Siz hiç kendi ölümünüzü bir bilgisayar ekranından izlediniz mi? Saatini, gününü, yerini... Onca ölüme şahit olmuşken kendi ölümüme de şahit oluyordum. Bu bir cezaydı, bana verilmiş bir cezaydı. Ona göre ben bunu hak ediyordum.
Saat gece 2:30'u gösteriyordu. Yerde yatan bedenine bakıyordum. Elimdeki bıçak kanla kaplanmıştı, onu yere atmadan önce bir kez daha sapladım karnına. İçimdeki hırs, öfke dışarı çıkıyordu. Bana yaptıklarını, ona yaptıklarını teker teker ödetiyordum. Gözlerimden akan yaşı durduramadım. Diz çöktüğüm yerden doğruldum ve tüm bu hayatın yüküyle kalkmaya çalıştım. Arabama doğru ilerlemeye çalışırken zar zor yürüyordum. Dizimdeki kabuk bağlayan yara yeniden kanamaya başlamıştı.
"Bunu yapma" diyordu içimdeki ses.
Bunu yapma."Ama ben böyle biriyim, bunu yapıyorum." dedim.
Ben böyleydim.×××
Telefonumun çalma sesiyle birlikte güzel uykumdan uyandım ve ekranda arayan kişinin ismi belirdi:
Aysu"Ne var yine?" diye öfkeyle açtım telefonu. Biraz bağırmış olabilirdim.
"Sanada günaydın canım arkadaşım" dedi gıcık bir ses tonuyla.
Daha yeni yeni açılmaya başlayan gözlerimle saate baktım. "Ne?" derken yine sesim biraz yüksek çıkmıştı.
"Ne diye bağırıyorsun ya?"
"Saatin kaç olduğunun farkında mısın? Farkında değilsen ben hatırlatmış olayım 6:00!"
Üstümden yere attığım yorganımı tekrardan üzerime örttüm. Bugün pastaneye gitmeyecektim çünkü izin günümdü ve ben sabahtan akşama kadar yatmayı planlıyordum. Eğer saçma bir şey için beni bu saatte uyandırdıysa gerçekten o telefonu alırdım ve-
Sinirlerine hâkim ol Ceren...
Bir anlığına beni 6:00'da aramasının sebebinin önemli bir şey olduğunu düşündüm. Neden biri birini sabahın altısında arasındı ki?"Önemli bir şey mi var?" diye sordum bu sefer daha ciddi ve alçak tonlu bir sesle.
"Bilemiyorum, kişiden kişiye göre tartışı-"
"Söyle şunu hemen" diyerek sözünü bitirmesini bekleyemeden kestim.
"Sen neden pastanede değilsin?"
"Bugün izin günüm Aysu"
"Pastane biraz şey..." ağzında lafı geveleyip duruyordu.
"Pastaneye ne ol-"
Telefondan yüksek bir ses gelmesiyle birlikte telefonu kulağımdan biraz uzaklaştırdım. Telefonu eline almış olacak ki arkadan Zeynep bağırıyordu.
"Senin pastanen paramparça olmuş Cery!" dediğinde ona anlam veremedim.
"Ne demek pastane paramparça olmuş?" bu sefer çok daha yüksek bir sesle bağırmıştım. " NELER OLUYOR?"
Ben cevabımı alamadan lanet olası telefon kapanmıştı. Sinirle ayağa kalktım ve yarı çıplak üstüme baktım. Gardrobumu açtım ve üstüme siyah bir tişört geçirdim. O an telefonuma bir bildirim sesi geldi. Aysu mesaj atmıştı
Gel
Ne?
Buraya gel, yine abartıyor.
Gram anlamadım?
Anlarsın.
Hızlı bir şekilde elime ilk gelen kot pantolonu giydikten sonra evden çıktım. Dışarı çok sessizdi. Zaten ne bekleyebilirdim ki,sabahın altısında herkesin dışarıda olmasını mı? Anahtarın düğmesine basarak arabamın kapısının kilidini açtım ve hızlıca binip arabayı çalıştırdım. Çalıştığım pastane evin yakınlarındaydı. Muhtemelen çok kısa bir süre içinde orada olacaktım. Daha fazla gaza bastım, daha hızlı gitmeye başladım. Pastaneye yaklaştığımda önünde birkaç arabanın durduğunu gördüm. Polis arabası mıydı o, neler oluyordu?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ACIMASIZ
Mystery / ThrillerKarıncayı bile incitmeye korkan,masum bir kızın acımasız bir katile dönüşmesinin hikâyesi. Ceren, hayatını değiştireceğinden habersiz gelen o mesajı açar. "Kana bulanmış ellerimle o bilgisayarı tutuyordum. Kendi ölümümü izliyordum. Zaman durmuştu...