❀8.BÖLÜM❀

596 45 9
                                    

Bölüm şarkısı: Sezen Aksu - şanıma inanma

∘₊✧──────✧₊∘

Saat akşam altıya doğru dört nala koşarken ben DIŞLANMIŞLAR gurubu ile buluşmak için hazırlanıyordum. Henüz giyecek bir şey bulamamıştım ve buluşma yedideydi.

Elime geçen toz pembe, dizime kadar gelen ekoseli etek ile derin bir nefes aldım. Bu etek ile çok güzel kombinler yapabilirdim.

Bu eteği diğer tüm kıyafetlerim gibi ben dikmiştim. 
Babam öldükten sonra kıyafet alma lüksüne sahip değildik. Bu yüzden ucuza kumaşlar alıp hem anneme hem de kendime güzel kıyafetler dikerdim. Aşırı fakir bir maddiyatımız yoktu. Lakin ay sonunu zor getirirdik. Sonuçta şuan ki ekonomide emekli maaşı ve dulluk maaşı ile geçinmek zordu.

Lakin annemle hiç Allah'a isyan etmemiştik. Çünkü bu bizim haddimize değildi. Biz kimdik ki yaratıcıya kızalım?

En sevdiğim renk pembe olduğundan çoğu kıyafetim pembeydi. İnsanlarda pembe diyince kafalarında varoşluk algısı çıkıyordu. Lakin ben; çok göze batmayan, düzgün kombinler yapardım.

Eteğimin üzerine beyaz belden bağlamalı, crop giyindim. Üzerime akşam saati soğuk olur diye yine beyaz bir ince, crop hırka aldım.

Sade ama güzel bir makyaj ile kendimi tamamladım. Göze çarpan bir güzelliğim yoktu. Hatta çoğu güzellik algısına da uymazdım. Dudaklarım dolgun değildi en basitinden. Göğüslerim çok olmasa da Küçüktü. Kalçalarım da büyük değildi.

küçükken çok fazla kiloluydum. Hatta sonradan zayıfladığım için artık daha az belli olan çatlaklarım bile vardı. Bunlar kimi için bir kusurken, ben bunlara falklılık, herkese benzememek diyordum.

İnsanlar birbirine o kadar benzemeye çalışıyordu ve başarılı oluyordu ki, artık falklı olmak için kendilerine yeni yeni tarzlar çıkarıyorlardı. Oysa biz kendimiz olsak o halde zaten çok farklı olurduk.

Saat altı buçuğu bulurken hazırlanmam tamamen bitmişti.

Aynadan kendime öpücük atıp salona annemin yanına geçtim. Başında mavi, oyalı bir yazma vardı. Müge Anlı'dan sonra ki favorisi Esra Erol'u izliyordu.

Ona seslenip gittiğimi haber vermem gerekiyordu.

"Anne ben çıkıyorum, Allâh'a ısmarladık. " gözlerini televizyondan ayırdı.

"Sen de kızım, dikkat et. Sağına soluna ayet'el kürsi okuyup üfle. " her zaman dediği şeyleri tekrar ederken beyaz spor ayakkabılarımı giyindim.

"Tamam anne, okurum. " ben çok fazla temas sevmediğimden onu öpmemiştim.

Evin az ilersindeki durağa vardığımda derin bir nefes almıştım. Oldukça heyecanlıydım. Bu benim ilk resmi işimdi.

Allah sonumu hayretsin, bu işimi rast getirsindi...

ZIR DELİNİN ÜNLÜ BEYCİĞİ┃TEXTİNGHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin