Selam aşklarım
Size kötü bir sonla veda etmeye içim el vermedi.
O yüzden bu bölümü size adıyorum.Felix'den
Yılını, ayını, gününü sayamadığım bir zaman diliminin içerisindeyim tekrardan. Bu uzun zaman tanrının bana bahşettiği en güzel en mutlu rüyalarımı görüyordum. Hyunjin... Sevgilim. Kim bilir zaman seni nasıl değiştirdi.
Arada sırada algılarımın açılması ile etraftaki sesleri dinliyordum. En son dediğim gibi benim bildiğim aklımın el verdiği kadar 8 yıl geçmişti. Peki ben öldüm mü? Yada yaşıyormuyum.orası benim için muamma.
İlk defa kötü bir rüya gördüğüme Kanaat getirmiştim. Bir hastane odasındaydım. Sanırım bilinç altım etrafımdan duyduğum sesleri bana bir rüya missillemesinde yansıtıyordu.
Etrafımda ikitane hemşire;biri kız, esmer güzeli diğeri erkek sarışın yakışıklısıyıdı. Bulurlu gördüğüm görüntülerden ise çift olduklarını ellerindeki uyumlu Yüzükler'den anlamıştım. Belki başka bir rüyamda hyun ile benim de olurdu.
Tekrardan etraftaki boğuk ses eşliğinde vede asla tanımadığım simâlar ile gözlerimi tekrara kapattım... Hani derler ya kimse bir yere dönememek üzere terketmez diye... Bende o gün gözlerimi tekrar açmak üzere kapattığımdan habersizdim.
Tekrar uzun bir uykunun ardından uyanmıştım. Sabahın erken saatlerinde aralıklı pencerenin açık kısmından gelen kuşların şakıdısının melodisi ile gözlerimi yeni bir hayata açmıştım. Bir hemşire gelmiş bana 8 yıldır neler olduğunu özetleyerek anlatmıştı.
Ben şok olmuş ifadeler ile hemşireyi onaylamıştım. Çıkacağı sırada uzun zaman sonra yükselen sesim ile sesim çatlamış tekrardan konuşmaya yeltenmiştim.
Hemşire hanım...
Buyrun felix bey.
Benim bir sevgilim vardı... O hala buraya geliyor mu?
Ahh hwang bey. Evet her gün gelir sizi kontrol eder. Kendisine de birazdan haber vereceğiz birazdan burda olur.
Teşekkürler.
Bir süre daha olduğum yerde beklemiş dururken hareketlenme gereği duyarak yavaşça yataktan kalkmıştım. Biraz yalpalamıştım. Ardından önüme düşen uzun saçlarımı farketmiştim... Hep up uzun saçlarım olsun isterdim yanımdaki serumum bildiğim kadarıyla giriş yerini çıkarmış kan akmaması için vida benzeri kapağını takıp terum torbası için de benzer şeyi yapıp lavabo olduğunu düşündüğüm kapıya ilerlemiş girdiğimde kendimi görmem ile ufak bir şok yaşamıştım. Ne kadar yıllar öncesinde saçım sarı olsada belli bir yeni kısmı doğal rengi olan kahverengiye dönmüş yüzümün rengi ruhlar aleminden çıkmış gibi beyazdı.
Lavaboda elimi yüzümü yıkayıp eşyalarımın olduğunu tahmin ettiğim dolabı açtım ve gördüğüm şey ile şaşırmıştım. Kullandığım makyaj malzemelerinin, tarağımın, kıyafetlerin sıfır hiç kullanılmamamışları vardı. Sanırım hyunjinin içine doğmuştu.
Geri lavaboya dönüp yüzümü canlı tutucak hafif bir makyaj yapıp saçlarımı tarayıp topuz yapmıştım.
Ahh bukadar saçı kafamda tutmak biraz zordu. Tekrar ensemde mi kestirsem napsam diye bir düşünmedim değil. Ama bir süre ben bu uzun saçlarıma kıyabileceğimi sanmıyorum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Moonlight/hyunlix
FanfictionKim sadece ödevini yaparken başına bela alabilir ki? Ben Lee felix 15 yaşımda sırf bir ödev için sokakta fotoğrafçılığı yaparken baş belası keko'nun birini peşimde takıntı haline getirdim. Sabır dilediğim anlarım işte bugün başlıyor... #Angst (an...