Busan'a vardıklarında saat 22.30 civarıydı. Karanlık çökeli çok olmuştu. Trenden inip valizlerini ğörevlilerden teslim alıp bu saate rağmen bir çok insanın bulunduğu tren garından çıkmışlardı. Seungmin hala daha içinde bulunan toplar yüzünden düzgün yürüyemiyor, paytak adımlar atıyordu.
"Düzgün yürü Seungmin."
"Nasıl yapabilirim bunu hyung-nim?" Jeongin ona yaklaşarak sıkıca belini kavradı.
"Sana yardım edeceğim." Tekrardan yürümeye başladılar. Garın yanındaki otobüs durağına doğru.
Kalacakları otel şehir merkezindeydi ve bir yirmi dakikalık yol gitmeleri gerekiyordu.
"5 dakika sonra otobüs gelecekmiş." Seungmin telefon ekranına bakarak konuştuğunda Jeongin onu onaylamıştı. Sessizce otobüsü beklerlerken durağa bir adam yaklaştı. Çoğu kişi diğer tarafta kalan metro istasyonunu tercih etmişti. Çünkü otobüs şehrin diğer bölgelerine gitmiyor, sadece merkezdeki bir bölgeye hizmet sunuyordu. Bu yüzden otobüs durağında onlarla birlikte bekleyen küçük bir çocuk, annesi ve babası, bir de orta yqşlı bir teyze vardı. Sonrasında gelen adam ise leş gibi içku kokuyordu. Seungmin yanında duran adamdan rahatsız olarak Jeongine sokulmuştu. Içki kokusu yerine hyung'unun güzel kokan parfümü ona iyi gelmişti.
Durağın önünde duran otobüsle ilk önce inecek olanlar inmiş, sonrasında ise onlar binmişlerdi. Arka taraflarda ikili koltuklara oturmuşlardı. Seungmin oturmasından dolayı prostatına daha çok baskı yapan toplarla inlememek için zor tutmuştu kendini. Jeongin'in koluna sarılmış, başını omzuna yaslamıştı. Yorulmuştu ve dinlenmek istiyordu. Yirmi dakika çabucak geçerken merkeze gelmişlerdi. Sokaklar bu saatte çok hareketliydi. Otobüsten indiler ve Seungmin'in önderliği ile kalacakları oteli bulmuşlardı. Seungmin çoktan rezervasyon yaptırdığı için resepsiyona gidip adını vermişti. Resepsiyondaki tatlı kadın ona oda kartını teslim etmiş, ardından çalışanlardan biri gelip valizlerini almış ve onlara yolu göstermişti önden ilerleyerek. İkinci kattaki odalarına girip kapıyı kapattıklarıda Seungmin kendini yatağa attı. Jeongin çantasını kenara koyarak küçük tekli koltuğa oturmuştu. Yatak çift kişilikti. Odanın içi loştu.
"Seungmin?" diye seslendi kısık bir sesle.
"Efendim hyung?"
"Hadi kalkta bir market falan bulalım, yemek yiyelim." Seungmin yatakta doğrulup başını onaylarcasına sallamıştı. Kalkıp valizine ilerlemiş içinden kıyafet çıkarmıştı bir kaç parça. Ardından tişörtünü tek hamlede çıkarıp atmıştı üzerinden. Jeongin çocuğun bedenini incelerken Seungmin pantolonunu da çıkarmıştı. Valizinden aldığı tişörtü ve pantolonu giyerek geri yatağa oturmuştu. Jeongin hala daha pür dikkat onu izliyordu.
"Sen üstünü değiştirmeyecek misin hyung-nim?" Jeongin gözlerini çekip kendine kıyafet çıkarmış ve o da Seungmin'in bakışları eşliğinde giyinmişti.
"Çıkalım mı?"
"Olur." Sırt çantalarını alıp odadan çıkmışlardı. Aşağı inip otelden çıktıklarında Seungmin uzanıp Jeongin'in elinu tuttu. Sokakta yürüdüler el ele. Kalabalık caddede gördükleri yere girmiş, yemek sipariş etmişlerdi.
Sessizce yediler çünkü yorgundu ikisi de. Oradan kalktıklarında yine el ele tutuşarak yürüdüler.
"Biraz daha dolaşmak ister misin yoksa otele mi dönelim?" Seungmin yorgunca başını salladı.
"Otele dönelim. Çok uykum var hyung." Jeongin onu onaylayarak ilerledi. Sokaklardan birinde gördüğü marketle oraya doğru yürüdü. Seungmin'de peşinden ilerledi. Market hareketli caddeye göre ıssız bir sokaktaydı. Seungmin otobüsten beri üzerinde hissettiği izlenme hissini yine yaşıyordu. Ancak bunu Jeongin'e söylememişti. Hyung'unun elini daha sıkı kavrayıp markete girdi. Bir kaç kutu içecek, su ve küçük atıştırmalıklar aldılar. Seungmin her ne kadar bir şişe soju istesede marketlerde lise öğrencilerine alkol satılması yasaktı. Kasaya gidip ödemeyi yaptılar ve çıktılar.
Issız ve karanlık sokakta yürürlerken arkadan bir çift ayak sesi daha duyulmuştu ve gittikçe onlara yaklaşıyordu. En sonunda Seungmin omzunda hissettiği dokunuşla dururken Jeongin arkasına bakmıştı. Duraktaki içki kokan adamdı bu.
"Selam güzellikler. Tanışmak ister misiniz?"
"Hayır." dedi Jeongin kaşlarını çatarak ve ilerlemek adına bir adım attı. Adam onlaracyetişti.
"Hadi ama, naz yapmayın. Hem sen istemiyorsan bile yanındaki bu afet istiyordur belki, hm?" Adam elini Seungmin'in kalçasına atmaya yeltendiğinde Jeongin Seungmin'i kendine çekti.
"Siktir git, orospu çocuğu. İstemediğimizi söyledik değil mi?"
"Ayıp oluyor ama, kaç saattir takip ediyorum sizi." Jeongin adamın yakalarını tutup kafa attı. Zaten kafası güzel olan adam yere düştü. Jeongin bir kaç tekme attı.
"Orospunun evladı!"
"Jeongin bırak lütfen. Gidelim." Seungmin kolunu çekiştirdi. Tamamen yere yığılmış adamı daha da hırpalamaya devam edecekken Seungmin'in onu çekiştirmesiyle sokaktan çıktılar.
"Hızlı gidelim. Ya gelirse?"
"Sarhoş baya, zor ayılır. Ama hızlı gidelim. Korkma yeter ki." Hızlıca otele varmışlardı. Yukarı çıkıp odaya girdiklerinde Seungmin poşeti bırakıp Jeongin'e sarıldı.
"Teşekkür ederim. Böyle durumlarda ne yapacağımı bilemeyip öylece kalıyorum. Sen olmasan-" Jeonginde ona sarıldı.
"Önemli değil Seungmin." Seungmin ondan ayrılıp gülümsedi.
"Ben duşa gireceğim gelmek ister misin hyung?" Sırıttı.
"Arsız velet." Jeongin gülüp tişörtünü çıkardı ve önden banyoya ilerledi.
Seungminde gülerek peşinden gitti.
Banyoda bulunan küveti doldurdular. Jeongin içine girip otururkennSeunvmin'de tamamen soyunup kucağına oturmuştu.
"Hyung, çıkart aetık şu topları." Jeongin elini kalçasına attı ve deliğindeki sıvıyla kaplanmış topları çıkardı. Seungmin rahatlamıştı.
"Ahh-" Jeongin topları küvetin dışına koyup belini tutmuş, dudaklarını öpmeye başlamıştı. Seungmin anında karşılık verirken bir süre birbirlerinin dudaklarını emdiler. Seungmin yavaşça sürtünmeye başladı. Jeongin ellerini belinden kalçalarına indirdi ve sıktı. Seungmin boğukça inleyip kendini hyung'una bastırdı. Su hafifçe dalgalanıyordu. Seungmin onun omuzlarına tutunup bedenini yukarıya kaldırdı ve hyung'unun aletinin ucunu deliğine yasladı. Saatlerdir içinde toplarla gezdiği için ve trende de yaptıkları için genişti zaten. Penisi içine soktu tamamen. İnlerken hyung'unun kucağına oturdu. Kalçasını hareket ettirmeye devam etti yavaşça. Jeongin onu belinden destekliyordu.
"Yorgun değil miydin sen?" Jeongin'in sesi kısık çıkmıştı.
"Senin için asla yorgun olmadım hyung." (Sik yazmama kızmasaydınız buraya cuk otururdu ESTCJBDSIJ)
Sonra yine omuzlarına tutunup hareket etmeye başladı. Bir süre sonra tamamen zıplar hale geldi. Jeongin aldığı zevkten dolayı başını geriye atarak inliyordu.
Yarım saat içinde duştan çıktılar. Güzelce yıkanmıştı ikiside.
Odaya geçip pijamalarını giydiler ve yorgun bedenlerini yatağa bıraktılar.
Gecenin kalanında ise sarılarak uyumuşlardı.
###
Yoruldum bendr.
Şu sathos adamli yeri yasadigim seydrn alintiladim tam boyle degildi ama degistirdim.
gece ablamla deniz kenarinda oturuyoduk yasadigim yerde turistik ve cok fazla indan var her yerde saat on gibi kalkip garaja yuruduk babam alicakti ordan. ablamla konusurken bi cocuk(?) adam geldi. arkadasim soruyo sizinle tanisabilir miyiz falan dedi yok dedim. sebep dedi?? ulan orospu cocugu ne sebebi. istemiyoruz cunku dedik gitti. sonra on dk sonra bi daha geldi. biz sizi takip ettik buraya kadar tanisalim sevgiliniz yoksa dedi. ABI I AM GQY OK?? var dedik gitti orospu evladi.boylelere ben gayim deyin siktir olup gitsinler
igrenc varliklar
anyway
sik yerine bi an baska ne kullabildigini unuttum o derece DDGVKMGVEZEXYGUB
anyway pamuk eller yildiza
bays 💋💋

KAMU SEDANG MEMBACA
angel from hell || seungin
Fiksi PenggemarSeungmin ödevi için Jeongin'den yardım istemişti ancak amacı çok farklıydı.