Bakışlarım ekranda öylece kalmıştı. Saniyeler geçmeye devam ediyordu.
Ölüme kalan: 2 yıl, 7 ay, 5 gün, 4 saat, 12 dakika,7 saniye...
6,5,4,3,2,1 ve 0
12 dakika yazan yer 11'e dönüşmüştü ve hâlâ geri sayım ve rahatsız edici ses devam ediyordu. Durdurmak için ekrandan ya da uygulamanın ismi her neyse ondan çıkış yapmaya çalıştım ama olmuyordu. Herhangi bir tuş yoktu. Mouse ile ekrana tıkladığımda her zaman önüme bir yazı gelip duruyordu.
Ölümü engellemek gibi bir şansın yok. O seni bulacak.
APTAL UYGULAMA!
"Ben ölümü engellemeye çalışmıyorum. Sadece uygulamadan çıkış yapmaya çalışıyorum geri zekalı!"
diye bağırdım sanki beni duyabilecekmiş gibi.Bunun bir şaka olduğunu düşünmeye başlamıştım. Şuradan Zeynep'in çıkıp "Şakalandın!" diye bağırmasını o kadar çok istiyordum ki.
"Zeynep sen misin?" dediğimin sesi odada yankılandı.
Uygulamanın gıcık sesi dışında hiçbir ses yoktu. Bu artık bir şakaysa bile sinirimi bozmaya başlamıştı.
"Yeter!" diye bağırmıştım ve yine ses odada yankılanmıştı. Ve yine ses yoktu.
Hâlâ bunun bir şaka olmasını diliyordum. Muhtemelen biri benimle dalga geçiyordu. Bunun olma ihtimali olamazdı. Kimse ölüm zamanımızı bilemezdi. Bu imkansızdı. Bu nasıl oluyordu bilmiyorum ama uygulamadan hiçbir şekilde çıkış yapılmıyordu. Bilgisayarı kapatmak aklıma geldiğinde kapatma tuşuna bastım ve bilgisayar kapandı.
Sonunda.
Bilgisayarı masanın üstüne bırakıp yatağa doğru ilerledim. Eğer bu bir şakaysa bile bozulmuştu. Bu yüzden içim rahattı. Ama aslında çok güzel fikirdi. Acaba bende mi böyle bir şaka yapsaydım. Çok yaratıcıydı ve takdir etmiştim doğrusu. Ama biraz da sinir bozucuydu. Bunların hepsini boşverip bir uykuya ihtiyacım vardı. Yatağa bodoslama daldım ve gözlerim yavaşça kapanmaya başladı.
×××
"Çok güldüm bugün"
"Delireceğim"
İkisi birden kahkaha atmaya başladılar. Gülerken kendilerini yerden yere vuruyorlardı resmen.
"Karnım ağrıdı ananı-" derken yine gülmeye başlamışlardı.
Neyseki şu anda durmuşlardı."Siz kafayı mı yediniz?" diye sormamla birlikte birbirlerine baktılar ve tekrardan gülmeye başladılar.
Kahretsin. Bunların göz göze gelmemeleri gerekiyordu. Araya bir paravan falan koymam gerekirdi.
Zeynep ve Aysu ile birlikte evimin mutfağındaki sandalyelerde oturuyorduk. Masanın üstünde birkaç kurabiye ve atıştırmalık vardı. Yanında da birkaç çeşit içecek vardı ve neredeyse yarısını bitirmişlerdi. Onlar gülüşmeye devam ederken ben duvardaki saate baktım. Saat 20:32'yi gösteriyordu. Aralıksız 4 dakika boyunca gülmüşlerdi. En sonunda delirdiklerini düşündüm. Ne vardı ki bu kadar gülecek?
"Dursanıza!" dediğimde durmaya çalışsalar da yapamamışlardı. Hâlâ delirmiş gibi gülüyorlardı.
"Ben bir akıl hastanesi biliyorum. İsterseniz bırakayım, ister misiniz?" diye sorduğumda ikisi de aynı anda cevap verdi.
"Olur"
Bu cevapla birlikte gözlerimi devirdim. 5 dakika olmuş ama hâlâ durmamışlardı. Tepem atmak üzereydi. Sandalyeden kalkmak için doğruldum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ACIMASIZ
Mystery / ThrillerKarıncayı bile incitmeye korkan,masum bir kızın acımasız bir katile dönüşmesinin hikâyesi. Ceren, hayatını değiştireceğinden habersiz gelen o mesajı açar. "Kana bulanmış ellerimle o bilgisayarı tutuyordum. Kendi ölümümü izliyordum. Zaman durmuştu...