19 Kasım 2015
Banyodaki boy aynasından bedenine bakıyordu. Yara izleri onu geçmişe sürüklerken gözleri dolmaya başlamıştı. 11 yaşından itibaren 4 yıl süren zorbalıklar onu ürkek ama bi o kadar da cesur birine çevirmişti.
-"Afra hadi kahvaltı hazır "
ablasının sesini duymasıyla beraber üzerine degistirip mutfağa geçti.
-"Günaydın. Ağladın mı sen bakıyım. Gözlerin kızarmış "
-"Yok esnedim ondandır. "
ablasının ağladığını veya üzüldüğünü bilsin istemiyordu. Çünkü ablası bunları zaten hep çok bilen kişi olmuştu. Annesi ve babası yerine ablası bilmişti. Daha fazla bilmesini, ve kendisiyle uğraşmasını istemiyordu.
-"Bir dahaki seansın yarın değil mi? Ben bırakırım seni. Bugün benimlesin bi işimiz var seninle. "
-"Ne işi? Ödevlerim vardı benim."
Yetiştirmesi gereken proje ödevi yeni yeni aklına gelmişti. 4 Ay süreyle verilen ödevi son 2 gün kala yetiştirecekdi.
-"Başka bi şubede komiser arkadaşım var. Adı Cenk. Beraber bikaç şey konuşmamız gerekiyor. Uzun süreceği için ve bilgiler emniyete ait olduğu için dışarda buluşamazdık. Ben onun evine gidiyorum. Sende benimle geliyosun. 18 yaşında bir kardeşi var Cenk'in. Adı Açelya. 1 yaş küçük senden. Beraber vakit geçirirsiniz. "
Ablası konuşmaya devam ederken ayağa kalkmış masayı toplamaya başlamıştı.
-"Hatta ödevini de al. Açelya'yla beraber yaparsınız. "
Afra bir yandan ablasının dediklerini dinliyor bir yandan da masayı toplamada ablasına yardım ediyordu.
-"Ne zaman gidiyoruz?"
-"Yarım saate çıkarız. Hazırlan sen ."
Afra tabakları bırakıp odasına çıkacakken ablası onun omzuna dokundu ve onu durdurdu.
-"Çıkmadan önce annemgili ara istersen. Sen uyurken konuştum seni özlemişler."
Annesi ve babası işkoliklerdi. Afra 10 yaşındayken yurt dışına gitmişlerdi. O zamandan beri ordalardı. Afra da o zamandan beri ablasıyla beraber kalıyordu.
-"Tamam ararım. "
Yarım saat sonra
Araba 2 katlı bir evin önünde durduğunda Afra evi inceliyordu. Çatı katındaki yuvarlak cam dikkatini çekmişti. Cam ve çevresi rengarenk kağıtlarla süslenmiş ve resimler çizilmişti. Afra o camdan bakınca hayatın kötü gözükmesinin imkansız olduğunu düşündü. "Yaşam penceresi " diye geçirdi içinden. Sanki bakan herkesin yaşamak için heyecanlanacağı bir pencereydi.
Ablasıyla arabadan inip kapıya doğru gittiler.
Kapıyı ablasının yaşlarında yakışıklı, vücudu oldukça yapılı bir adam açmıştı.-"Hoşgeldiniz buyrun."
-"Hoşbulduk. "
Afra şaşkınlıkla ablasına doğru döndü. Sesimi titremişti onun? Yanaklarımı kızarmış bide? Bunu bir kenara yazacaktı.-"Ben Cenk. Açelya yukarda Afracım"
Cenk elini uzatmış Afra'dan karşılık bekliyordu. Afra'da onunla el sıkıştıkdan sonra merdivenlere yönelip üst kaya çıktı. Üst kata geldiğinde şaşkınlığını gizleyemedi. Etraf küçük ağaca benzer bitkilerle ve çiçeklerle doluydu. Duvarlar bej rengindeydi. Perdeler sonuna kadar açılmış içerisi günışığı ile dolmuştu. Koltukta otururken elindeki çerçevenin tozunu alan bir kız gördü Afra. Sarı uzun saçları beyaz teniyle uyumluydu.
Kız başını kaldırıp Afra'ya baktı . Ayağa kalkıp hemen onun yanına geldi. Ve gülerek;-"Hoşgeldin sen Afra'sın. Bende Açelya. Boyun ne kadar uzunmuş. Manken gibisin. Ayrıca gözlerin de çok büyük. Çok güzeller. Saçlarının rengi doğal demi ? Ablaninki gibi koyu kestane. Ablanı baya gördüm ben. Tanışıyoruz yani. Bacaklarının bu kadar uzun olması normal mi? "
Afra ağzı açık bi şekilde karşısındaki kızı izliyordu. Bikaç saniyede ne kadar konuşmuştu öyle?
-"Evet normal. 7 yaşımdan beri basketbol oynuyorum. Çok işe yarıyorlar ."
-"Demek basketbol oynuyorsun bende lisedeykençok oynardım Afra'cım. Bir gün maç yaparız olur mu ?"
Cenk'in sesiyle ikiside o yöne doğru döndü. Afra'nın ablası Feyza ile Cenk beraber onları izliyorlardı.
Feyza bi anda kahakaha atmaya başladı.-"Afra Açelya'nın çenesini ne kadar çekebilicek bakalım "
Saatler sonra
Afra ve Açelya saatlerce ödev yapmaya çalışıyorlardı. Daha doğrusu Afra yapmaya çalışıyordu çünkü Açelya susmuyordu. Afra Açelya'nın çok çocuk ruhlu olduğunu farketti. Bitmez bi hayat enerjisi vardı. Sürekli gülümsüyordu. Afra onun gibi olsaydı nasıl olabilirdi diye düşündü fakat Açelya 'da onun gibi soğuk kanlı ve olgun olsaydı nasıl olabileceğini düşünüyordu. İkisinin de bu düşünceleri bozan sesi Cenk'in sesi olmuştu:-" Kızlar hadi gelin yemek hazır "
Feyza'nın sesiyle ikiside ayaklandı ve aşağıya indiler.
Yemekte mantı vardı.
Açelya kaşlarını kaldırıp şaşkınca etrafa baktığında mutfak tezgahının unla kaplı olduğunu farketti.-" Oturup mantı mı büktünüz beraber?" dedi Açelya sırıtarak.
Afra da bunu farkedince ;
-"Siz çalışmıyor muydunuz?"
diye sordu.İkisinin sorularına da cevap gelmedi. Fakat kızlar Cenk'in ve Feyza'nın arasında birşeyler olduğunu çoktan anlamışlardır.
Açelya ne zaman Feyza'nın konusunu açsa Cenk gözlerini kaçırıyor, ve istemsiz gülümsemeye başlıyordu.
Afra'da bugün ablasının utangaçlığı ve sesinin titremesinden bir şeyler olduğunu anlamıştı.
Bütün bu belirtiler sadece tek bir şeyin habercisi olabilirdi.
Onlar bir yandan sohbet ederken bir yandan da yemeklerini yerken mutfak camının önünde hareketlilik farkettiler. Koşuşturmaca vardı. Arkadan gelen bir adam elinde silahla koşuyordu.
Cenk ve Feyza bunu görünce hemen ayağa kalktılar. Silahlarını alıp çıkarken kızlara evden çıkmamaları gerektiğini söylediler. Onlar evden çıktıkları anda Açelya da ayağa fırladı ve askılığa doğru yöneldi. Üzerine mavi bir hırka alıp kapıya yöneldi.-"Nereye gidiyorsun sen ?" diye sordu Afra.
-"Ne varmış diye bakmaya gidiyorum "
Açelya bunu der demez kapıdan çıkmıştı. Afra bu kadar merak bir insana fazla diye düşündü. Fakat sonra eli silahlı o adam aklına geldi. Ablası ve Cenk Açelya 'yı korumayı illaki bilirlerdi. Fakat Açelya'nın oraya gittiğinden haberleri yoktu.
Afra hemen evden çıkıp ilerdeki depoya doğru koştu. Gürültüler oradan geliyordu. Duyduğu birkaç el silah sesiyle olduğu yerde kaldı. Noluyordu? Şok etkisinden çıkıp hızlı bir şekilde deponun kapısına doğru geldiğinde biriyle çarpışmıştı.
Karşısında ağlayan, kısa küt siyah saçlı, mavi gözlü bir kız vardı. Kızın ona bakmasıyla bayılması bir oldu. Afra hemen içeriye doğru koşup ablasına seslendi. Anladığı kadarıyla onlar başka Bi kapıdan girmişlerdi.
Günün devamı karakol ve hastaneden ibaretti.Mavi'nin Afra ve Açelya 'nın hayatına girmesi böyle olmuştu.
Mavi abisi Toprak'ı hiçbir zaman unutmayacaktı."Söyle bana ey gökyüzü,
Bakılan pencereler hep manzarayı görmek için midir?
Hiçbir insan pencerenin camına bakmak istemez mi?
Oysa o camlar ne hatıralara şahit olmuşlardır... "