Ben sana nasıl uyduysam?
Aşkın yalanmış, aşkın yalanmış
Kollarında uyumuşum
Hepsi rüyaymış, hepsi rüyaymışBağırarak şarkıya eşlik ediyor kendimden geçercesine dans ediyordum. Dışarıdan nasıl gözüktüğüm hakkında en ufak bir fikrim yoktu. Umrumda da değildi zaten. Dağıtmaya gelmiştim ve gereğinden fazla dağıtmıştım. Kanımdaki alkol midemi bulandırıyor, başımı döndürüyor, gözlerimin anlık kapanmasına sebep oluyordu. Tüm bunlara rağmen pistte dans etmeye devam ediyor bedenimin yabancı bedenler arasında dolaşmasına izin veriyordum.
Mert gittikten sonra ağlamak yerine uyku haplarıma yönelmiş ve hayatımın en derin uykularından birini çekmiştim. Uykudan bu kez kapımın yumruklanması ile değil durmaksızın çalan telefonumla uyanmıştım. Uzun süre benden haber alamayan dostlarım art arda beni aramışlardı. Daha fazla dün yaşananlardan kaçamayacağımı anlayarak telefonlarını açmış üstün körü olanları anlatmıştım. Anında yanıma damlayıp tesellim olmuşlardı. Sabahı akşam, günleri haftalar etmiş fazlasıyla dertlenmiştik.
Okuldan eve, evden okula süren bu iki haftada ne Mert'i unutabilmiştim ne de kendimi toparlamıştım. Girdiğimiz bu kısır döngüye Ada daha fazla tahammül edememiş, bizi dışarda eğlenmeye davet etmişti. Tüm gece -diğer gecelerde olduğu gibi- düşüncelere boğulmaktansa teklifini kabul etmiştim.
Şimdiyse Ada'nın yeni keşfettiği Allah'ın unuttuğu mekanda kendimizden geçiyorduk. Hande buranın tekinsiz olduğunu henüz sokağına girdiğinde anlamış, bizi defalarca uyarmıştı. Ada her zamanki gamsız tavrıyla abarttığını dile getirmişti.
Başka bir zaman ve ruh halinde olsam muhtemelen Hande'ye destek çıkardım ama bu kez Ada'nın yanında durmuştum. Hande bizi yalnız bırakmak istemediği için söylenerek peşimizden gelmişti.
Oldukça düşük kalitede olan mekan girdiğim an beni de tedirgin etmişti ama ilk içkimi içince gevşemiş ve düşünmemeye karar vermiştim. Barmenin çapkın bakışları eşliğinde alkol alıyor, flörtleşme çabalarını bertaraf etmeye çalışıyordum.
İlgimin onda olmadığını anlayan barmen ağzında bi şeyler geveleyip içkimi verdi. Yavşak gülümsemesiyle yanımızdan ayrıldı. Hande önündeki içkiye garip bakışlar atıyor kokusunun ve renginin anormal olduğunu düşündüğü için içmiyordu.
Basık ve küçük mekan oldukça kalabalık ve sesliydi. Ada çoktan bizden kopmuş kendini pistte atmıştı. Yeterince kafayı bulunca bende kendimi yanına atmıştım. Etrafımızdaki aç kurtlardan habersizmiş gibi dans ediyordum.
Başlarda hafifçe sallanarak başlayan dansım şimdi başka bir boyuta taşınmıştı. Ada'yla kalçalarımızı birbirine yaslayıp kıvırtıyor, ellerimizi vücudumuzda gezdiriyorduk. Bakmakla yetinmeyen iki barzo bize yaklaşmaya başlamıştı. Bunu gören Hande harekete geçerek onlardan önce bize ulaşmıştı.
"Hadi kızlar! Yeter bu kadar gidelim." dedi bir eliyle benim kolumu diğer eliyle Ada'nın kolunu kavrayarak. Yüksek sesli mekanda söylediklerini dudaklarını okuyarak anlamıştım. Kafamla onu onaylayarak eşyalarımızın bulunduğu bar kısmına yöneldim. O sırada Hande alkol komasının eşiğinde olan bu nedenle yürümekte zorlanan, düzeltiyorum yürüyemeyen Ada'yı sürüklüyordu. Hande hem kendini hem Ada'yı toparlarken, ona daha fazla iş çıkarmamak için kendim giyinmeye başladım.
Çantamı elime almış, ceketimi giyerken ortalık karıştı. Müzik kesildi. Başımı hızla kaldırıp etrafa baktım. Bazı insanlar çığlık atıyor, bazıları bizim gibi ne olduğunu anlamaya çalışıyordu. Bu curcunada boşalan pistle içeri doluşan polisler görüş açıma girdi. Kaşlarım şaşkınlıkla havalandı. Hande'yle göz göze geldik. Omzuna yasladığı Ada'yı sabit tutmaya çalışırken ben demiştim bakışları atıyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
TERS KELEPÇE | +18
ChickLitMert Çevik: Beni ne hale getirdiğinden haberin var mı ? Siz: senin benim ne halde olduğumdan haberin var mı ? Siz: vücudum yanıyor, sürekli terliyorum Siz: kasıklarım patlayacak gibi Siz: iç çamaşırım ıslandı, akıyorum sürekli Siz: bacaklarım birb...