Keyifli okumar 🌸
***************************
" Aliye benekli kuzun kayboldu, yok bir yerde." Aliye yaslandığı yaşlı ağacın altından aniden ayaklanıp ona bağıran çobanın yanına koştu."Nasi yani? Hikmet abi o benim en değerli şeyim bulalım onu," hiç bekletmeden koyunların içine dalan Aliye küçük benekli kuzusunu aramaya başlamıştı. Annesi küçük kuzuyu doğurduktan sonra kurt saldırısına uğramış ve ölmüştü. Onu ise başka bir koyun büyütmüştü. Küçük kuzu benekli olmasa da Aliye ona benekli diyordu ve en yakın arkadaşıydı o kuzu.
"Beneklim neredesin bebeğim ?" diye tüm koyunları dağıtan kızın yanında aldı soluğunu çoban.
" Buralardaydı ama gözümü kapatıp açtım yok... Belki eve gitmiştir." Aliye sıcak güneşin etkisiyle alnını silip tekrar dağlık alana göz gezdirdi...
"Tamam abi... Ben gidip köyde arayım kaçıyor hep, belki bu kez de kaçmıştır,"
Çobana el sallayıp koşarak dağdan aşağıya indi genç kız.
Bir yandan da her tarafta kuzusunu arıyordu... Benekli kuzuya karşı çok ilgiliydi çünkü onu kendisi büyütmüştü.
Aliye küçük bir köyde dedesi anneannesi ve annesi ile kalıyordu. Babası o daha doğmadan ölmüştü. Babasını hiç görmemişti ama köydeki insanlar onu hep babasına benzetirdi. Çok yardım severdi,insanlara yardım etmeyi bir amaç olarak görür herkesin yardımına koşardı.
Yıkık yoldan koştuğu vakit önden giden iki amcayı yakaladı Aliye .
" Veli amca, benekli kuzumu gördünüz mü?" diye sordu yaşlı adama. Yaşlı adam onun gülümseyen yüzüne dönüp saçını okşadı.
" Gördüm kızım ... Önümüzden gidiyordu seni göremeyince bende endişe ettim..." Aliye heyecanla başını salladı.
"Yine bırakıp kaçtı beni," huysuz sesi iki yaşlı adamı da güldürdü.
...."Yeni komutan gelmiş karakola dediler duydun mu?" Aliye konuşmalara kulak misafiri oldu merakla.
" Bizim karakola mı? Veli amca diğeri niye gitti ki?" Veli bey genç kıza gülümsedi.
" Diğerinin tayini çıktı herhalde kızım... Bu gelecek olan da kök söktürüyor diyorlar, " iki yaşlı adam gülünce Aliye de onlara katıldı.
"Kızım sen bekleme hadi deden merak eder,"
"Yavrum aksam oluyor neredeyse bak güneş gidiyor, yetiş onu da eve git." Aliye iki amcaya da kafasını sallayıp koşarak köye ilerledi.
"Benekliii," büyük bir şefkatle çağırıyordu küçük kuzusunu.
Şimdi de içine korku düşmüştü. Benekli kuzusunu kurt kapmış olabilir miydi?
"Allahım lütfen olmasın," diyerek daha da hızlı koşmaya başladı. Nefes nefes köyün girişine gelince beneklisini bir askerin kucağında gördü... Küçük kuzuyu sevip tekrar yere bıraktı adam ve yürümeye devam etti. Aliye gülümseyip kuzusuna koştu, kuzu diğer yola sapınca göz devirdi. Kendisi gibi huysuzdu kuzusu.
"Gel gitme artık," diye homurtanarak yürümeye devam ediyordu. Ama hayvan inatla kaçıyordu ondan... Güneş batmak üzereydi artık... Aliye hızını vererek son kez kuzunun peşine düştü ve yakalamıştı.
"Yakaladım seni." Diyerek sıkıca sarıldı hayvana.
"Niye uslu durmuyorsun ayaklarım ağırdı senin yüzünden. İki gün dışarı çıkmak yok" diyerek eve doğru yürüdü.
Gördüğü askeri araçları süzerek eve geçti. "Anne Beneği ahıra koy, " diye bağırıp hemen askerlerin olduğu yere koştu.
Köy halkı ile sohbet eden kişileri görünce gülümsedi.
Giydikleri üniformaya bayılıyordu Aliye... Yüzünde kocaman bir gülüş belirdi, tırnaklarını yiyip sohbet eden adamları seyretti.
En önde olan kalıplı adam dikkatini çekmişti hemde fazlasıyla. Köyün imamıyla tokalasıp köylüye baş selamı vererek Aliye'nin olduğu tarafa yürüdü... Her adımı Aliye'nin hayran bakışları ile süsleniyordu. Genç kız karşındaki sert adamın sert sözlerini duyabiliyordu. Bulunduğu duvardan çıkıp yolun ortasında önlerini kesti. Çoğu abiyi tanıyordu nasıl olsa.
Kalıplı adam onu görünce kaşları havalandı ilk, daha sonra çatıldı. Yanındaki adamlara bir şey söyleyip dibinde durmuştu genç kızın .
Aliye heyecanla yüzünü kaldırıp sert ifadeli adamın muhteşem gözlerini seyretti, ilk defa böyle bir göz görüyordu. Rengi neydi acaba? Usulca dizini kırıp parmak uçları ile yeri dövmeye başladı Aliye, ellerini de arkasına bağlayıp gülümsedi, her utandığında böyle yapıyordu. Adamın garipleşen bakışları onu güldürmüştü.
" Sen yeni komutan mısın?" diye sordu çekingen bir tavırla. Adam kafasını sallayıp biraz daha eğildi bu garip kıza.
"Evet küçük hanım. Sen kimsin?" diye sordu yumuşak çıkmaya özen gösterdiği sesle.
Ama Aliye sadece gülümseyip yere baktı. Sessizlik uzamıştı."Mesut bu niye konuşmuyor?" diye sordu yanındaki adama. Adam hazırola geçip ;
"Bilmiyorum komutanım!" diye bağırdı. Adam kafasını tekrar önündeki kıza çevirdi.
"Adın ne küçük hanım?" diye sordu bu kez. Ama Aliye ağzını kapatıp gülüşünü gizledi.
"Mesut bu neden susuyor?" yanındaki adam yine aynı ciddi ifadesiyle "Bilmiyorum komutanım," diye bağırınca komutan elini genç kızın omzuna koydu.
"Neden konuşmuyorsun? Bu köyde mi oturuyorsun?" diye sordu bu kez, yavaş yavaş sesi sertleşmeye başlamıştı. Önündeki zümrüt gözlü kız çok garip davranıyordu.
"Mesut... Bu dinilini tutmuş olmasın," diye sordu yanındaki adama.
" Bilmem ki komutanım!" diye hazırola geçen adama dişlerini sıktı ve önündeki garip kıza baktı.
Tam ağzını açıp kızacaktı ki, genç kız yüzünü kapatıp sırtını döndü ve tapanlara vura vura koşarak uzaklaştı yanlarından.
" Allah Allah deli mi bu?" diye sayıkladı komutan. Yanında hazır ola geçen adama birden sus işareti yaptı.
"Sus Mesut ! Bir bok bildiğin yok anladık."
***************************
Sonunda bu kitaba başlayabilirim sanki diğerini bitirdim de hahahaha... Çok heyecanlıyım gençler çünkü bayadır bunun üzerinde çalışıyorum.
Yepyeni bir serüven ile karşınızdayım...Beğeni ve yorumlarınızı bekliyorum 🌹😘
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KOMANDO
Teen FictionBuraya ne yazılı görmüyor musun? Girilmez yazılıyor. GİRİLMEZ!" Sesi öyle korkunç çıkmıştıki kehribar gözlü adamın, ama bu hiç umurunda değildi genç kızın. Neredeyse mayın tarlasına girecekti oysa. "Ben okuma yazma bilmem ki. Üç harf bilirim sadece...