Jiyong akşamın büyük bir tartışma içereceğini bildiği için Lucas'ı evde tutmaması gerektiğini düşündü. Yakın arkadaşına bırakmak için telefon açıp müsait olduğunu öğrendikten sonra Lucas'ı ve eşyalarını 1 gün yetecek şekilde hazırladı ve götürdü.
Yemek yapma becerisi pek iyi sayılmazdı bu yüzden dışarıdan söylemenin mantıklı bir fikir olduğuna karar verdi ve Chaerin'in işten çıkış saatinde arayıp eve yemek istedi. Dışarı çıkarsalar rezil olurlardı. Jiyong zaten kendini yeterince rezil etmişti en azından karımı koruyayım diye planını evde uygulamaya koyuldu.
Chaerin işten çıkmıştı resmen her yeri tutulmuştu. Araba bile sürmek istemiyordu ama mecburdu. Camı hafif aralayıp radyoyu açtı. Jiyong ile ikisinin şarkısının çıkması onu her zaman heyecanlandırıken bu sefer hüzünlendirmişti. Samimi gelmiyordu bu sözler artık. Ya da Chaerin Jiyong'un samimiyetine inanmak istemiyordu. Jennie'den nefret ettiğini bile bile o kadın ile anlaşma yapmasına kızıyordu, bunu gizlemesine kızıyordu. Şarkının ikinci nakaratı geldiğinde kendi de eşlik etmeye başadı. Gök gürültüsü de onların davetsiz misafiriydi.
I'll let you set the pace
'Cause I'm not thinking straight
My head's spinning around, I can't see clear no more
What are you waiting for?
Love me like you do, la-la-love me like you do (like you do)
Love me like you do, la-la-love me like you do
Touch me like you do, ta-ta-touch me like you do
What are you waiting for?
Love me like you do, la-la-love me like you do (like you do)
Love me like you do, la-la-love me like you do (ye-yeah)
Touch me like you do, ta-ta-touch me like you do
What are you waiting for?Şarkının son sözlerinin az kalsın sonu olacağını nereden bilebilirdi ki? Bitmesine 2-3 cümle kala gözleri dolmuş hatta yağmurun araba camına suları bıraktığı gibi o da yanağına bırakmıştı minik damlaları. Yağmurun hızı artıyor Chaerin'in yolu görmesi iyice zorlaşıyordu. Ağladığı için de bu durum ikiye katlanıyordu. Birden duyduğu arka arkaya gelen korna sesleri irkilmesine neden olmuştu. Direksiyonu ne kadar zorlasa da tutamıyor araba asfaltın üzerinde yağ gibi kayıyordu. Korku ile attığı çığlık tek kelimeydi. Lucas.
Artık araba sağa yatmış bir şekilde şarampolde duruyordu. Chaerin ise içinde kıpırdamadan yatıyordu. Yanağındaki gözyaşına birkaç damla da kan eklenmişti.Saatler geçiyor Chaerin eve gelmek bilmiyordu. Jiyong evde volta atıyor sürekli telefonu kontrol ediyordu, sürekli arıyor ama cevap alamıyordu. Eve gelince atsın tribini de tavrını da diye geçirdi içinden. Daha da söylenirdi de çalan telefonu onu dünyaya geri getirdi. Chaerin arıyordu.
Chae neredesin sen tanrı aşkına?
Chae?Merhaba, ben şehir hastanesinden arıyorum Kwon Jiyong ile mi konuşuyorum?
Evet benim.
Eşinizin telefonundan aradım çünkü kayıtlı bir numaranızı bulamadım, şu an Kwon Chaerin müşhade altında. Yaklaşık 3 saat önce olduğunu tahmin ettiğimiz bir trafik kazası geçirdi.
Jiyong'un başından aşağı kaynar sular dökülmüştü. Eli ayağı buz kesmiş sanki her yeri uyuşmuştu. O an ki şok ile bir süre duraksadı. Doktorun tekrar ona seslenmesi ile kendine geldi.
Bay Kwon orada mısınız?
Silkelenip cevap verdi.
Evet buradayım yaklaşık 15 dakika içerisinde hastanede olurum.
Telefonu kapattı ve bir sırt çantasına jelibon ile Chaerin'in pijamalarını koydu. Eşi rahat olmayı severdi ve scrublar ile rahat edeceğini hiç sanmıyordu. Kendini hızla arabasının yanına atarken Tanrıya Chaerin'i koruyup kurtarması için dua ediyordu. Kendi de Lucas da Chaerin'siz hiçbir şey yapmazlardı.
Böyle ficim varmış
10 bölüm mü 15 bölüm mü olsun
ŞİMDİ OKUDUĞUN
The Loneliest//Skydragon
FanfictionJiyong Chaerin'i kaybetmek istemiyordu onu seviyor hatta hayatının şansı olduğuna inanıyordu