Eyes / Sope

♪Yarım kalan mühür♪

Jeju da denize kıyısı olan güzel bir otelde, kocaman ve yumuşak yatakta, kolları arasındaki Hoseok ile güne uyanmıştı Yoongi.

Dünki yolculuktan sonra bu kadar erken uyanması normal değildi, çok yorgundu. Zaten kısa süre içerisinde buldu erken kalkma nedenini.

Tamamlanmamış mühürden dolayı yayılan feromon kokuları.

Esnedi, gözünü kaşıdı ve Hoseok'un boynuna, mühür yerine doğru eğildi.

Yapması gereken tek şey mühürü tazelemekti, böylece Hoseok hazır hissedene kadar mühürü tamamlamak zorunda kalmayacaklardı.

Kurt dişlerini çıkardı, tam mühür yerine dişlerini geçireceği anda sertçe itildi yataktan.

Hoseok uyanmış, göz yaşları gözlerini kapatan bezi ıslatırken ve vücudu titrerken korktuğu bariz bir şekilde ona dönmüştü.

Ayaklandı, yatağa yaklaştı.

"Hoseok-"

"SENDE KÖTÜ BİRİSİN! UZAK DUR BENDEN!"
Elinden gelen en güçlü biçimde bağırdı Hoseok, korkudan daha çok feromon yayıyor, tirtir titriyordu.

Korktuğunu hissetti Yoongi.
Anlamlandıramadan ağlamaya başladı.

'Yarım kalan mühür etkisinden dolayı mı acaba?'

"Hoseok, sakin ol çiçeğim"

"UZAK DUR BENDEN! YAKLAŞMA!"
Bağıra bağıra ağlıyordu Hoseok.

Yoongi de hıçkırarak ağlamaya başladı bir yandan.

Anlam veremedi hissettiklerine, nedensizce sinirli, üzgün, hayal kırıklığına uğramış ve korkmuş hissediyordu.

Baş edemedi duygularla, koşarak çıktı odadan ve telefonunu çıkartıp en yakın olduğu omega arkadaşını aradı.

⋅•⋅⊰∙∘☽༓☾∘∙⊱⋅•⋅

"Sen omegasın, feromonlarından etkilenmezsin. Benim için onunla konuşmaya çalışır mısın?"

Yoongiyi dikkatle dinleyip kafa salladı Jungkook.

"Çocuk oyuncağı da, siz niye mühürü tamamlamadınız ki? İlk i olacağı için mi korkuyor yoksa?"

"Burnunu seni ilgilendirmeyen şeylere sokmak yerine yardım etsen sadece?"

"Hyung"
Park Jimin'in sert sesi ile çattığı kaşları ile ona döndü Yoongi, ardından da Jungkook'a.

"Ayrıca şu gereksize söyle çıksın evimden"

"O benim alfam hyung herif değil, ayrıca burası ev değil otel"

"Amına kodumun alfası"
Göz devirdi Yoongi, Jungkook'un odaya girişini izleyip beklemeye başladılar.

Bir dakika, iki dakika, üç dakika.
Odadan çıkan olmaması ikisini de korkuturken yavaşça kapıyı ayarladı Yoongi.

Hoseok ve Jungkook, karşılıklı oturmuş ağlıyordu.

"Bu ne amına koyayım"

Kafasını uzatmış içeriyi görmeye çalışan Jimin mırıldandı.

"En ufak fikrim dahi yok..."
Kapıyı geri kapatıp ofladı Yoongi.

"Yani Jungkook ta duygularını feromonları sayesinde hissediyor sanırım"

Kaşlarını çattı Jimin.
"Bu imkansız. Feromonlar hissettiğin duyguları hissettirir ama onları etrafındakilerin de hissetmesine neden olmaz Min"

"Çok biliyorsun sen Park"

"Feromon doktoruyum ben Min. Bilmesem garip olurdu"

İkisi de sustu, Jimin yavaşça otelden çıktı ve küçük bir çantayla geldi.

"Ne var onda?"
Yoongi'nin meraklı sesiyle bir saniye ona dönse de iğne hazırlamaya başladı Jimin.

"Jungkook kızgınlık dönemlerinde sinirine hakim olamıyor diye her zaman yanımda sakinleştirici taşırım. Omegana yapacağım, sende gidip mühürü yenilirsin o uyurken"

"Ama... Ya bir şey olursa?"

Sinirle ona döndü Jimin.

"Başka bir fikrin var mı bay çok bilmiş?"

Sustu Yoongi, iğneyle içeri girdi Jimin.

Sessiz olup Hoseoka varlığını hissettirmemeye çalışıyordu.

Jungkook ona baktı, burnunu çekip kollarını uzattı eşine.

Yarım hissediyordu, hayal kırıklığına uğramış, yarım ve sinirli. Eşine ihtiyacı varmış gibi hissediyordu.

Tıpkı Hoseok gibi.

Parmağıyla bir dakika işareti yapıp Hoseok'a yaklaştığı gibi onun ne olduğunu kavramasına izin vermeden iğneyi yaptı Jimin.

Omega nın korkuyla kastığı bedeni yavaşça gevşedi, yavaş nefes alışverişler ve üzerindeki hüzün hissinin kaybolmasıyla derin bir nefes aldı Jimin.

Bu sırada belinde güçlü kollar hissetti, gülümsedi.

Jungkook minik olmayabilirdi, sert olabilirdi, yada diğer omegalara göre ağır bir kokusu olabilirdi.
Ama Jimin'in biriciğiydi.

"İyi misin?"

"Evet şimdi iyiyim, çok sinirli hissediyordum"

İçeri Yoongi girdi, koşa koşa biricik omegasının başına gitti.

"Şu siktiğimin mühürünü yenile ayılmadan"

Jimin'e göz devirip biricik omegasının boynuna eğildi ve mühürü yeniledi.

Hoseok uyanınca onunla konuşacaktı.