3.Bölüm: Yabancı

196 14 82
                                    

Bir çift soğuk mavi gözün karşımda kollarını bağlamış bir şekilde dikkatle bana bakışı ile kalakalmıştım.

"Ben..." dedim. "Ben..." Üzerimde örtülmüş battaniyeyi fark ettim. Susamıştım. Ve karşımdaki adam daha çok dilimi damağımı kurutuyordu.

Pür dikkat bana bakmasa n'olurdu?!

"Uyuya kalmışım... Özü-"

"Neden buradaydın?"

Sesi de gözlerinin soğukluğu gibiydi.

Ayağa kalktım.

"Gitsem iyi olacak," dedim sorusunu duymazdan gelerek. Kapıya doğru yürüdüm.

"Bir şey unutmadın mı?"

Sorusuyla birlikte adımlarım durdu. Yavaşça ona döndüğümde elinde dün gece kitabımla alakalı notlar aldığım defter vardı. Yanına yaklaşıp almak istediğimde defteri benden uzaklaştırdı.

"Ne-den bu-ra-day-dın?"

Üstüne bastıra bastıra sorduğu soruya cevap vermeden bu odadan çıkamayacağımı anladım. Hiç görmezden geleyim, hiç bu kız yapmış bir hata, utanıyor işkence çektirtmeyeyim demek yoktu.

İyiydi. Güzeldi. Öyle olsundu.

"Eee şey..." dedim ve etrafta olan bakışlarımı gözlerine çevirdim. "Dün... Bahçede çok dikkatimi çekti penceresi... Ben de... Ben de merak ettim. Ve bir kapıdan bakmak istedim sadece."

Kaşları havaya kalktı.

"Kapıdan?" dedi.

"Kapıdan," dedim.

"Baya kapıdan bakmışsın..." dedi elindeki defteri ve koltuğu göstererek.

"Şimdi şöyle..." dedim ve durdum. Benden cevap bekleyen soğuk mavi gözlere karşı offlayarak yanından geçip koltuğa geri oturdum.

"Gece odamda kitabımı yazmaya çalışıyordum ama olmuyordu. Ben de aşağıya inip hava alacaktım ama o pencere gözüme geldi merdivenlerden inecekken..." dedim ve ona baktım. Tepemde dikilmiş, ellerini bağlamış bana bakıyordu. "Ben de şeytana uydum ve..."

"Şeytana uydun?"

Dudaklarımı yanii diye büzerek, "Evet," dedim.

Sessizce bir şeyler mırıldandı ama ne dediğini anlamamıştım.

"İşte dediğim gibi kapıdan bakacaktım ama bu..." diyerek sallanan koltuğu gösterdim. "Çok hoşuma gitti sonra oda bana karakterimin ruhunu verdi ve yazdıkça yazarken buldum kendimi... Kusura bakma defterini de kullandım öyle, boştu yani yoksa almazdım..." dedim ve başımı eğdim.

Sesli bir nefes alıp verdi.

"Defter senin olsun, al..." dedi.

Kafamı kaldırıp ona baktığımda, defterini bana uzattığını gördüm. Soğuk mavi gözlerinde hiçbir ifade yoktu. Ve ben ne yazık ki bu adamın ifadesizlik zırhını delmek isteyen yanımla tanışıyordum.

"Teşekkür ederim..." dedim. Ayağa kalkıp, defteri aldım. Ona bakarak, "Özür dilerim... Tekrarı olmayacak asla..." deyip kapıya ilerledim.

"Hai una bellezza affascinante..."
(Büyüleyici bir güzelliğin var.)

Kapıyı açtığım sırada İtalyanca bir şeyler söyleyince kaşlarımı çatarak ona doğru döndüm. Soğuk mavi gözleri gözlerimi delecek gibi bakıyordu.

Ne olmuştu şimdi?

"Dannazione!" (Lanet olsun!")

Ne diyordu bu adam? Küfür mü ediyordu, ne yapıyordu? Yememiştik odasını.

KALBİMDEKİ YABANCI Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin