12.Bölüm: İlk ve Son.

36 2 0
                                    

.

12.Bölüm: İlk ve Son.

Böyleyken Böyle - Yara Aldım.

Nasıl hissettiğimi hisssedemiyordum.

Hayır, aslında tükendiğimi hissedebiliyordum. Yorgunluğumu da iliklerime kadar hissedebiliyordum mesela. Sonra hissizliğimi de hissediyordum. Çok şey hissediyordum belki de hiçbir şey hissetmeden.

Şu an burada tepkisizce oturmam yaşadığım ağır şeylerin bana kattığı güç müydü? Ya da yaşayamadığımın güzel şeylerin bana kattığı yorgunluğun tesiri altında kalarak mı haraket edemiyordum?

Hissedemediğim gibi aynı zamanda hiçbir şey de bilmiyordum.

Her sabah uyandığımda dünümü unutarak bir umutla güzel bir günün beni beklediğini düşünüyorum. Her defa geceyi üzüntüyle başa vurmama rağmen bu huyumdan vazgeçmiyorum fakat yoruldum.

Sahi, düşünüyorum da neden hiç güzel şeyler yaşamadım?

Hayatım boyunca hep doğru şeyleri yapmaya çalıştım. İyi bir insan olmak için çabaladım. Hiç isyan etmedim, hiçbir acımı haykırarak dile getirmedim. Yaşamak için onlara yüz çevirdim. Zamanla gülüşüm kayboldu ama yaşadım.

Yaşadım mı sahiden?

Nefes alabiliyorum diye yaşamış mı oluyorum? İnsanların ciğerlerine dolan nefesin aslında onları ölüme bir adım daha yaklaştırdığını bilmeyerek onları yaşattıklarını sanması ne garip.

Tüm bunlardan ziyade bildiğim tek bir şey varsa o da ölmek istemediğim. Ama öleceğim gün gelip çattığında üzülmem, bilhassa sevinirim orası ayrı bir konu. İsteğimin sebebini bilmiyordum. Öldükten sonra yaşayacaklarımı bilmemekten mi korkuyorum yoksa bu dünyada yaşadığımı yaşadım, gelen tüm acılara göğüs gerebilirim gibi düşünceye sahip olduğum için mi isteğim hiçbir fikrim yok ama tüm kalbimle yaşama bağlıyım.

Belki de yaşama bu kadar bağlı olduğumdandır etrafımdakileri teker teker öldürmem.

Kaç dakikadır izliyordum kollarımdaki cansız bedeni bilmiyordum ama düşüncelerim beynimi bulanıklaştırıyordu. Tüm duygulardan mahrum bir cani gibi ağlamadan oturup benim için kendini feda eden bir cesedin yüzünü izlemek kendime kızmama sebep oluyordu ama ben buydum işte. Fazlası yoktu.

Fakat buranın sessizliği canımı sıkmaya başlamıştı. Yanında oturduğum mezara baktım birkaç saniye; onu rahatsız edip etmemek hakkında beynimde ölçüp biçtim. Lüzum yoktu. Onu az önce fazlasıyla rahatsız etmiştim.

Şimdi gözlerim yeniden kollarımdaki cesede kaydı; onu rahatsız edebilirdim çünkü az önce o ağlamama izin vermeyerek beni fazlasıyla rahatsız etmişti.

Konuşma cesaretini kendimde bulmasam da söze başladım. "Özür dilemene gerek yok demiştin. Bu yüzden öldüğün için pek bir vicdan azabı çekmeyeceğim Demirci." Ses tonumun soğukluğu kanımı ürpertti. "Volkan, beynimde azılı bir suçludan fazlası olmamalıydın. Öldüğün için üzülmemeliydim. Şu an seninle konuşmak yerine yardım çağırıp cesedini aldırmalıydım buradan. Başımdan bir bela eksildi diye sevinmeliydim. İyi biri olduğunu değil de iliklerine kadar kötülüğe mahkum olduğunu düşünmeliydim. Volkan, seni kollarımda tutmak yerine yere itip ayağa kalkmalıydım." Başımı yere eğip bir hayli sustum.

"Gücümü aldın sanki. Ayağa kalkmayı bırak ağlayacak kadar bile gücüm yok. Şimdi anlıyor musun Volkan, bana ne yaptığını şimdi anlıyor musun?" Aklıma o gece geldiğinde gülümsedim. "Kalkıp azarlasana beni. Kırıcı sözler söylesene. Kendini üste çıkar. Yenmeğe çalış beni, yendiğini san hatta. Volkan, bana acı vermeyen tek insandın biliyor musun? Gerçekten bak. Öfkelendiriyordun beni ama acı vermiyordun. Şimdi sen de acı veriyorsun."

CEHENNEMDEKİ KELEBEKLERHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin