O günden sonra Hyunjin hiçbir şey olmamış gibi yapmaya çalışıyordu ama gözüme her baktığında oradaki sorgular ve üzgün bakışı görebiliyordum.
Şimdi de karşımda durmuş yarışmaya yalnız gitmek istemediğini ve eğer müsaitsem onunla gidip gidemeyeceğimi sorarken de o kırgın bakışına şahit olmuştum.
"Ders saatleri içinde olacak ama. Derslerden geri kalabilirsin"
Hiç beklemeden cevap verdim.
"Ölüm ben derslerden kaçmak için adam tutup kendimi mi dövdürsem diye düşünmüş insanım. Tabiki gelirim"
Kendimi ondan uzak tutmaya çalışıyordum. Çünkü kendime itiraf edemesem de karşılıklı aşka inanmazdım.
Herkes menfaati kadar beraber olurdu. Ben birini sevdiğimde ölümüne severdim. Ama şimdiye kadar karşıma asla böyle biri çıkmamıştı ve yıllar içinde sevgi duygum körelmiş aşka olan inancımı yitirmiştim.
Evet Hyunjin dikkatimi çekiyordu. Davranışları, konuşması, kendisi... Ama bağlanmaktan korkuyordum. O gün bana küstüğünde içimde bir şeylerin çok acıdığını hissettim ve ona sarılma isteğimi bastıramamıştım. Bu huyum yüzünden yıllar içinde çok kırılmış çok acı çekmiştim.
Bunun olmasına bir faha izin vermeyecektim.
Ama aldığım mesafeli davranma kararına bile sadık kalamamıştım.
Gülümseyip gidecekken Hyunjin bana seslendi.
"Felix! Sana bir şey verecektim"
Ayy yoksa tüm mal varlığını bana devredecek imzalı bir belge mi verecekti??
Heyecanla arkamı döndüm ve elinde tuttuğu pembe ayıcık asılı anahtarı gördüm.
Araba mı almıştı?
Araba anahtarları böyle olmuyordu sanki ama.
Elimi uzatıp anahtarı aldım.
"Neyin anahtarı bu?"
Hyunjin gülümsedi ve "Ev" diye cevap verdi.
Ev mi almıştı bana? Vay devenin nalı
"Hyunjin ciddi misin? Hangi evin anahtarı bu?"
Bu soruyu sormam lazımdı. Umarım deniz kenarında yalı falan almamıştır. Ya da daha kötüsü saray!
"Benim evimin yedek anahtarı. Son geldiğinde sana vereceğimi söylemiştim"
Hoh çok şükür! Pahalı bir şey falan olsaydı içim yana yana reddederdim. Gerçi onun ev de baya efsoydu ama en azından arada gidip gelmem içindi.
"Teşekkür ederim" dedim anahtarı cebime atarken. Üstündeki maskotu sonra inceleyecektim. Ve anahtarı hiç kullanmamayı umuyordum.
Tekrar arkamı dönmüş bu sefer gerçekten giderken Hyunjin'in iç çekişi ulaştı kulaklarıma.
Öyle kolay kolay güvenemezdim kimseye. İnsanlara olan güvenim bir kez kırılmıştı zaten.
Hoplaya zıplaya sınıfa gittim eşyalarımı toplamaya basarken Hyunjin geldi o da çantasını aldı ve "Seni yukarıda bekliyorum" diyerek sınıftan çıktı.
Bizim grup etrafıma toplanmıştı yine.
Konuşan ilk kişi Minho oldu
"Neden bekliyor seni yukarıda?"
Sonra Jisung.
"Yine fan Fin fon mu yapacaksınız?"
Ardından Jen
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yıldızların Altında, HyunLix
Fiksi Penggemar"BENIM GÖNLÜM SARHOŞTUR YILDIZLARIN ALTINDA!" Sokakta yankılanan şarkı sözü ile yatağımdan fırladım. Hangi oç telefonumu dinliyordu da dinlediğim şarkıları saatlerdir bağıra çağıra söylüyordu? Bu tam olarak 12.'ydi. Açtığım 12. şarkıyı da söyleme ba...