4.BÖLÜM; AŞKIN DOĞRULARI

37 2 0
                                    

    "Kontrol edemeyeceğin tek şey,              kalbinin en derininde yatan aşktır."

Bölüm müziği: La leçon particuliére

Aşk, iki kişinin birbirine karşı hissettiği bağın adı. Peki aşkın kıymetini bilmeyenler. Bir kadına veya bir erkeğe bağlı kalmayıp, birçok kişiyi hayatlarına dahil edenler. Neden aşkın altına sığınıp o bağı koparırlar. Neden aldatırlar? Egolarını tatmin edebilmek için.

Anlamazlar bir kadına ya da erkeğe bağlı kalmanın, nasıl mutlu edip değerli hissettireceğini. Aşkın ve sevginin değerini bilmeyen kişiler, sevgisiz ve ilgisizliğe ömür boyu mahkûm kalır. Yaptığından pişmanlık duyar, tekrar elde etmek ister. Sizi tekrar kandırabileceklerini düşünürler.

Onların kendilerine bile saygıları yoktur. Egoları ele geçirmiştir bile. Fakat atladıkları tek şey, karşılarında ki kişinin güçlü olduğudur. Kimse için üzülüp ağlamayın. Sizin duygularınızı önemsemeyen, oynayan, kıran, döken, parçalayan hiç kimse için üzülmeyin.

Aşkı ve sevgiyi aşağılayan bir insan sevilmeyi ve değer verilmeyi asla hak etmez. Bırakın ve dönüp arkanıza bile bakmayın.

~21 yıl sonra~

"Anne, deniz kenarına gidelim mi beraber?" Arabamın kilidini açtım. "Hadi gidelim oğlum." İkimizde arabaya bindik. Doğruca deniz kenarına sürdüm. Ankara'dan, İzmir'e geçmiştim. "Anne şuradan iki tane dondurma alayıp geleyim, bekle tamam mı?" Arabayı kenara çekip, cüzdanımı çıkardım.

İçinden yüz lira alarak Ateş'e uzattım. "Annem, benim param var. Sen koy bakayım onu cebine." Gülerek tekrar cüzdanıma yerleştirdim. "Oğlum büyümüşte, parası olmuş." Ufak bir kahkaha patlattık. Arabanın kapısını açtı ve dondurma dükkanına doğru yürüdü.

Arabanın camını indirdim. İçeri giren ılık rüzgar ile gözlerimi kapattım. Saç tellerim hafif hafif dalgalanırken, bir yandan da olanları düşünüyordum. Deniz'im neredeydi? Ona birşey olma düşüncesi dahi beni öldürüyordu. Kötü düşünmemeliydim.

Ateşi dondurma dükkanından çıkarken gördüm. Aynı babasıydı. Bana onun genç halini hatırlatıyordu. Kendini koltuğa atıp, elinde ki bir külahı bana uzattı. "Sen çilek, çikolata ve vanilya üçlüsüne bayılırsın anne." Arabayı haraket ettirmeden önce, yanağına kocam bir öpücük kondurdum.

"İyi ki varsın canım oğlum benim. Nasıl da bilirmiş annesini." İkimiz beraber bu laflarıma kahkaha attık. Arabayı sahile yakın bir yere park ettim. İkimizde yavaş yürüyerek bir banka oturduk. Burada rüzgar daha fazlaydı. İkimizde bir süre denizin dalga seslerini dinledik. "Anne babama ne kadar kızgın olsam da, onu görmeyi çok istiyorum."

Oğlumun kafasını omzuma koyarak, saçlarını karıştırdım. "Bende çok kızgınım. Ama onu çok özlüyorum. Ben babana çok âşıktım oğlum. Birbirimizi ayakta tutuyorduk sevgimizle. Çok fazla engel vardı önümüzde.

İkimiz el ele göğüs gerdik. Hatta ilk karşılaşmamız, ben üniversiteye giderken çarpışmamızla başladı. Aynı gün beni kaçırdı baban." Ateş gülerek bana döndü. "Ciddimisin anne?" Önüme gelen saçımı kulağımın arkasına sıkıştırdım. "Anneler yalan söylemezler. Hadi kalkalım da bir tur dönelim sahilde." İkimizde kalktık.

İlerlerken gözlerimi esintiye karşı kapattım. Tam o an sert bir şeye çarptım. Tam dengemi kaybetmiş düşecekken, sert bir el beni belimden tutup, düşmeme engel oldu. Şaşkın gözlerle şapkanın altında ki o yüze baktım. "Deniz!?"

 BAŞLANGIÇ 2: SONHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin