Hepiniz hoş geldiniz!
Başlama tarihlerinizi alalımm...🤍
🪖
Yine bir haberle yıkmıştım tüm aileyi; Bir annenin gözyaşı, bir evladın anlamsız bakışlarıyla, bir babanın gururlu duruşu, bir eşin feryatlarıyla yıkmıştım.
Önümdeki bayraklı tabuta baktım. Şimdi yankılanacaktı sesim tüm Türkiye'de. Herkes önce üzülecek, sonra unutacaktı.
Çok yorulmuştum bu sesinin yankılanmasından. Her bağırdığımda tekrar kulağıma işliyordu bu ses.
Bir insan her seferinde daha falza hırslanamazdı, ama biz Türk askeriydik. Her şehitte daha çok hırslanırdık.
Üstümdeki formayı beğeniyle süzen, gözleri parıldayan yetimim için hırslanıdık. Gözyaşları eşliğinde bizi oğlu gibi gören annemiz için hırslanırdık. Ağlamamak için zor dayanan, ama gururuyla dik duran baba için hıslanırdık. Feryat eden kadın için hırslanırdık.
Şimdi omuzlarına almışlardı, o çok sevdikleri dostlarını. Her operasyondan önce konuşurlardı kendi aralarında. 'Bu sefer şehit vermeyeceğiz.' derlerdi. Dostarı bu sefer onları dinlememiş, bırakmıştı.
Bekliyorlardı hepsi, benim sesimin yankılanmasını.
"CENAZE YÜRÜYÜŞÜ MARŞ!" ve bekledikleri ses gelmişti. Kaldırdılar şehitlerini gururla.
Gururla taşıyorlardı kardeşlerini. Öndeki asker gururla tutuyordu dostunun fotoğrafını.
"DİKKAT!" tekrar yankılandı sesim tüm avluda.
Herkes elini anlına yasladı. Yaşamaktan nefret ettikleri o anı hep yaşıyorlardı.
"YERİNDE SAY!"
"KIT'A DUR!"
"ŞEHİT BIRAK!" şimdi bırakacakları kardeşlerini. Elleri zorla gitti, Al bayraklı tabuta. Bırakmak istemediler canlarını.
"İLERİ BAK! SAĞA SOLA DÖN!" Şimdi vedalaşmaya gelmişti dostları. Aslında vedaları hiç sevmezlerdi, ama bazen vedalar zorunluydu.
"YERLERİNİZE, MARŞ MARŞ!" Hepsi şimdi uzaklaşıyordu kardeşlerinden. Gururla yerleştirdi fotoğrafı dostu. Son kez selam verdi Al bayraklı tabuta. Sıra ailesindeydi, şimdi acı hissediliyordu. Dimdik durdum şehidimizin başında. Gelen feryatlarla dikleştirdim duruşumu. Diyemedim 'Kanı yerde kalmayacak, şehidimin'. Sarılamadım o anneye, babanın sırtını sıvazlayamadım. Sarılamadım o küçücük çocuğa.
Daha 3-4 yaşlarındaydı. Belki babasını bir daha hiç hatırlayamayacaktı. Bu son vedasıydı babasına. Bunu anlayamacaktı, ama hissedecekti.
Karnını tuttu eşi, hamileydi belli ki. Diğer elini sürdü, Al bayraklı tabuta. İçinde ki minikle, babasını tanıştırıyordu. Sonra bir ses yükseldi anneden.
"Bak sevgilim, kızımız. Çok heyecanlıydın o doğacağı için. Hevesle bekliyordun kızımızı. Neden erkenden bıraktın onu? Bizi neden bıraktın sevgilim? Yılların hatrına vedasız mı gidecektin güzel eşim?" Daha çok sarıldı tabuta, bırakmak istemedi eşini. Daha kızıyla tam tanıştıramamıştı. Oğlunu aldı yanına bu sefer.
"Oğlum, gördün mü babanı. Ne kadar yakışmış ona al bayrak. Gördün mü güzel oğlum?" Ağlıyordu, belki de ne konuşacağını bilmiyordu. Daha çok sarılmak istedi, daha çok vakit geçirmek istedi eşiyle.
Baba geçti tabutun başına, karısının elinden tuttu.
"Bak hanım, güzel oğlumuz. Ne emeklerle büyütmüştüm seni oğlum, hep derdin 'Asker olacağım ben, baba' diye. Gururlanırdım senin gibi oğlum olduğu için. Şimdi göğsüm daha gergin oğlum. Karın da, aslan oğlun da, güzeller güzeli kızın da, en değerlin olan annen de; önce Allah'a, sonra bana emanet oğlum. Huzur içinde yat." Dedi, tabutunu öperken şehidinin.
Ne emeklerle büyütümüştü oğlunu. Belki de her gün kendini bu haber için hazırlamıştı.
Anne öptü oğlunun tabutunu. Vedalaşamamıştı oğluyla, konuşmak istememişti. Belki de konuşursa öldüğünü kabullenirdi. Korkmuştu...
Şimdi kime 'Oğlum' diyecekti. Sayısız oğlu vardı bu annenin, ama hiç biri öz oğlu eder miydi?Herkesi itti küçük oğlan. Doyamamıştı babasına. En son ne zaman görmüştü acaba babasını? Ne zaman sarılmıştı, ne zaman öpmüştü. Babasının fotoğrafına dokundu, yanında hissetti babasını. Minik eline aldı kocaman çerçeveyi, sıkıca sardı. Babasının fotoğrafını bile bırakmak istemiyordu. Peki ya babasını nasıl bırakacaktı?
Son kez vedalaştılar canlarıyla. Canlarından bir parçayla son kez vedalaştılar.
Önlerinden aldık tabutu. Şimdi gömülecekti şehitleri. Bir bayram gelecekti, onların mezar taşıyla bayramlaştığı. Kızı doğacaktı şehidimin. Mezar taşıyla tanışacaktı minik beden. Oğlu büyüyecekti, her doğum gününde mezarın başında. Anne dualar okuyacaktı oğluna, huzurla uyusun diye. Eşi çok ağlayacaktı mezarın başında. Doyasıya sarılacaklardı mezar taşına. Sarılamadıkları günlerin hatrına.
Ve şimdi düşünüyorum da;
Bazen adam öldürmek sandığınız kadar da kötü bir şey değildi.
Herkes yatağında huzurla uyusun diye, bazen adam öldürmek kötü bir şey değildi.
Şehidimin kanı yerde kalmasın diye, yetimlerimin yüzü gülsün diye, bazen adam öldürmek kötü bir şey değildi.
Daha fazla şehit vermeyelim diye, bazen adam öldürmek kötü bir şey değildi.
Vatan için can alıp, can verenlerin şerefine, bazen adam öldürmek kötü bir şey değildi.
Milletimin gururu için, bazen adam öldürmek kötü bir şey değildi.
Peki, biz daha fazla can vermeyecek miydik?
Belki bu gün 10, belki yarın 5, belki ertesi gün 2 can verecektik...
Ölüm bizim bir nefes uzağımızdaydı. Belki gelecek bir kurşun, belki bir el bombası, belki bir füze, ama bir şey bizim sonumuz olacaktı.
Fakat bir farkımız vardı.
Biz ölmezdik, ölemezdik.
Biz şehit olurduk!
Bizim kanımız yerde kalmazdı, kimse buna izin vermezdi.
Belki sen! Belki en yakın arkadaşın! Eşin, dostun, kardeşin! Bizim için savaşırdı.
Benim kanım için, benim dostumun kanı için savaşırdı.
Biz Sancak Timi.
Özel kuvvetlerden, Sancak Timi.
Her şeye vatanı için göğüs germiş, Sancak Timi.
Vatanı için ölümü göze almış, kanının son damlasına kadar savaşmaya yemin etmiş, Sancak Timi.
Cesur ve korkusuz, Sancak Timi.
Bu hikaye, birilerinin şehit olmasıyla bitecek. Neredeyse her gün toparağa verdiğimiz şehitler gibi.
Her şehitten sonra, daha hırslanacak bu Türk askeri.
Ama bıkmayacak, usanmayacak. Her seferinde daha çok hırslanacak.
🪖
Yıllardır hayalim olan meslek, şu an kurgumda.
Yaşar mıyım? Bilmiyorum. Ama çok istiyorum.İlk defa böyle bir kurgu yazacağım. Yazım hatalarım, imla hatalarım, mantık hatalarım veya meslek hakkında hatalarım olabilir. Lütfen hoş görün...
Son olarak tanıtımı nasıl buldunuz??
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Vatan Uğruna
ActionBazen adam öldürmek sandığınız kadar da kötü bir şey değildi. Herkes yatağında huzurla uyusun diye, bazen adam öldürmek kötü bir şey değildi. Şehidimin kanı yerde kalmasın diye, yetimlerimin yüzü gülsün diye, bazen adam öldürmek kötü bir şey değild...