Zerzeniş

1.9K 138 11
                                    

keyifli okumalar

Büyük ve karanlık sokakları tek tek aramıştı Kılıç.
“Aliye. “ Boğazını tahriş eden bir edayla bağırdı etrafında dönerek. Sanki büyük duvarlar üstüne yürüyordu. Etrafında onu görmeyen insanlara derdini anlatmaya çalışıyordu Kılıç.
Büyük bir kapı çıktı karşısına, hemen yosun bağlamış kapıdan içeri girip etrafı süzdü...
“ Nerdesin Aliyem? “ Diye bağırdı fakat Aliye'den yine bir ses gelmemişti.
Daha sonra dışarıdaki gök gürültüsüyle irkildi.

“ Komutan! “ Ona bağıran sesle bulunduğu yıkık binadan çıkıp sese doğru koşmaya başladı.
Ne kadar koşarsa koşsun bir adım bile ilerleyemiyordu. Tüm gücü tükenmek üzereydi...

“ Aliye. Gel bana.” Diye söyledi sessizce... Daha sonra büyük bir bina gördü önünde, çayır cayır yanıyordu.
İçeriye gireceği vakit önüne düşen bedenle korkuyla geriledi Kılıç.

Gördüğü yüzle büyük bir sancı girdi bedenine.O yerde uzanan güzel beden genç kıza aitti.

Sol tarafı kezzapla yakılan bu masum genç onun esmeriydi.

***  ***
Hızla yatağından ayaklanan komutan, heyecan ve korkudan kalbini bastırdı. Aliye'yi kaybettiği o günden beri içinde garip bir korku vardı.

“ Kabus... Sadece kabus.” Derin derin nefes alıp yatağından ayaklandı Kılıç. Büyük bir sarmaşık misali sardı onu Aliye Her şekilde her durumda esmerini düşünmekten alıkoyamıyordu kendini. Gördüğü kabus üzerinde durmayıp ayaklandı.

Banyoya girip yüzünü yıkadı.
Hemen üzerini giyip karakola gitmeliydi.
...
Yanına bir askeri çağırıp odasına girdi.
“Emredin komutanım! “ Diye selam veren askere gülümseyip bir kağıt aldı çekmeceden.
“ Buraya okuma yazma öğrenmeye gelen öğrencilerin adresleri ve isimleri var. Onları bu gün sen gidip alacaksın. Biliyorsun bir tanesi sakat.” Asker safa sallayıp ona uzatılan kağıdı aldı...
“Tamamdır Komutanım. “ Deyip çıkan askerin ardından derin bir soluk verdi Kılıç.
Kapısı çalınca arkasına yaslandı.

“ Gir, “deyip gelen kişiye baktı. Bir eliyle kağıda bir şeyler yazarken önüne gelen bedene kaşını çattı çünkü mini eteği tanımıştı.

“ Kılıç... Lütfen kestirip atma bir dinle beni. “ Kılıç, ısrarla kovulup geri dönen kadını süzdü.
“ Ne var biliyor musun Selin? Ben başkasına aşığım şu an sana kızmıyorsam bu sadece onun o muhteşem gülüşü içindir... Bence haddini aşmadan usul usul o iğrenç hayatına geri dön. Ben seninle olan kitabı kapattım, yaktım! Şimdi müsaadenizle çalışmam gerekiyor. “ Diyerek önündeki kadına kapıyı gösterdi. Selin sıktığı yumruğu gevşetip yutkundu
“Pişman olacaksın... Benden demesi.”  Diyerek topuklarla yerleri kıra kıra yürümeye başladı... Kılıç göz devirip pencereye ayaklandı... Cebinden çıkardığı sigarayı yakacağı sırada aklına gelen şirin yüzle durdu.

Onu içersen ölürsün, ben ne yaparım sonra.”  Gülüşü kahkahaya evrilince elindeki sigarayı çöpe attı.
Kılıç koltuğa oturup esmerini düşündü.
Onu seviyordu, çünkü ilk defa bir insana karşı bu denli hassastı. Fakat tutmakta zorlandığı başka bir yönü de vardı.

Kılıç kabul etmese de Aliye'yi yanında istiyordu. Onun gözlerinde boğulmak istiyordu. Onun o yumuşacık teninde kaybolmak istiyordu işte.
İçindeki arzuyu bastırmak gün geçtikçe zorlaşıyordu.Hele ki karşısındaki genç kız böyle masumken.

“ Çok masum ve beni deli ediyor,”  Deyip başını masaya gömdü Kılıç.

Dışarıda duyduğu korna sesiyle ayaklanıp pencereden gelen kişilere baktı Kılıç... Gençler arabadan inip sınıflarına doğru gidince Aliye kapıya doğru bakıyordu.
Kılıç gülümseyip ayrıldı pencereden. Hemen çıkışa ilerleyip hâlâ topallayan bedene baktı.

“ Komutan. “ Aliye heyecanla ona atılınca acıyla inleyip yere oturdu. Ayağını ovup sırıttı.
Komutan Aliye’nin yanındakileri gönderip yerde heyecanla bakan bedene yaklaştı... Bir dizinini üstünde eğilip genç kızın ince bileğini kavradı.

“Acıyor mu?”  Deyince, Aliye öylece onun gözlerine bakıyordu.

Gözünün önünde sallanan elle kendine gelip tekrar ayağına sarıldı Aliye

“Hı hı, “ Deyip göz devirdi. Kılıç onun yüzünü tutup kendine kaldırdı.

“ Öpmemi ister misin? “
Aliye kocaman olmuş gözlerle etrafına bakındı... Aynı ani hareketle ayaklandı... Kılıç onun bu fevri tavrına kaş çattı.

“ Utanırım ben.. Baksana bize bakıyorlar. “ Deyip ellerini arkasına bağladı. Acıyan ayağını arkaya verip yüzünü eğdi.
“ Krem sürelim ayağına hala acıyorsa.”  Aliye kızarmış yüzüyle kafasını salladı... Kılıç hemen onu kucağına alınca Aliye yüzünü gizledi, etraftakiler sinsi sinsi gülüyordu onların bu haline.
“ Kalbim çıkacak komutan biraz hızlı yürü.”  Komutan kıkırdayıp adımlarını hızlandırdı. Revire geldikleri gibi onu sedyenin üstüne bıraktı ve dolaptan ağrı kremini aldı.
Aliye onun bedenini izleyip hülyalı bakışlar atıyordu.

“ Çok mu açıyor? “ Diye soran adamı duymuyordu bile... O kehribar gözlere her bakışında dünyadan soyutlanıp farklı evrene adım atıyordu sanki...

“ Aliye...”  Kılıç eğilip onun ellerini tuttu.
“ Beni neden duymuyorsun?”  Aliye hemen başını salladı.
“Ben duyuyorum komutan. Hı hı.. Bak burası acıyor. “ Deyip eğilerek eklem yerini gösterdi.

Kılıç onun ayakkabısını çıkardı. Usulca çorabı da çıkarıp tırnaklarını yiyen kızı süzdü. Yine garip davranıyordu.
Pürüzsüz bacağı okşayıp usulca merhemi sürmeye başladı komutan. Onun tenine her dokunduğunda garip bir mutluluk sarıyordu onu.
İşini bitirince yüzünü kaldırıp kızaran esmerine baktı...

Aliye dudağını dişleyip bakışlarını kaçırdı.
Kılıç elini silip onun yanına oturdu... Genç kızın yüzünü avuçları arasına alıp insanı mecnun eden gözlerini seyretti.
“ Sen çok güzelsin Aliye... “ Aliye gülümseyip onun bir elini alıp avucunu öptü.
“ Senin gözlerin kadar değil komutan.Onları görünce dilim tutuluyor...”  Kılıç gülümseyip onun yanağını öptü.

“ Birazdan derse gireceksin. Seni öpebilir miyim? “ Aliye heyecanla başını salladı. Kılıç ensesindeki saçları okşayıp usulca elma yanaklarından öptü. Aliye onun göğsüne tutundu. Elinin altındaki göğüs kafesi çok hızlıydı.
“ Seninde kalbin çok yaramaz komutan... “ Kılıç onun kızaran  yüzüne bakıp son kez alnından öptü.
“ Yaramaz ya... Seni hissedince kendinden geçiyor. “
Aliye gülümseyip usulca ayrıldı ondan.
“Şey... Beni sınıfa taşır mısın?” diye söylendi genç kız. Kılıç kıkırdadı..

“Emriniz olur Komutanım. “ Deyip Aliye'yi kucağına aldı.

“Komutan... Bende senin komutanın olsam fena olmaz değil mi? Hem dedem dedi ki sen çok gözü karasın bence benden asker olur .”  Kılıç onun heyecanla şekillenen mimiklerini izleyip gülümsedi.

“ Deden doğru dedi küçüğüm. Sen gözü karasın... Çok canımı yakacaksın bu halinle .”  Aliye yüzünü eğip eliyle gülüşünü kapattı.

“Burada bırak... Komutan utanırım ben içeri girme.Ayy!” Deyip eliyle yüzünü kapattı.
Sınıftaki herkes Ferdi kalktığı için kalmıştı.

“ Hah! Burada otur. Öğlede tekrar krem süreriz. “ Deyip arkasını döndü Kılıç.Ferdiyle bakışıp sınıfa döndü bu kez.

“İyi dersler,”  Deyip çıktı sınıftan.
Ama kapıda bekledi. Kapı yarı açıktı ve buradan Aliye'yi görünüyordu. Genç kız yüzünü yelleyip etrafına bakındı. Üzerindeki gözler yok olunca derin bir nefes aldı.. Yanıyordu...

Kılıç onun bu haline bakıp kahkaha atmak istedi..Aliyeyle kesişen kehribar gözlerini sinsice kıstı.

Aliye'ye göz kırpıp öpücük atınca genç kız aynı heyecanla elini yüzüne götürecekken, parmaklarını masaya vurup acıyla inledi.

Kılıç dudağını dişleyip onun sakarlığına gülümsedi.

“ Ferdi öğretmen...” Aliye birden ayaklanıp tahtadaki bedene seslendi.

Kalbi çıkacak gibiydi. Herkes onun ağzına bakıyordu, komutan dahil.. İşaret parmağıyla kapıyı işaret etti ama gözleri yerdeydi.

“Komutan benim dikkatimi dağıtıyor. “ 🍃

KOMANDO Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin