4. Tuhaf Genç Efendi Mo
‘Resmen kafayı yemiş,’ diye düşündü Lan Jingyi, temkinli bir ifadeyle Mo Xuanyu’ya bakarken. Hanguang-Jun'un onu geri getirmek konusunda neden bu kadar ısrarcı olduğunu anlayamıyordu. Evet, Mo malikanesinde onlara yardım etmişti, ama yine de bu tuhaf olduğu gerçeğini değiştirmiyordu. Hanguang-Jun hakkında durmak bilmeyen bir şekilde yorum yapmaya devam ediyordu ve bu yaptığı hiç de doğru bir şey değildi. Hanguang-Jun’un herkesin tipi olduğuna emindi, ama bu kaçık her gittiği yerde bunu ilan etme hakkını nereden bulabiliyordu ki?!
Söz konusu manyak şu anda kafasını eşeğe vuruyor ve bağıra çağıra ağlıyordu. Lan Jingyi’nin görevi de o sakinleşinceye dek burada beklemekti. Lan Jingyi, önündeki sahneyi açıklayacak bir kelime bulmakta zorluk çekiyor gibi görünen Lan Sizhui’ya baktı.
“Erkeklerden hoşlanıyorum,” diye sızlandı Mo Xuanyu, sanki bunu net bir şekilde anlamamışlar gibi. “Klanınızda bu kadar çok yakışıklı genç varken, kendimi kontrol edebileceğimi sanmıyorum.”
Lan Jingyi bir gözünün seğirmeye başladığını hissetti. Lan Sizhui ise oldukça sakindi. Onunla hala mantıklı bir konuşma yapabileceğini düşünüyor gibiydi. “Genç Efendi Mo –“
O an çok tuhaf bir şey olmuş, adam sanki en başta üzülen ve ağlamaya başlayan o değilmiş gibi birden susmuştu. Lan Jingyi onun başından beri rol yaptığından emindi, ama yine de bu ani değişim rahatsız olmasına yol açmıştı.
Mo Xuanyu, bakışlarını Lan Sizhui ve Lan Jingyi üzerinde dolaştırırken kafa karışıklığı içinde gözlerini kırpıştırdı. “Ne,” diye mırıldandı. Önce kendi bedenine sonra da nerede olduğunu anlama çalışırcasına etrafına bakındı.
“Ben –“
“Wei Ying,” dedi Hanguang-Jun, en az onun kadar kafası karışmış bir ifadeyle.
‘Ha?’ diye düşündü Lan Jingyi ve Lan Sizhui’ya bir bakış attı. Wei Ying de kimdi?
Mo Xuanyu aniden kendini Hanguang-Jun'a doğru attığında, Lan Jingyi'nin düşünceleri bıçak gibi kesildi.
Lan Jingyi anlık bir şok duygusu hissetmiş, ama sonrasında hissettiği korku ve sefalet duygusu ona üstün gelmişti. O manyak kendini nasıl Hanguang-Jun’a fırlatmaya cesaret edebilirdi? Sanki Hanguang-Jun kendisini öylece üzerine atabileceği sıradan bir insanmış gibi! Ve Hanguang-Jun diğer adamın çaresiz sarılışına nasıl karşılık verebilirdi – Bekle. Ne?
“Aman tanrım,” dedi Lan Sizhui. Lan Jingyi ise zayıf bir baş sallamasıyla onu katılmakla yetinmişti.
“Lan Zhan!” diye bağırdı Mo Xuanyu. Gördükleri şeylere inanmak gerçekten güçtü. “Lan Zhan, Lan Zhan... O zaman gerçekten seninle yatmak istemiştim –“
Lan Sizhui öksürmeye başladı. Lan Jingyi’nin zihni ise o an bomboş bir kağıttan ibaretti.
“Ben – ah bekle. Lan Zhan, biraz önce söylediğim her şeyi unut. Tabi ki de daha önce beraber olmadık – haha. Ama seni gerçekten çok seviyorum ve –“
“Wei Ying. Biz yattık.”
“Ne — oh. Aman tanrım sensin! Tanrıya şükür.”
“Şu an –“ Lan Jingyi çatallaşmış bir sesle konuştu. “Ne yaşıyoruz tam olarak?”
Lan Sizhui’nin ağzı bir balık gibi açılıp kapandı. En sonunda çaresiz bir tavırla omuzlarını silkmişti. Birazcık travmatize olmuş gibi görünüyordu. Lan Jingyi daha öncesinde kendisini, babasının seks hayatı hakkında konuşmasına şahit olmak gibi talihsiz bir durumun içinde bulmadığı halde, genci bu tavrı için suçlayamazdı. Bu gerçekten iğrençti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Travel Through Time (Lan Wangji/Wei Wuxian) • Tamamlandı
Romance"Wei Wuxian, Jiang Cheng'in histerik bağırışını, etrafında aniden başlayan fısıltıları, Gusu Lan öğrencilerinin şok olmuş bakışları ya da Lan Qiren'in şok ve dehşet karışımı bir ifadeyle solan yüzünü görmezden geldi. Geri çekilerek Lan Wangji'nin yü...