Lütfen yazı tipini SERİF olarak ayarlayınız aksş takdirde italik yazıları seçemeyebilirsiniz. İyi okumalar.
Yazardan:
Genç kız öylece durup dengesini sağlamaya çalışırken bir şeyler olduğunu anlayan Miran, gözlerini kızın tutunmaya çalıştığı çay termosuna çevirdiğinde gözlerini sonuna kadar açıp "Hey dikkat et!" diye bağırarak masadan hızlıca kalkarken tüm ilgiyi elleri havada kalan ikiliden bir anda yere yığılan Arya'ya çekmişti.
Arya yere yığılırken Miran son anda yetişip bir yandan Arya'nın kafasını yere çarpmasın diye tutarken bir diğer yandansa üzerine düşmekte olan büyük çay termosunu eliyle sertçe ittirip diğer tarafa düşmesini sağlamış, elini birkaç defa havada sallamıştı. Lanet olsun ki çok sıcaktı ve eli yanmıştı. Diğer eliyle kafasını tuttuğu kıza baktı. Gözleri kapalıydı, yüksek ihtimal bayılmıştı. O sırada kızın eli aklına geldi, acaba elinde bir şey var mıydı? Hızlıca havada salladığı eliyle kızın ellerine baktı, kızın hangi eliyle termosa tutunduğunu hatırlamıyordu. Kızarmış olan sağ elini görünce, Arya'nın sağ eline dikkat ederek onu kucağına almaya çalıştı ama kendi eli de yandığından biraz zorlanıyordu.
Her şey hızlı bir şekilde gelişmişken o sırada Derin, havada elini tuttuğu kızın elini bırakarak yakın arkadaşının yanına koştu. O anın şokuyla ne yapacağını bilemeyerek sadece en yakın arkadaşının adını seslenebilmişti. "Arya!"
Başındaki tanımadığı çocuğun Arya'yı kaldırmaya çalıştığını ama zorlandığını görünce ona yardım edip Arya'yı çocuğun kucağından alıp çocuğun yerden kalkmasını sağladı.
Daha sonrasında zaman kaybetmenin bir işe yaramayacağını anlayıp çocuğa teşekkür ederek kucağındaki Aryayla birlikte kafeteryanın çıkışına doğru hızla adımladı. Bu sırada arkadan tanımadığı çocuğun "dikkat et sağ eli yanmış!" demesiyle kucağındaki arkadaşının sağ eline bakmıştı "siktir!" Gördüğü kızarıklıkla birlikte kötü bir şekilde iç çekip eline dikkat ederek daha da hızlandırdı adımlarını. Bir an önce revire gitmeliydi.
İki yakın arkadaş kafeteryayı terk ettiğinde not ve zarfları yere saçılmış elindeki kahveyle öylece kapıya bakan Eliz bir anda neler olduğunu anlayamamıştı. Kendisi yüzünden mi olmuştu tüm bunlar? Etraftaki uğultunun arttığını hissettiğinde gözlerini kapıdan çekip etrafına baktı, herkes garip bir şekilde ona bakıyordu. Sanki suçlu kendisiymiş gibi? Kendini kalabalığın içinde kötü hissettiğinde hiçbir şey olmamış gibi yapmaya çalışarak gözlerini kaçırıp hızlıca kafeteryayı terk etmişti o da.
Bu sırada bir elini havada sallayıp kızın gidişini izleyen Miran yanına gelen arkadaşlarına bir şey olmadığına dair birkaç şey zırvalayıp kafeterya görevlisinden soğuk su istedi.
Aldığı soğuk suyu çöpe giderek yanan eline döktüğünde içinden birkaç küfür savurdu. Bu sırada arkasına dönüp hışımla kalktığı masaya baktı, abisi masada yoktu. Biraz da etrafa bakıp gözleriyle abisini aradı ama kafeteryadan çıkmış olmalıydı. Abisini boşverip eline suyu dökmeye devam etti.
"Miran iyi misin?" Arkadaşının yanan elini gözden kaçırmayan Can, hemen yanına gelmiş ve sormuştu.
"İyiyim iyiyim." diyerek iç çekmişti Miran.
"Biz de seninle revire gidelim istersen." Diyerek endişeli bir şekilde sormuştu Can. Çünkü arkadaşının eli iyi gözükmüyordu.
Arkadaşının içini rahatlatmak istercesine yüzüne bakıp "öğleden sonraki derslerimiz boş, eve giderken eczaneden bir yanık kremi alırım hallolur." demiş ve biten şişeyi çöpe atarak arkadaşının omuzunu patpatlayıp yanından geçip gitmişti Miran.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SÜVEYDA
Teen Fiction"Yanmaktansa yakmayı tercih ederim." ... "Tam kalbinin ortasında dağılan siyah bir mürekkebe sahipsin sen. Ama bu senin suçun değil, değil mi?" ... * Süveyda: Kalbin ortasındaki gizli günahların saklı olduğu karalık, siyah birikintiye deniyor. *