6.Bölüm:Çatı Katı

19 2 0
                                    

Önümden geçen insanların bakışlarına aldırmadan son sürat koşmaya devam ediyordum. Artık nefesim daralmıştı ama bunu önemsemiyordum. Evin çatısında duyduğum ayak sesleriyle birlikte nefesimi tuttum. Koşarak çatı katının merdivenlerinden çıkmaya başlamıştım. Çıkmamla daha dördüncü adımda yere kapaklanmam bir olmuştu. Kolumun yere sürtünmesini ve dizimin acısını bir kenara bırakarak merdivenleri aynı süratle çıkmaya devam ettim. Çatı katına ulaştığımda bir kapı gördüm ve muhtemelen merdivene açılıyordu. Kapının kolunu çevirmemle ağzımda bir küfür savurmam bir oldu. Kapı kilitliydi ve bu yüzden açılmıyordu. Gözlerim yandaki pencereye takılmıştı. Pencereden çatı katına çıkabilirdim. Gerçekten bunu düşünüyor muydum?

Pencerenin açık olduğunu gördüm. Kim açmış olabilirdi ki? Acaba o da mı buradaydı? Yere baktığımda orada siyah bir şeyin olduğunu gördüm. Elimi uzattığımda bir böcek olduğunu düşünerek tekrardan elimi geri çektim. Ve daha yakından görüp anlayabilmem için biraz daha yaklaştım... Biraz daha... Evet, sandığım gibi bir böcek değildi!

Siyah bir bileklikti bu. Üzerinde yazan şeye baktığımda hızlıca bilekliği cebime koyup pencereden sarktım ve önce aşağıya, sonra yukarıya baktım. Aşağıya atlamış veya atılmış olamazdı çünkü bu zamana kadar ya yerde olurdu ya da sokaktan geçen birileri görmüş olurdu. Yukarıya baktığımda görüş açısından dolayı bir şey görememem normaldi. Hızla önce sağ bacağımı kaldırıp ayağımı pencerenin üstüne attım. Diğer ayağımı da aynı şekilde attıktan sonra artık ayaklarım üzerinde pencerenin önünde çömelmiş bir şekilde duruyordum. Çok fazla vaktim olmadığı aklıma gelince hemen doğruldum ve ayağa kalktım. Bir yandan da 10. Kattan aşağıya düşmemek için tutunuyordum. Çatı katı çok yakında olduğu için kolayca elimi atıp biraz güç uygulayıp çıkabilmiştim. Burada kolay olan elimi atmamdı. Güç uygulayıp düşmemeye çalışmak kolay sayılmazdı.

Yaralı bacak ve kollarımla ayağa kalktım. Etrafa bakındığımda onu gördüm. Ama hiç görmek istediğim bir manzarayla görmemiştim. Gördüğüm bu korkunç manzara karşısında tepkisiz kalamadım ve bir çığlık attım. Hayır, bu olamazdı. Yerde yanında biri yatıyordu. Görmek istediğim kişi oradaydı, evet, orada. Tolga oradaydı.

Ama kanlar içinde.

Titreyen ellerimle ağzımı kapattım. Yanlarına doğru koşarken artık tüm vücudum titremeye başlamıştı. Yerde yatan adamın yanına çömeldim titreyen bacaklarım eşliğinde. Adamın nabzına baktığımda hâlâ nefes alıyor olduğunu anlamamla birlikte rahatlamıştım.

"Nefes alıyor" dedim bakışlarımı ona çevirerek. "Ceketini ver." Ceketini hiç düşünmeden çıkarıp bana doğru uzattı. Ceketi kanamayı durdurması için kanayan yeri olan koluna sardım. Adam inleyerek gözlerini açtı. "İyi misiniz?" diye sorduğumda başını salladı. "Hastaneye gidelim."

Kafasını olumsuz anlamda salladı. "Gerek yok."

"Neden? Kolun kanıyor."

"Sadece kurşun sıyırdı. Gerek yok."

Tekrardan koluna baktığımda kanamanın azalmış olduğunu gördüm. Tolga'ya baktığımda onun zaten bana bakıyor olduğunu fark ettim. Bir süre sessizlik oluştu ve bu sessizliği bozan her zamanki gibi bendim.

"Ne oldu burada, Tolga?"

Gözleri kapanmaya başladı ve ellerini gözlerinin önüne getirip kendini yere bıraktı. Başı dönmeye başlamıştı sanırım. Yere düşmemesi için onu tuttum ve kenardan uzaklaştırdım.

En son Tolga beni arayıp "Ceren, endişelenme ama bir sorunumuz var" dediğinde ve ben hemen Tolga'nın attığı konuma doğru gitmeye başlamıştım. Gittiğimde kapıyı açmıştı ve içeri oturmaya geçtiğimizde çok zaman geçmeden içeriden bir ses gelmesiyle birlikte oraya gitmişti. Büyük bir gürültü kopmasıyla birlikte hemen ayağa kalkıp oraya doğru yürümüştüm. Bir süre dönmeyince meraklanıp peşinden gittiğimde kapının açık olduğunu görmüş ve çıkınca Tolga'nın yukarıya doğru koştuğunu görmüştüm. Sonra buralara kadar geldim. Bana ne olduğunu açıklamasını beklerken gözlerimin içine bakıyordu. Bu kadar güzel bakmak zorunda mısın geri zekalı?

ACIMASIZHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin