0.2

107 21 358
                                    

🪖

"Bu askerler tamam Hakan. Sana ve senin kuracağın time güvenerek, hareket edeceğim. Sancak Timi için en uygun askerlerden eleme yapmıştık zaten. Bu askerler iyi göründü gözüme. Bana Alparslan ve Umay'ı çağır. Diğer askerleri de ara, görev onları bekler."

Dikeldi Hakan, Sağ elini Dört parmak bitişik, baş parmak ucu şahadet parmağın ikinci boğumu üzerine ve elini hafifçe büküp avuç içi yere bakacak şekilde sağ kaşının hizasına kaldırdı. Hazır ola geçti, Ve komutanına selam verdi.

"Emredersiniz komutanım!"

"Çıkabilirsin, Hakan." Talimâtı aldıktan sonra, çıkmak için hazırlandı Hakan.

"Emredersiniz komutanım!" tekrar selam verdi, ve odadan ayrıldı.

Önce Alparslan'ı ve Umay'ı bulacak, sonra diğer askerleri arayacaktı. Gözüne bir asker kestirdi. O, görmüş olmalıydı onları. Omuzuna baktı, tahmin ettiği gibi Uzman Çavuştu.

"Asker, buraya gel!" Asker, korkuyla sıçradı yerinden. Hemen Hakan komutanın yanında aldı soluğu.

Asker selamı verdi Uzman çavuş, selamını verirken konuşmayı da ihmal etmemişti.
"Uzman çavuş Mehmet Acar, Bursa. Emredin Komutanım!" Sesi askeriyede yankılandı, askerin. Kendisini tanıttıktan sonra hazır ola geçti, Mehmet.

"Alparslan ve Umay komutanı gördün mü, asker?"

"Gördüm konutanım. Alparslan komutan bahçede, Umay komutan ise 5. Koğuşta."

"Tamam Mehmet, Sen Alparslan komutanının yanına git. Yusuf Yarbay'ın onu çağırdığını söyle."

Tekrar selam verdi, asker. Bir ses daha yankılandı askeriyede.
"Emredersiniz komutanım!" Selamını verip ordan ayrıldı.

Hakan ise Umay'ı çağırmaya gidecekti. Umay komutan, yine formundaydı. Muhtemelen arama yapıyordu. Asker, Alparslan'ın yanına ulaşmak üzereyken; Hakan, Umay'ın yanına ulaşmıştı.

"Binbaşı Hakan Yüce!" Selam durması gerekmezdi, Hakan'ın. Umay onun astıydı. Sadece geldiğini belli etmeliydi.

Umay, askeri selâma durdu.
"Üsteğmen Umay Işık, İstanbul. Emredin Komutanım!" Sözlerini bitince saygı duruşuna geçti.

"Yarbay Yusuf seni odasında bekliyor, Umay."

"Emredersiniz Komutanım!" Tüm askerler rahat bir nefes verdi, kurtulmuşlardı Umay komutandan. Umay selamını verip, koğuştan ayrıldı.

Yusuf Yarbay'ın kapısının önüne gelmişti, Umay. Ama tek değildi, bir kişi daha vardı, onunla odaya girmek için bekleyen. Önce rütbesine baktı. Yüzbaşıydı o, selam vermesi gerekirdi. Askeri selâma geçti.

"Rahat asker!" Dedi, karşısında ki yüzbaşı. Göğsünde ki soyadına baktı, Umay. Bir yandan da rahat ola geçti.

Akça, Akça'ydı adamın soyadı. Kapıyı çaldı, Akça. İçeriden "Gel!" Sesi duyuldu. Hemen giremezlerdi, bir kaç saniye beklediler. Kapıyı açtı, Akça. Önde o, arkasında Umay girdi.

Önce selâm vermesi gereken, Akça'ydı, bekledi Umay.

"Yüzbaşı Alparslan Akça, Ankara. Emredin Komutanım!" Dedi, gür sesiyle.

"Otur yüzbaşı!" Emri duymuştu, oturdu hemen masanın önünde duran koltuklara. Sıra şimdi Umay'daydı. Asker selâmına durdu o da,
"Üsteğmen Umay Işık, İstanbul. Emredin Komutanım!"

"Sen de otur, Umay." Selam verdi Umay. Hem Akça'ya, hem de Yusuf yarbay'a. Sonra o da oturdu, Alparslan'ın karşısında ki koltuğa.

"Öncelikle yeni bir özel kuvvetler timi kurulacak, belki duymuşsunuzdur. Bu timin sekiz kişi olması kararına vardık. Elbette kara komutanlığınca destekleneceksiniz. Alparslan, seni Sancak Timi'nden sorumlu komutan olarak seçtim. Umay, seni de komutan yardımcısı. Detayları konuşmak için arkadaşlarınızın da gelmesini bekliyoruz. Şimdiden göreviniz hayırlı olsun. "
Umay bu habere havaya uçabilirdi, daha önce çok operasyona, çok time katılmıştı. Ama bu rütbeye hiç gelememişti. Alparsan'ın hissiyatsızdı, daha önce yapmıştı bu görevi.

Vatan Uğruna Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin