7.BÖLÜM: FİLİZLENEN HATIRALAR

13 1 0
                                    

"Sahne tamamlanmıştı. Oyun artık başlamaya hazırdı."


Bölüm müziği: Can Ozan- Sar bu şehri/ Öyle kolay âşık olmam


Ne derlerdi; tüm hikâyeler mutlu sonla biter ve her kuşun konacağı bir yuvası güzel bir geleceği vardır diye. Aslında ne söylendiğine değil, ne yaşandığına bakmalıymış insan.

Bu öyle birşey ki; bir bülbülün güzel sesi, prensin beyaz atı ya da küçük kızın en güzel tokaya sahip olmaması kadar imkansız.

Ben imkansız diye birşeyin olmadığını şu kısacık hayatımın, içine yüzlerce hatta binlerce hayatlar sığdırdığında öğrendim. Belki de onlarca hayatı içime sığdırırken, kendi hayatımı kaybetmiştim.

Kaybedilen birşeyi tekrar bulmak zordur. Kırılan bir kalp gibidir kaybedilmek. İlk önce boşluğa düşersin, kendini aramaya başlarsın çaresiz gözlerle. Bulabilecek misin kaybettiğin kendini, yoksa çaresiz bir annenin çırpınışıyla hiç gelemeyecek bir umudun pençesine mi düşeceksin?

Belki de kendini ararken, en güzel hayatları feda edeceksin. Kaybettiğin birşey tekrar gelmez. Fakat seninle olan güzel hayatlar seninle kalır. Kaybettiği birşeyi yıllarca aramak değil de, elinde olan şeyleri kaybetmeden sahip çıkmalı insan. Zamanı geldiğinde, onu herşeyden korayacak bir evi olsun diye.

~25 yıl önce~

(Sadık'ın ağzından)

"Çekil karımın ve çocuğumun yanından!" Rıza'nın gür sesi ile hızlıca arkamı döndüm. "Çekilmiyorum ulan! Benim olanı benden alamazsın anladın mı?" Kahkahası kulaklarıma ilişince, içimde çıkmak için tutuşan kinim de yükseldi. "Senin olan, duydunuz mu?" Tekrar yüzsüzce güldü. "Ne oldu gerçekler komik mi geldi sana?"

Yüzü tekrar eski hâlini aldı. "Ne gerçeğinden bahsediyorsun? Sevdiğin kızı aldığımdan bahsediyorsan o gerçek işte." Şule'nin yalvaran bakışları beni hemen sardı. Fakat artık çok geçti. Koşar adımlarla Rıza'ya ulaştım, tepki vermesine fırsat vermeden yüzüne yumruğu indirdim.

Dengesini koruyamadan yere düştü. "Şule koş!" Elinde kızımızla yanıma geldi. Hızlıca elini tutarak koşmaya başladık. Biliyordum kaçışımız bizi Rıza'dan değil, birbirimizden uzaklaştıracaktı. Şuan Şule yanımdaydı ve gerisinin hiçbir önemi yoktu.

Çok geçmeden bir araba önümüzü kesti. Geriye doğru kaçacakken artık bir kaçışımız olmadığını farkettim. Şule'yi ve kızımı kendime doğru çekip korumaya çalıştım. Belki de benim gücüm koruyamayacaktı onları. Fakat ruhum, onlar için bedenimi terk etmeye hazırdı.

Ben Sadık Yılmaz. Yıllardır dört gözle aranan bir sevgili, sadece babasının kokusuyla huzura kavuşan bir kızın babasıyım. Onların varlığı ile atan kalbim, ölümden korkmuyordu. Ben ölümün ta kendisi olmuştum.

~Bugün~

(Liya'nın ağzından)

Bazı anları aşacak gücü bulamazsınız kanayan kalbinizde. O anlar en derinde yatan acıları gün yüzüne çıkartıp, ruhu kanatır. Benim ruhum kanıyordu. Nereye baksam, dokunsam boşluğa sürüklüyordu beni. Umudu kestiğim an gördüm o eli. Beni sarıp sarmalayan, sıcaklığı ile ruhumun yaralarını dağlayan o sıcaklık.

"Liya lütfen beni dinle güzelim, fazla zamanım yok." Gözlerimden yaşlar boşalırken, elimi karnıma götürdüm. "Seni çok özledik." Hızlıca yanıma gelip bana sarıldı. Kokusu nasıl da burnum da tütüyordu. Ellerimi boyununa doladım. "Keşke zaman dursa da biz hep böyle kalsak."

 BAŞLANGIÇ 2: SONHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin