde oturup alfamı beklemek istemiyorum!'

Bağıra bağıra ağlamak istedi.
Sadece yaşıtları olan diğer gençler gibi olmak istedi.

En çokta, nikah memuru konuşurken istedi bunu.

Diğer gençler gibi okumak, aşık olmak ve öyle evlenmek istedi.
Daha çok gençti.

"...kocanız olarak kabul ediyor musunuz?"

Bir anda kendine geldi, eliyle dokunarak yerini tesbit ettiği mikrofona fısıldadı.

"Evet"

İndirdi elini, korkuyla sıkıp yumruk yaptı avucunu.

Bitmişti artık.
Mahvolmuştu hayatı.

Elini tutup yumruğunu çözen, parmaklarını parmaklarına dolayan Yoongi'nin elini hissetti. Daha sonra fısıltısını duydu.

"Korkma Hoseok, söz veriyorum, her şey hayal ettiğin gibi olacak, söz veriyorum"

Kafasını eğdi.
Bir gram inancı yoktu bu düşünceye.
Hayatı sadece daha kötü olacaktı.

İnsanların onları alkışlamasıyla ayağa kalktılar, omeganın belinden tutarak kendisine çevirdi Yoongi.

Öylece durdu.
Öp tezahüratları yapılırken yutkundu.

Kalp şeklindeki gül kurusu dudaklara dudaklarını bastırmak, omeganın güzel tadını almak istedi.

Yavaşça yaklaştı dudaklarına doğru.

Bu sırada kendini kastı Hoseok, belinde onu saran kolları tuttu sıkıca, fısıldadı neredeyse duyulmayacak bir sesle.

"Lütfen, istemiyorum, lütfen"

Ve sus çizgisine bastırılan dudakları hissedince rahatlamayla bıraktı kolunu sıkmayı.

"Bana güven omega"
Yoongi dudaklarını çekmeden önce fısıldadı, sonra yavaşça kulağına yaklaştı.

"Seni mühürlemem gerek"

"Yoongi hayır, lütfen... İstemiyorum lütfen"

"Hoseok, biliyorum, çok iyi biliyorum güzelim ama o mühür olmadan attığımız bu imzanın bir faydası olmaz, sende biliyorsun. Yapmak zorundayım"

Salondaki herkes pür dikkat onları izliyordu.

Bu güzeller güzeli omega ve Min Yoongi, cidden gördükleri en uyumlu çiftti.

"Kolunu omzuma koy, elini saçıma sar. İstediğin kadar çekebilirsin"

Göz bandı ıslandı Hoseok'un.

"Alfa... Lütfen"

"Özür dilerim, çok özür dilerim Hoseok, lütfen sakin olmaya çalış"

Ve kafasını şah damarının olduğu boynuna doğru eğip mühür yerine öpücük kondurdu, omeganın kollarından birinin sırtına çıkışını, ellerini sıkıca saçına dolayışını bekledi.

Hoseok bunu istemediği için kötü hissediyor muydu?
Evet.

Onu mühürleyeceği için pişman mıydı?
Kesinlikle hayır.

Omega, sonunda onun olacak, onun izini taşıyacaktı.

Min Yoongi gizlemeye çalıştığı bu heyecanla tebessüm etti, ve yavaşça dişlerini mühür yerine geçirdi.

Hıçkırdı Hoseok, daha da sıktı saçları, fısıltı şeklinde sayıklıyordu.
'Hayır, lütfen... Lütfen... Gençliğimi alıyorsun dur'

Ama sadece bu fısıltı sayıklamayla kaldı çabası.

Çekilmeden önce yalayarak temizledi Yoongi mühür yerini, vücudu omegayı tamamen kapladığı omeganın ağladığı gözükmüyordu.

Son defa mühür yerini öptü ve kendisine uzatılan mendili alıp hızla insanlara arkasını döndü, omegayı önüne sakladı ve mühür yerine bastırdı mendili, diğer eliyle de yaştan ıslanmış yanakları sildi.

"Ağlama güzel omegam, seninle mühür yapman gerek"

Hoseok sadece bu kabusun biran önce son bulmasını istiyordu.

Eyes / SopeHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin