Loki Lauren'e bir süre burada kalacağımızı açıklamış, hatta kalacağımız odaya kadar eşlik etmişti. Şimdi Lauren ile yan yana odalarda kalıyorduk.
Üstüme giydiğim siyah sweatshirt ve yine aynı renk eşofman ile aynanın önünde kendime baktım. Gün içinde yaşadıklarım beni fazlasıyla etkilemişti. ama ağlayamıyordum. Bu içimden gelmiyordu. Sanki yıllardır ölü olan bir kişinin tekrardan ölümünü izlemiş gibiydim.
Ama zâten öyleydi, O adam benim için yıllar önce ölmüştü. Şimdiyse sadece toprağın altına girmişti. Belkide bugün Loki gelmeseydi, O'nu öldüren kişi ben olacaktım. Uzun zamandır hayâlini kurduğum intikamımı alacaktım. Bilmiyorum, belkide O beni öldürecekti, tabi ben çok uzun zamandır ölü gibiyim orasıda ayrı.
Kapımın çalmasıyla aynanın önünden çekilip, kilitlediğim kapıyı açtım. Kapının aralığından Loki'ye baktım.
"Amanda, içeri girebilir miyim?" kısaca başımı sallayıp kapıyı tamamen açtım. Merakla içeri giren Loki'ye inceledim birkaç saniye. Gri bir tshirt üstüne koyu yeşil bir çeket giymiş, altına ise gri renkte eşofman giyerek güzel bir takım yapmıştı.
"Bir sorun mu var?"
"Benim bir sorunum yok ancak birilerinin sorunu var, ve ben bunu ortadan kaldırmaya geldim." içeri girince kapıyı kapatıp yatağıma oturan Loki'ye ilerledim.
"Bana sorunlu mu dedin az önce?" hafif sinirli gibi durdum, ancak içimden sırıtıyordum. Yanındaki boş kısma vurup oturmamı işaret etti. Oturup ellerimi cebime koydum. Avcunu yukarı bakacak şekilde yaklaştırırken bakmaya devam ettim.
"Amanda, koluna bakabilir miyim?" ah, şimdi ne yapmaya çalıştığını anlamıştım. Ama Loki'ye kollarımı gösteremezdim, ilk defa bu şeyleri yaptığım için pişmanlık duyuyordum. Kaşlarını çatıp elini biraz daha yaklaştırdı.
"Amanda, elini uzatır mısın? Kolların yara bere içinde kalmamalı." farklı bir şekilde cevapladığı cümleye bir cevap vermedim, onun yerine kollarımı cebime daha fazla sokuşturdum. Sinirlenmiş olmalı ki bu sefer elini koluma koydu.
"Zor kullanmamı istemezsin, öyle değil mi?" sorusuna kaşlarımı çatıp başımı iki yana salladım. Bana zor kullanmasını istemiyordum, ancak göstermekte istemiyordum.
"Pekala, büyü kullanmamın zamanı gelmiş."
"Of, tamam. Göstereceğim," yüzüne ters ters baktım. "Zor kullanılmasından hoşlanmam. Bu yüzden, bunu aklından bile geçirme."
Canım sıkılmış bir şekilde yere baktım.
"Bana sadece babam zor kullanırdı." tekrar Loki'ye baktım. Mahcup bakışlarla yüzüme bakıyordu.
"Özür dilerim, pekala, lütfen kolunu görebilir miyim?"
Bu sefer bir şey demeden kolumu O'na uzattım. Konuyu uzatmak istemiyordum. Kıyafetimin kolunu yukarı sıvayıp yaraların ortaya çıkmasını sağladı. Birkaç saniye onları inceledi. Kaşlarını çatmıştı, ardından konuşmaya başladı.
"Bunu büyü yardımı ile iyileştirebilirdim ancak yaparsam acı hissedeceksin, ve bu sana zevk verecek. Bundan zevk almanı istemediğim için büyü yerine krem kullanacağım."
Haklıydı, bundan zevk alırdım. Loki'nin bu kadar dikkatli olması, ki benim için Lauren dışında kimse bu kadar düşünceli olmamıştı, çok tuhaftı. Sihirle elinde oluşturduğu krem kutusunun kapağını açıp içerisinden bir miktar krem aldı. Ardından kolumun yara olan kısımlarına sürmeye başladı.
"Bunları yaparken ne düşünüyordun?" kızgınlıkla söylediği halde kelimeler ağzından gayet sâkin çıkıyordu.
"Bilmiyorum, o sırada aklımda bir sürü düşünce vardı." cidden, o anlarda aklımdan o kadar fazla şey geçiyordu ki... Kafasını onaylamayarak sallayıp elindeki sargıyı koluma sardı. Ardından diğer koluma geçti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Karanlık/LOKİ
Fiksi PenggemarBanka oturup önümdeki deniz manzarasını izledim. Dalgalar kayalara çarptığında yok olan köpüklere özendim. Bende onlar gibi olmak istedim. Bir hiç olmak. Ama ne varki yine buradayım, hayatta. Anlamsız yaşamımı güzelleştirmeye çalışıyorum. »»---->...