4. Bölüm: Cosa Nostra

191 13 93
                                    

Cazzo! (Kahretsin!)

Ben çağırmadan bunların ne işi vardı burada?!

Ne zamandan beri benim sözümün bir hükmü yoktu?! Sikik Cosa Nostra masası ne zamandır söz dinlemez olmuştu?!

Cazzo!

Yumruklarımı istemesizce sıkarken, Rose'a baktım, korkarak karşısındaki iri ve ürkütücü adamlara bakıyordu. Korkmakta haklıydı. Onun hayatında yeri olmayan insanlardık bizler ve en kısa sürede bizlerden kurtulmalıydı.

"Diavolo," dedi Carlo. (Şeytan*)

İtalya da, Carlo Cascio Ferro.

Cosa Nostra da ise Morte. (Ölüm*)

Bakışlarında sıkıntının büyük olduğunu anlamıştım.

"Casa," dedim sadece. (Eve) Ne demek istediğimi anladı ve arkasını dönüp tüm üyeleri de peşine takıp, toplantıları yaptığımız bahçenin en ücra yerinde kalan aynı zamanda gizli kaçış, sığınak ve cephanelik yerlerinin olduğu eve ilerlemeye başladı.

Riccardo'ya bakışlarım döndüğünde o da ne demek istediğimi anlayıp peşlerinden gitti. Stella ise bu duruma alışkın olduğundan, "Gel hadi Rose biz eve geçelim," deyip Rose'un koluna girdi. Rose ile bakışlarımız kesiştiğinde gözlerindeki korku beni daha da fazla kötü hissettirmeye yetmişti.

Bu lanet duygu nereden çıkmıştı?!

Neden bir kız korkuyor diye ben kötü hissediyordum ki?!

Üstelik zaten yeterince problemi olan bana daha çok problem olan bir kız için.

Saçmalıktı!

Stella ile Rose eve geçtiklerinde ben de toplantı evinin oraya ilerlemeye başladım.

Anlaşılan bu gece uzun olacaktı.

○●

"Diavolo seni gerçekten anlamıyoruz!"

Elimdeki viski bardağında olan bakışlarım Mostro'ya döndü. (Canavar*)

Mostro yani Benigno Giovanni.

"Benden habersiz burada ne işiniz var? Ben de bunu anlamıyorum," dedim.

"Antonio sen Padrino'sun. (Baba*) Senin düzeni kurman, koruman gerekir. Düzeni bozman ve yıkman değil! Ne yapıyorsun sen?!"

"Senin de Padrino karşısında böyle bağırmanın cezasını bilmen gerekir Tommasso! Sen ne yapıyorsun şimdi?!"

Tommasso Navarra.

Salt. Düz. Lakapsız bir adam. Korkusuz. Ama bu korkusuzluğu bir gün onu ölüme sürükleyeceğini bilmiyor ben ise biliyorum. Fazlasıyla.

Derin bir nefes alıp, "Bakın..." dedim. Masa da herkes ciddiyetle bana bakıyordu. "Her şeyi Ivan Aksakov başlattı. Meydan okudu. Düzene karşı geldi. Ne yapsaydım bu durumda? Cosa Nostra ne zamandan beri savaştan kaçıyor?"

"Biz savaştan kaçmıyoruz. Ama anlamıyoruz da neden şimdi?"

Carlo'ya baktım. Sayılı dostlarımdan biriydi. Henüz her şeyi konuşamadığımızdan bana biraz tepkiliydi.

"O Türk kızı... Onun yüzünden değil mi?"

Tomasso'nun bu sorusuyla Riccardo, Tomasso'ya yaklaşıp omzunu sıktı.

Tomasso sen gerçekten öleceksin.

"Hayır," dedim kestirip atarak. "Bu konu benim şahsi meselem. Bu masada konuşulamayacak kadar şahsi. Anlıyor musunuz?"

KALBİMDEKİ YABANCI Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin