Bölüm 13

1.6K 105 0
                                    

"İşleminiz tamam. Normal süre mi? Yoksa hızlı sürede mi istersiniz? "

"Benim acilen adadan ayrılmam gerek hızlı süre olsun lütfen. Ne kadar ödemeliyim?"

"Seksen beş Euro lütfen. Yarın gelip teslim alabilirsiniz."

"Buyurun ve teşekkür ederim" diyen Alya dekontunu alıp pasaport dairesinden çıktı. Saul onunla gelememişti. Neden? Kurt şeyleri yüzünden. Kendi kendine bu düşüncelerine gözlerini devirmesi onun kıkırdamasına sebep oldu. Senelik izin kağıdını doldurmak için merkez binaya gitmesi gerekiyordu ve hızla işlerini halledip biletlerini kesmesi gerekiyordu Saul ile. Bebek mavisi Mini cooper'a atlayıp hemen planına sırayla uymaya koyuldu. Şaşırtıcı şekilde trafik yoktu ve kısa sürede merkez binaya ulaştı. Şoförleri selamladıktan sonra sorumlunun odasına doğru yöneldi ki yine orada değildi. Muhtemelen komuta odasındaydı ayakları hiç istemeden de olsa oraya doğru yöneldi Alya'nın. Kimseyle sorunu yoktu ama Saul'un kaza gecesinden beri komutada nöbetçi olan kişiler onların direktifine uymadığı için ona kızgındılar. Düşünmemeye çalıştı. Hayat kurtardı. Ve şu an onunla İtalya'ya tatile gidiyordu. Hafifçe tebessüm ederek kapıdan içeri adımını attı. Herkes oradaydı. Alya hepsini orada gördüğü anda donakaldı. Neden geldiğini bile unuttu beyni çalışmayı bıraktı.

Yine.

"Ooo... Alyamız da geldi." Dedi sorumlu. "Neden hepiniz buradasınız?" gözleri tüm elemanlarına tek tek baktı. En son gözleri Alya da durdu. Alya hemen toparlanıp "Şefim seninle acilen konuşmam lazım" Dedi araya girerek bu kadar insanın konuşmasının bitmesini bekleyemezdi. Şefi başını sallayarak ona devam etmesini işaret etti. Alya bu konuşmanın burada yapılacağı gerçeğiyle karşılaşması hoşuna gitmedi. Kaya dahil herkesin meraklı gözleri üstündeydi. Onun burada olan varlığını görmezden gelmek çok zor geliyordu. Hele son zamanlarda karşısına durmadan çıkması birde Saul... Kafasının içinde silkelendi "Senelik izin istiyorum" dedi bir çırpıda. Şefi dahil herkes şaşkınlıkla ona baktılar. Üç yıldır senelik izin almıyordu ki bu yıl çok fazla senelik izni birikmişti ki yıl sonunda mecburi senelik izne çıkması gerektiğine dair bir konuşma yaşanmıştı şefiyle oda buna ısrarla karşı çıkmıştı. O zaman evde yalnız kalmak istemiyordu. Boşa zamanlarında zaten dinleniyordu birde ekstra bom boş kalmaya dayanamaz diye düşünüyordu. Şimdi ne değişti? Saul hayatına girdi. Yeni bir başlangıç yapmalıydı kendi için. Saul'u ülkesine döndürecek kendi de kısa bir tatil yapıp geri gelecekti. "Kaç gün istersen senindir. Zaten seksen gün yanacak iznin var şimdiden kullansan iyi edersin seni yıl sonu üç aya yakın izne çıkartmak zorunda bırakma beni. Al şu kağıdı doldur." hiç cevap vermesini beklemeden "siz ne istiyorsunuz?" deyip diğer ekibe döndü. Onlar kendi arasında konuşmaya daldılar. Merkezi hastaneyle ilgili her zamanki sıkıntılar. Hiç dinlemeye yeltenmedi tek düşündüğü en erken ne zaman gitmesi oldu. Kaya'nın delici bakışlarını üstünde hissetmeye devam ederken elindeki telefonun takvimine baktı. İki gün sonranın tarihini başlangıç olarak koydu ve ondan sonraki üç hafta sonraki tarihle sonlandırdı. Yazma işlemini bitirince imzasını attı ve kafasını kaldırdı. Koyu kahve badem gözlerle karşılaştı. Hiç tereddüt etmeden bakışmaları devam ederek olduğu yerden kalktı şefe doğru yürüyerek izin kağıdını uzattı. Şefi yazılan tarihleri görünce bir başka şaşırma yaşasa da "İyi tatiller Alya" deyip diğerleriyle konuşmasına devam etti. Fırsattan istiane ortamdan kaçtı. Arabaya tam binecekken tanıdık bir tutuşla durduruldu.

"Nereye?" Kaya içindeki öfkeyi bastırma gereği duymuyordu. Yüzü sertti ama gözlerinde ıstırap çektiğine dair kırıntılar vardı. Alya bu duyguları çok daha önce görmek isterdi. Yeni bir hayat yaşamaya başlamadan önce. "İtalya'ya gidiyorum. Kaliteli şaraplar tadıp; enfes yemekler yiyeceğim" Duygusuz olmak zorundaydı ve bunu başarmıştı Alya. Elini Kaya'nın elinden kurtarmaya çalıştı ama başarısız oldu. "Lazanya... sen..." Kaya Alyanın elini tutmayı bıraktı ve " sen güzel yaparsın benimde canım çekti düşündüm de beraber gitmeden yaparsan yeriz" dedi. Alya bu söylediğine inanmayan bakışlarla baktı "Evde hazır paketlenmiş yaptığım var. Buraya gitmeden getiririm hep beraber yersiniz" kendini plana katmayarak konuşması Alyaya ekstra güven vererek arabaya binip hemen çalıştırdı. Kayanın hiçbir söz söylemesini duymak istemedi. Hızla park yerinden çıkarken kalbinin deli gibi çarpması geçmiyordu. Yol boyunca tatilini düşünüp planlar yapmak istesede bir köşede beyni Kaya'nın hal ve tavırlarını ölçüp tartıyordu. Kendine geldiğinde enin önünde durmuştu. Eve baktı oraya girmek istemiyordu. Saate baktı üç saat kırk yedi dakika sonra mesai bitiyordu Kaya bu denli onunla iletişime geçmişse kesinlikle kapıya gelecekti. Hızla eve doğru koştu arabadan inip. Saul tüm evi düzenlemiş teknede tek bir kirli bardak bile bırakmamıştı. Evi tertemiz ve düzenliydi. Çöpleri bile boşaltılmıştı. Hemen kütüphane odasındaki büyük valizi aldı ve yatağın üzerine açtı. Dolabındaki eline gelen her kıyafeti göz ucuyla bakmış, giyilebilir onayını vermişse direk bavulda yerini almıştı. Kişisel bakım eşyalarını ve bir çift topuklu ayakkabı, iki çift spor ayakkabı ve bir çift sandaletide yerleştirdikten sonra bavulunu kapattı. Hemen evden çıkıp Saul'un evine doğru sürdü. Gidene kadar orada saklanmasına izin verirdi.
Saul'un evin garaj bölümüne baktığında boştu buna sevindi ve arabayı direkt olarak garaja koydu. Saul Alyanın geldiğini daha arabası köşeyi dönmeden biliyordu. Keskin duyuları hem arabanın sesini tanıdı hemde onun çırpınan kalbinin sesini duyabiliyordu. Hızla evden çıktı ve Alya'nın yanına gitti. Arabadan inen Alya'ya baktı bir sıkıntısı vardı ama beden dili bunun aksini söylüyordu. Aklı karışmıştı. Keşke işaret bağları olsaydı diye düşündü. Neden yapmıyordu? Hem bu onlar İtalyadayken işlerini kolaylaştırırdı. Bu fikri uygulayacaktı.

BENİMHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin