18-İyi ki senin gibi düşünceli bir sevgilim var

2.6K 130 5
                                    

...

Yağmurun altında hızlı adımlarla yürümeye devam ederken Onur bileğimi beklemediğim bir anda yakaladı ve beni çok hızlı bir hamleyle kendine çevirdi. Yüzünde anlam veremediğim ağlamaklı, buruk bir ifade vardı.

Benden ayrılmak isteyen oydu ama karşımda böyle perişan bir hâlde duran da oydu. Onu düşünmek ve ona üzülmek istemediğim için fazla üstünde durmadım ama birden ağlamaya başlayan bedenle ne yapacağımı bilemeyerek yüzüne bakmaya başladım.

"Özür dilerim."

"Ne-"

"Ben bir aptalım. Sırf seni korumak için senden ayrılmak istedim ama yapamıyorum Ege."

Bana sarıldığında başta birkaç saniye durdum, daha sonra bende kollarımı ona doladım. Öyle şiddetli ağlıyordu ki içimde bir şeylerin yanıp kül olduğunu hissetmiştim. Geri çekildiğinde ellerimi tuttu ve bana dolu gözleriyle baktı.

"Eve dönelim, sana herşeyi anlatacağım."

Onunla tekrar o eve dönmek isteyip istemediğimi bile bilmiyordum. Ama bana yaptığı şeyin hafif bir şey olmadığını anlamasını istiyordum.

"Onur ben gelmeyeceğim."

Onur'un elimi tutan elini ondan kurtarıp kendime çektim. Bana üzüntüyle bakan gözlerine dikkat etmemeye ve bakmamaya özen gösterdim. Beni o yeşillerine çekmesini istemiyordum bu sefer.

"Böyle yapma."

"Nasıl yapma? Bana bunu yapmanın ne gibi bi' açıklaması var? Ben seninle gelmiyorum."

Onur'la sokağın ortasında dakikalarca bunu tartıştık ve sonunda beni eve dönmeye ikna etti. İkimiz bardaktan boşalırcasına yağan yağmurun altında hızlı adımlarla eve döndük. Eve geldiğimizde Onur kapıyı ardımdan kapatınca ona döndüm ve konuştum;

"Ne anlatacaksan anlat hemen."

Yeşil gözleri üzüntüyle bana bakıyordu.

"Üzerin ıslak, hem yağmurda kaldın üşümüşsündür. Ben sana kıyafet getireyim sen bir duş al sonra konuşuruz, lütfen."

İtiraz etmeden dediğini yaptım. İtiraz etsem bile kabul etmeyeceğini biliyordum. O çıktıktan sonra üstümdeki ıslak kıyafetleri çıkartıp duşa kabine girdim. Kısa, sıcak bir duş alıp çıktım ve Onur'un bana getirdiği kıyafetleri üzerime giyip banyodan çıktım. Beni salonda bekleyen Onur'un yanına gidip tam karşısındaki kanepeye oturdum ve gözlerine bakmaya başladım. Derin bir nefes alıp konuşmaya başladı.

"Hastanede başına gelen olayları biliyorum."

Söylediği şeyle aklıma çalışma odasında konuştuğu şeyler gelince düşündüğüm şeyin doğru olduğunu anladım.

"Olanlar birer tesadüf veya şanssızlık değildi, bu planlanmış bir oyundu aslında."

Ağzından çıkan cümleyle yüzüne şaşkınlıkla bakakaldım. Ne demek istediğini anlamayarak yüzüne bakınca tekrar dudaklarını aralayıp konuştu;

"Seni kaçıran Ömer piçi, o kaçmış ve ona yaptıklarımızdan dolayı aklını kaçırmış durumda. Resmen sana zarar vermek için fırsat kolluyormuş. Bana, sana sürekli zarat vereceğine dair bir mesaj atmış, beni senden vurmak istiyor. Benden uzak olursan sana zarar vermez diye düşündüm. Biliyorum büyük bir hataydı ama aklıma bu geldi sadece. Hızlı davranmam ve seni o adamdan uzak tutmam gerekiyordu."

Onur'un söylediği şeyler zihnimde uçuşurken önümdeki koltuktan kalkıp yanıma geldi ve ellerimi sıkıca tutup öptü.

"Özür dilerim."

Yeşil gözleri yine dolarken ona döndüm ve sıkıca tuttuğu ellerimi ellerinden çekip kurtardım. Bu yaptığı resmen saçmalıktı. En azından bana küçücük bile olsa bir açıklama yapması gerekiyordu, kafasına göre hareket edip böyle yanlış kararlar almaması gerekiyordu.

"Sana inanamıyorum. Bu söylediğin şeyler sana mantıklı geliyor mu? Oğlum benden ayrılsan ne olur amına koyayım? Ben hamileyim hamile. Ben senden hamileyim farkında mısın sen? Adam benden ayrılsan bile bebeği istediğini biliyor yani her türlü yine başıma bela olacaktı zaten. Düşündüğün plan da hiçbir işe yaramayacaktı."

Onur ne diyeceğini bilemez şekilde gözlerini kaçırdı. Çok pişman ve bir o kadar da mahcup bir ifade vardı yüzünde.

"Sanırım ben harbiden gerizekalının tekiyim."

"Evet öylesin, beni korumak için hızlı davranıp saçma sapan mantıksız bir karar almışsın ve hiç düşünmemişsin. Ömer denen o orospu evladını bana neden söylemiyorsun sen? İkimiz düşünür bir şeyler bulurduk. Kendi kafana göre iş yapma Onur bir daha."

Ona çok sinirliydim ama yinede belli etmemeye çalışıyordum. Elimde olsa ağzına bir tane geçirirdim şuan.

"O gün olanları bana neden anlatmadın sen?"

Sorduğu soruyla ona döndüm.

"Seni düşündüm, sen bir daha kafana takma da başına iş açma salağın teki yüzünden diye."

"İyi ki senin gibi düşünceli bir sevgilim var."

Alayla karışık kurduğu cümleyle omzuna yumruğumu geçirdim. Acıyla inleyip kendini geri çekerken aynı zamanda gevşek gevşek gülüyordu.

-

Biraz daha birlikte oturup ne yapacağımızı düşündük ve sonra yorgunlukla yatak odasına çıkıp uyuduk.

Herşey nasıl olacaktı ve nasıl düzelecekti bilmiyordum ama biz bir şeyleri değiştirecektik beraber.
Onur yanımdaysa biz herşeyi hallederdik, sadece birlikte olmamız yeterliydi.

DUDAKLARIN[bxb]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin