Bölüm 7

2.6K 138 0
                                    

     Eve gelir gelmez arabasında bıraktığı telefonuna baktı. İş yerinin whats app grubunda bir sürü mesaj vardı sabah 7-2 nöbetine birine ihtiyaç vardı ve kimse bulunmamıştı. Normalde olsa asla o nöbete gitmezdi ama evde olmamalıydı. Evde kalırsa Saul uyanır uyanmaz eve gelecekti. Hala onunla yüzleşmek istemiyordu. Gerçekten şekil değiştiriciler vardı ve o koca dünyada biriyle tanışmıştı. Ergenliğinde hayalini kurduğu karakterler yalan değildi. Onun gibi kıyısından köşesinden varlıklarından haberdar olan yada kendi bir şekil değiştirici olan yazarlar tarafından insanlığa fantezi olarak resmedilmişlerdi.  Korkuyor mu? Belki. Meraklı mı? Oldukça! Saçma ego savaşlarına girmeden hayatına renk katmaya kararlı mı? Hem de nasıl. Düşündü de hiç nöbet çekecek durumda değildi. Üç günlük bir nöbet değişimi yapıp boşa çıkmıştı. Bunu heba edemezdi. Denize gitmeliydi. Gün doğumuyla birlikte bedenini Poseidon'un mavi denizine bırakacaktı. Ne de güzel birde o gerçek olsa tam olurdu. Üzerine mayosunu geçirir geçirmez eline aldığı küçük çantasıyla yürümeye koyuldu. Plajın ana kapısı kilitliydi arabayla asla gidemezdi o saatte. Orası Caretta Carettaların üreme alanıydı ve koruma bölgesinde yaşıyordu. Yavaş tempolu bir yürüyüşle altı dakikada ayakları suya basmıştı. Tepenin arkasında tamamen ortaya çıkan güneşle birlikte dizlerine kadar suya girdi. Etrafına baktı kimsecikler yoktu. Daha fazla derine gitmemeye karar verdi. Ondan korkuyordu. Yalnız başına asla daha derine gidemezdi. İçinde hep bir çığlık vardı 'karaya yakın kal' 

     Ateşten korkar, denizden korkar; tehlikeli olabilecek her şeyden korkardı.  Çocukluğundan gelen bir şeydi bu. Kendini nasıl koruyacağını veya olurda bir şey olursa nasıl kendini tedavi edeceğini öğrenmek onu sağlık alanına meraklandırmıştı. Ve şimdide bir hemşireydi. Ne doktordu ne de hasta bakıcı. İkisinin ortası hem doktorların bilgisinin tam eşi hem de görev ve yetkileri bir bakıcı kadar düşük. Neydi acaba? Kurt adam, leopar veya bilmediğim başka bir hayvan. Leopar olamazdı çünkü tüylerinde benekleri yoktu şimdilik kurt adam olduğuna bel bağlayacaktı. 

     "Neden benimle değil de yalnız başına buraya geldin?" gelen sesle arkasına dönen Alya Saul'u bileklerine kadar suda ona bakarken buldu. Tabiki onun geldiğini göremezdi. Asla denizdeyken sırtını denize dönmez aksine sırtı her zaman kıyıya dönük olurdu denizden gelebilecek her şeyi görebilmek için. Kolları normaldi. Güneş bedeninde parlıyordu ve patisinin olduğunu hatırladığı elleri yumruktu bembeyaz olmuşlardı. "Sabah gördüklerimi hazmedebilmek için yalnız kalmaya ihtiyacım vardı" dedi hiç düşünmeden Alya. 

     Saul aklı karışmış bir şekilde kafasını yana yatırıp ona baktı gözleri kısıldı dudaklarını birbirine bastırdı "Ne gördün Alya?" diyebildi en sonunda. Çünkü uyandığında kendini bulduğu hali gayet iyi hatırlıyordu ve Alya bunu görmüşse ne yapması gerektiğini bilmiyordu. Yıllardır insanlara kendilerini göstermeyi bırakın varlıklarının gerçekliğini kanıtlatmak yasaklanmıştı. Son on yıldır bu durum bayağı sorun yaratmıştı. Kendilerinden haberdar olan kişiler gelişmiş hayal güçleri veya yaşadıklarını kaleme alıp insanlara servis ettiklerinde kendilerine hayran olan insanların yanında bir sürüde avcı olmak isteyen psikopatlar türemişti. 

     "Nesin? Yani hangi tür bir hayvansın? Sakın bana hayal gördün içkinin etkisi zırvalığı yapma" Alya Saul'un orada olmasının güvencesiyle biraz daha içeriye doğru yüzdü. Saul cevap vermek yerine oda Alya'nın yanına doğru gitti. "Madem açık konuşuyoruz" derken Saul Alya'yı bacaklarından tutup beline sarması için yanına çekti. Alya hiçbir şekilde karşı koymadı sadece gözlerine bakmaya devam etti. "Ben bir kurt adamım. İtalya da köklü bir sürünün üyesiyim" güven verici Şekilde Alya'yı tutan Saul beden dilinin vereceği en küçük belirtiyi beklemeye koyuldu. 

     Her ikisinin ortak bir düşüncesi vardı. 'Şimdi ne olacak? Bu hayatımı nasıl etkileyecek?'

BENİMHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin